Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, “19 Mayıs 1919’daki inanç ve kararlılık kılavuzumuzdur”
TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI TALİP GEYLAN, “19 MAYIS 1919’DAKİ İNANÇ VE KARARLILIK KILAVUZUMUZDUR” DEDİ.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Toprağa düşmekten çekinmeyen yiğitlerimize canımızı, her şeyimizi borçluyuz. Onlara ne kadar şükran duysak azdır. Tüm bu emeklerimizin heba olmaması, ay yıldızlı al bayrağımızın göklerde şanla dalgalanması, topraklarımızın bütünlüğünün, milletimizin birliği ve dirliğinin bozulmaması, emperyalizmin dönen kanlı çarkları arasına girmemek için terörle mücadele, hem topraklarımızda hem de sınırlarımız ötesinde tek bir terörist kalmayana dek sürdürülmelidir. 19 Mayıs 1919’daki inanç ve kararlılık kılavuzumuzdur” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bir basın açıklaması yaparak Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100’üncü yılını kutladı. Geylan, “’Ben 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün, elimde hiç bir maddi kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı’ demişti Atatürk. O, bu aziz milletin ferasetine güveniyor, bağımsızlığa adanmış ruhunu onurlandırmak istiyordu. Emperyalizm çöreklenmişken bu topraklar üzerine, o ve yol arkadaşları tabii ki kayıtsız kalamazdı. Kahraman ecdadımız, aziz vatanımızı işgalcilere bırakmayacak kadar vatan sevdalısıydılar. Öyle bir kurtuluş mücadelesi verdi ki bu millet; kadını, genci, yaşlısı hep birlikte savaş meydanlarındaydı. Kahraman Türk milleti; düzenli bir ordusu olmamasına rağmen, devlet adeta yarı sömürge durumundayken, elindeki kıt kanaat kaynakları en iyi şekilde kullandı, teçhizat yönünden zengin, silahları, cephanesi tam olan dev düşman ordularıyla imanı ve inancıyla kanının son damlasına kadar savaştı. Müstemleke bir devlet olmaktansa, savaşarak ölmeyi tercih eden Türk milleti, 19 Mayıs 1919’dan Cumhuriyetin kuruluşuna kadar nice şanlı zaferlere adını gururla yazdırmıştı. İnönü Zaferleri, Sakarya Destanı, Büyük Taarruz, her biri istiklale giden yolda büyük başarılardı. Tüm bu savaşlar milli dirilişin ve milli şahlanışın sembolü oldu. Bugün Kurtuluş destanının 100’üncü yıl dönümünü kutluyoruz. Ne büyük bir şeref payesidir bu. 100 yıllık bir destanının kahramanları olan ecdadımızı bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. Yaklaşık yüzyıldır bu topraklara harç olan o şehitlerimiz sayesinde kimseye kulluk yapmadan, özgürce nefes alarak, alnımız ak başımız dik yaşıyoruz. 19 Mayıs’a sahip çıkmak, o ruhu korumak çok önemlidir. Çünkü o ruh sayesinde Kurtuluş Savaşı kazanılmış, Cumhuriyet kurulmuş, demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere dayalı modern bir devlet inşa edilmiştir. Bugüne gelindiğinde; 100 yıl önce kapatılan hesabı, 100 yıl sonra açmaya yeltenen dış güçler ve bu dış güçlerce besiye çekilen ihanet odakları olduğunu görüyoruz. Zaman zaman düğmeye basarak nabız yoklayan bu yapılar, kafa kafaya verip ustaca hazırladıkları tuzaklara milletimizi çekmeye çabalamaktadır. Bunlar; Ortadoğu’yu şekillendirmeye gayret ederken, Türkiye ile ilgili planlarını sona saklamaktadır. Ellerinin değdiği Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, kısacası her yere kan ve gözyaşı hâkimdir. Bu noktada terörist unsurlara ve terörist unsurları semirtenlere, topraklarımızı emperyalizme yem yapmaya çalışanlara karşı tetikte ve uyanık olmalıyız. Türk eğitimcileri olarak; devletimizin, ihanetin kuklası olan teröre karşı yürüttüğü kararlı mücadeleyi ama demeden, müsamaha göstermeden, samimiyetle destekliyoruz. İplerini çekerek oynattıkları terörist kuklalara göz açtırmamak için devletimiz yoğun bir çaba göstermektedir. Toprağa düşmekten çekinmeyen yiğitlerimize canımızı, her şeyimizi borçluyuz. Onlara ne kadar şükran duysak azdır. Tüm bu emeklerimizin heba olmaması, ay yıldızlı al bayrağımızın göklerde şanla dalgalanması, topraklarımızın bütünlüğünün, milletimizin birliği ve dirliğinin bozulmaması, emperyalizmin dönen kanlı çarkları arasına girmemek için terörle mücadele, hem topraklarımızda hem de sınırlarımız ötesinde tek bir terörist kalmayana dek sürdürülmelidir. 19 Mayıs 1919’daki inanç ve kararlılık kılavuzumuzdur” ifadelerini kullandı.
“Cumhuriyetimize, vatanımıza, bayrağımıza, değerlerimize sahip çıkmalı”
Atatürk’ün Türk gençliğine güvendiğini ve eğitimciler olarak kendilerinin de bu yolda ilerlemesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Türk eğitimcileri olarak bizler, her zaman olduğu gibi bundan sonra da devletimizin, ihanetin kuklası olan teröre karşı yürüttüğü kararlı mücadeleyi ama demeden, müsamaha göstermeden, samimiyetle destekliyoruz. Atatürk, Türk gençliğine çok güveniyor ve ’Ey Türk Gençliği!’ diye başlayan Gençliğe Hitabesinde ’Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir’ diyerek, geleceğimizi Türk gençliğine emanet ediyordu. Böylesine ulvi bir görevin sorumluluğunu omuzlarında taşıyan gençlerimiz, tüm benliğiyle Cumhuriyetimize, vatanımıza, bayrağımıza, değerlerimize sahip çıkmalı; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olmalı, devletimizle, Cumhuriyetimizle hesabı olanlara gereken cevabı vermelidir. Türk milletinin derin vicdanı, yüksek muhakeme gücü bu hainleri boğacaktır. Öte yandan ülkemizde kurucu değerlerimize pervasızca laf uzatan, bu devletin kuruluş felsefesini ve sürecini eleştiren şuur yoksunları, manda kalıntıları, akıl fukaraları bulunmaktadır. Ömrünü cephede geçirmiş ve bu ülkeyi kurtarmaya adamış olan Atatürk ve mücadele arkadaşları sayesinde bu topraklarda kelle koltukta gezmeden yaşadığını unutanların saygısız ithamları bardağı taşırmaktadır. Neyse ki Türk milletinin derin vicdanı, yüksek muhakeme gücü bu hainleri boğacaktır. Bu düşüncelerle, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor; başta ülkemizin kurucusu Büyük Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha dua, rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun” şeklinde konuştu.