YALANCININ MUMU, AVUKATI ÖTENE KADARMIŞ.!
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Rusya Başkanı Vladimir Putin, Atlı Kadın Polis Merkezi’ni ziyaret etti ve onlarla birlikte at üstünde dünyaya görüntüler verdi. Anlam veren olay nerede yaşanmıştı,1857 yılının New York’un da. Yaklaşık 40 bin kadın tekstil işçisi kadın,16 saat ağır çalışma koşulları ve aldıkları ücrete isyan etmiş ve greve gitmişti. Patronlardan biri, bu karara kızmış ve içerisinde bulunan kadınlarla birlikte fabrikayı üzerlerine kilitlemişti. Ne acıdır ki, çıkan bir yangın sonucu 120 kadın diri diri yanarak hayatını kaybetmişti. Bu faciadan sonra 8 Mart, tüm dünyada emekçi kadınlara saygı gösterilmesi gereken gün kabul edildi. Dolayısıyla seçimlerde en çok kadınların oyunu alan Trump’a, bir kutlama mesajı yakışmazmıydı.?
Ama yok, Trump’un başı öyle bir belada ki, New York’da bu günü anan binlerce kadının üstüne atlı polisler, şiddetle müdahale etti, Trump’dan tık yok. Peki kendisine takılan onlarca lakaptan, en çok, “Liar ve Agentorange” yani yalancı ve Ajanportakal sıfatııyla anılan Trump’un bu önemli günü unutacak ne derdi olabilir ki.? Sormayın, kamuoyunun sürekli konuşan, konuştukça çuvallayan, kısaca ”hiç bir şeye ait olmayan kişi” diye tanımlamaya başladığı Trump’un koltuğu fena halde sallanmaya başlandı da ondan. Trump’un, avukatı ve kampanya direktörü sırasıyla gözaltına alındılar. Bunlardan on yılı aşkın süre yanında çalışan ve en mahrem ilişkilerini bilen avukatı Michael Cohen, öyle şeyler anlattı ki, ucu doğrudan Trump’a gidiyordu.
Cohen, başkanın kendisini kurtaracağı umuduyla uzun süre direndi. Ancak savcı Robert Mualler, Cohen’in evi ve bürosunda yapılan aramalarda ele geçen çok önemli bilgi ve belgeleri önüne koydu, ardından “işbirliği” yapması halinde en fazla 3 yıl hapis yatacağı sözünü verdi. Cohen, daha fazla dayanamadı ve bu teklifi kabul etti.Günlerce Temsilciler Meclisi üyeleri önünde, televizyonlardan canlı yayınlanan sorgusunda Trump’ı belki de “Azil” sürecine götürecek itirafları vermeye başladı. Kamuoyunun büyük bir kesimi, antipatikliği, patavatsızlığı ve yalancılığı ile eleştirilen başkanı zaten içine bir türlü sindirememişti. Ancak bir kesim vardı ki, yani büyük Amerika’nın gerçek sahipleri. Başta büyük patronlar olmak üzere, Pentagon ve CİA (Derinler) ellerine geçen bu fırsatı adeta “Tanrının bir lütfu” olarak gördüler.
Basınla bir türlü yıldızı barışmayan, kurumları aşağılayan, bir dediğini, ertesi gün değiştiren Trump, bu kesime göre Amerika’yı tarihinde hiç olmadığı kadar dünya da güç kaybettirmiş, en önemlisi alay konusu etmişti. Derinler, dış politika ve ekonomide hayal kırıklığı yaratan Trump’un ABD’yi öngörülemez bir felakete sürüklediğini, bu nedenle “ölümcül bir hata” yaparak, kendi sonunu hazırlayacağını da tahmin ediyorlardı ve nitekim bu kısmen olmuştu artık.
Avukatı Cohen, Trump için sonun başlangıcı sayılacak itiraflarında başkanın birlikte olduğu kadınlara partiye yapılan bağışlardan elde edilen 130 Dolar “Sus payı” vermekten tutun da, oğlu Donald Trump Jr. ve Trump’ın baş mali yetkilisi Allen Weisselberg’in imzalı onayı dahil inanılmaz şeyler anlattı. Trump’un, seçimler sırasında rakibi Hilary Clinton’un e-postalarını usulsüz elde ettiğini, eski Başkanlardan Barack Obama hakkında sarf ettiği “Irkçı” söylemlere kadar her şeyi bir, bir ortaya döktü. Yaptığı işlemlerin, finansman kurallarına ve bankacılık yasasına aykırılık suçları olduğunu bildiğini, ama bunlarla ilgili emri Trump’un verdiğini söyledi.
