Reklam
tvTürk

Yrd. Doç. Dr. Ercan Bal: “Skolyoz ve kifoz rahatsızlıkları halk sağlığı programı olarak ele alınmalı”

ANKARA ŞEHİR HASTANELERİ ÖĞRETİM ÜYESİ YRD. DOÇ. DR. ERCAN BAL, SKOLYOZ VE KİFOZ RAHATSIZLIKLARI İLE İLGİLİ HASTALARI BİLGİLENDİREREK, ERKEN TANININ HASTALIĞIN TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ OLDUĞUNU DİLE GETİRDİ.

  • Diğer
  • 26 Kasım 2019
  • 229 KEZ OKUNDU
Reklam

Ankara Şehir Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği tarafından skolyoz (Omurga Eğriliği), kifoz (Kamburluk) ve omurga tümörlerine yönelik hizmet veren Omurga Deformitesi Polikliniği, ayaktan ve MHRS sistemi üzerinden Ağustos ayında hasta kabulüne başladı.

Ankara Şehir Hastaneleri Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ercan Bal, skolyoz ve kifoz rahatsızlıkları ile ilgili hastaları bilgilendirerek, erken tanının hastalığın tedavisinde önemli olduğunu dile getirdi. Skolyozun ve kifozun halk sağlığı programı olarak ele alınması gerektiğine vurgu yapan Bal, ailelere ve öğretmenlere de dikkat etmesi gereken hususlarla ilgili uyarılarda bulundu.

“Her 100 kişiden 2 ile 4’ünde skolyoz saptanmaktadır” diyen Yrd. Doç. Dr. Bal, skolyoz ve kifoz ile ilgili merak edilen konuları paylaştı.

“Skolyoz ve kifozu nasıl tanımlamak lazım” konusunda Bal, şunları kaydetti:

“İnsanoğlunun yürümesi ve hareketlerine devam edebilmesi için hem yandan hem de önden bakıldığında bir denge halinde olması gereklidir. Vücudumuzdaki bu denge temel olarak sinir sistemi tarafından kontrol edilen ve omurlarla çatısı oluşturulan bir sistem ile sağlanmaktadır. Duruş dengesizlikleri çeşitli sağlık sorunlarına neden olur. Skolyoz omurganın gereğinden fazla yana doğru eğilmesidir, kifoz ise omurganın yine gereğinden fazla öne doğru eğilmesidir.”

“Bu hastalıklar ne gibi sorunlara neden olur” sorusu ise Bal şu yanıtı verdi:

“İki hastalıkta vücut dengesini bozarak sırtta, boyunda, belde ve bacaklarda ağrılara, vücutta şekil bozukluğuna, ileri evre skolyoz ve kifoz vakalarında kalp-akciğer sistemini bozarak nefes almakta güçlüğe, sinir sistemini etkileyerek, güçsüzlüğe ve hareket zorluğuna neden olabilir. Bu sorunların bir kısmının önüne erken tanı ve tedavi ile geçilebilir.”

“Erken tanı için nasıl bir politika izlenmeli” ile ilgili ise Bal şu bilgileri verdi:

“Skolyoz her 100 kişiden 2 ile 4’ünde saptanmaktadır. Skolyoz ve kifoz elbette doğuştan olabileceği gibi sonradan da gelişebilir. Çocukluk çağında veya erişkinlerde görülebilir. Doğuştan olan nedenler dışında yaşlanmaya, tümörlere veya nedenini kesin olarak bilmediğimiz şekilde de gelişebilir. Erken tanı konulan skolyoz ve kifoz vakalarının birçoğu ameliyata gerek kalmadan rehabilitasyon ve diğer yöntemlerle tedavi edilebilir. Bu açıdan bakıldığında omurga bozukluklarını sadece ferdi hastalıklar olarak değil bir halk sağlığı programı olarak ele almak daha doğrudur. Bunun için de hem ailelere hem öğretmenlere hem de aile hekimliği müessesesinin farkındalığının artırılmasına ihtiyaç vardır.”

Ailelerin ve öğretmenlerin nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda ise Yrd. Doç. Dr. Bal, şöyle konuştu:

“Bu konuda ailelere düşen görev öncelikle gebelik sürecinde başlamaktadır. Gebelik sürecinin omurga açısından da dikkatli takibi, beslenme ve metabolizma alışkanlıklarının düzenlenmesi, riskli gebeliklerin belirlenmesi ve gebelik boyunca hekim kontrolünde olunması önem taşır. Doğumdan sonra ise ailelerin çocuklarında özellikle de sırtında lekeler ve kıllanmalar görmesi, kalçalarında dengesizlik görmesi, omuzlarında dengesizlik görmesi, belinin simetrik olmaması durumunda mutlaka omurga açısından yakın takip gerektiğini bilmesi gerekir. Artık değişen ve erken tanı konulabilen bir çok hastalığın olduğu dünyamızda öğretmenlerimizin de sadece eğitimle değil iyi birer sağlık gözlemcisi olması gerekiyor. Omurga duruş bozuklukları, hareket güçlüğü, sınıfta oturma pozisyonu açısından öğrencileri bilgilendirmeleri ve gözlemlemeleri uygun olacaktır. Tüm okullarımızda özellikle 10 ile 14 yaş arası çocuklarda düzenli bir şekilde omurga duruş bozuklukları açısından tarama programları yapılması erken tanı ve tedavi açısından oldukça önemlidir.”

Skolyoz ve kifozda günümüzdeki tedavileri ile ilgili ise Yrd. Doç. Dr. Bal şunları dedi:

“Skolyoz ve kifozda tedavi hastaya özeldir. Bazı vaklarda rehabilitasyon yeterli iken bazı vakalarda korse çeşitleri uygulanmaktadır. Hem rehabilitasyon hem de korse tedavileri uygulanacak ise hastaya özel bir program uygulanmalı ve kas ve kemik yapısına göre bu tedaviler şekillendirilmelidir. Gereği halinde cerrahi tedaviler de uygulanmaktadır. Cerrahi tedavi de zamanlama ve uygun strateji seçimi önemlidir, çünkü bu olguların bir kısmını uzun yıllar takip etmek gerekir. Günümüz teknolojisi artık birçok cerrahiyi, hastalar ve hekimler için daha kolay kılmaktadır. Örneğin ameliyat boyunca kullanılan ve sinir sistemindeki hasarı erken evrede tespit eden nöromonitorizasyon bu tür ameliyatlar için artık standart olmuştur. Yine kullanılan görüntüleme sistemleri ve cerrahi aletler de ameliyatları daha da kolaylaştırmıştır.”

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