Savcı Mualler’in soruşturması, Trump’un seçilmesinde Rusya’nın müdahalesinin olup olmadığına dair kanıtlanmamış iddialar üzerine başlatılmıştı. Cohen bu can alıcı konuya ilişkin de, Rusya’ya “Trump Tower” açma girişimleri için gittiğini, ancak Trump’ın kampanya ekibinin Rusya ile işbirliği konusu için, ”Kanıtım yok. Ama şüphelerim var” dedi. İşbirliği sözüne uyularak 3 yıl hapis cezasına çarptırılan Pişman olduğunu ve “Trump, karanlık yolu seçmeme neden olan adam. Benim görevim onun pis işlerini örtbas etmekti” diyen Cohen, ailesinden ve ülkesinden özür diledi.
Savcı Mueller, bülbül kesilen Cohen kadar Trump için çok önemli eski kampanya direktörü Paul Manafort’da gözaltına aldırmıştı. Manafort, 2016 başkanlık seçimlerinde “Banka hesaplarında ve vergide usulsüzlük yapmak” dahil toplam ayrı suçla itham ediliyordu. Virgina’yada tek kişilik bir hücrede kalan Manafort, yapılan yargılama sonucunda 24 milyon dolar tazminata mahkum edildi. Trump’un 69 yaşındaki yol arkadaşı mahkemede, hayatının en zor iki yılını geçirdiğini söyledi.
Açıklamalarla sarsılan Trump, Savcı Mueller’in soruşturmasını “Cadı avı”, Cohen’in açıklamalarıyla ilgili ise “Ben asla ona yasaları çiğneme emri vermedim. Michal Cohen (maalesef) beni temsil eden çok sayıda avukattan biriydi. Başka müşterileri de vardı. Eyalet Yüksek Mahkemesi tarafından yalan ve sahtekarlık suçlarından barodan atıldı. Trump ile ilgisi olmayan kötü şeyler yaptı. Hapis süresini düşürmek için yalan söylüyor. ” diye kendi savundu.
Bu gelişmelerden sonra, şimdi tüm Amerika ve dünya, Trump’un 2019’un sonunu getirip, getiremeyeceğini konuşuyor. Gündemdeki soru, yargı ve Temsilciler Meclisi’nin, her an ifadeye çağırabileceği Trump başkanlıktan Azil edilebilir mi? ABD anayasasına göre, Kongre’ye başkanın üç kategoriden en az birince suç işlemesine kanaat getirilmesi halinde görevden alma yetkisi veriyor. Bu suçlar ABD’nin düşmanı olan bir ülkeye yardım etmek olarak tanımlanan “ihanet“, siyasi fayda karşılığında para ya da hediye kabul etmeyi içeren “rüşvet” ve yasalarda kesin bir tanıma yer verilmeyen “ağır ve vahim suç” işlemek ya da “başka kötü davranışta” bulunmak olarak sıralanıyor.
ABD anayasa hukuku uzmanları, son kategoride belirtilen ve ne tarz eylemlerin bu kapsama girdiğinin net olmadığını belirtseler de, kimi hukukçular Trump’un “Seçim kampanyasında Rusya ile işbirliği, Kampanya Finansman paralarının porno yıldızlarına verilmesi ve bankacılık yasasını ihlal” edilmesi suçlarının kanıtlanması halinde, yargılanması için yeterli sebep olduğu yönünde. Peki ya Azil süreci nasıl işleyecek.? Öncelikle Adalet Komisyonu’nun onay vermesi, sonrasında ise Temsilciler Meclisi’nin oylamasında salt çoğunluğun sağlanması halinde ve nihayetinde Senato’da yargılama ile son buluyor. Buradaki yargılamada, başkanın azledilme talebine ilişkin kanıtlar ortaya konuyor, tanıklar dinleniyor ve başkan da kendi savunmasını yapıyor. Senatörlerin aynı zamanda Jüri görevini üstlendiği yargılama sonunda, üçte iki çoğunluğun başkanı suçlu bulması halinde azil kabul ediliyor. Henüz senaryosu üzerinde çalışılan bu film gerçekleşirse, Trump azil edilen ilk başkanı olarak Amerikan tarihindeki yerini alacak. Nitekim, bundan önce benzer konularla üç başkan suçlanmış, ancak hiç biri de Senato’da yargılanmaları için yeterli kanıt bulunamadığı için yargılanmamıştı.
Cemal DOĞAN