Trabzon’da “Sen Anlat Hamsi” paneli
KTÜ SÜRMENE DENİZ BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BALIKÇILIK TEKNOLOJİSİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYELERİNDEN PROF. DR. ERTUĞ DÜZGÜNEŞ, KARADENİZ’E ESKİDEN NEHİRLERDEN GELEN BESİN TUZLARININ AZLIĞI YÜZÜNDEN HAMSİNİN FARKLI SULARA GÖÇ ETTİĞİNİ SÖYLEDİ.
Trabzon Ticaret Borsası (TTB) tarafından “Karadeniz’de Sürdürülebilir Balıkçılık” kapsamında düzenlenen “Sen Anlat Hamsi” panelinde hamsinin durumu masaya yatırıldı.
Faroz Balıkçı Barınağındaki bir gezi gemisinde düzenlenen panele Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Atilla Ataman, Trabzon Tarım ve Orman İl Müdürü Cahit Gülbay, TTB Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk, TTB Yönetim Kurulu Başkanı Eyyüp Ergan, TTSO Başkanı Suat Hacısalihoğlu, balıkçılık sektöründe hizmet veren firmaların temsilcileri katıldı.
Yapılan konuşmalarda, hamsinin ihracat bakımından çok önemli bir döviz girdisi sağladığı belirtilirken KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş de, Karadeniz’e eskiden nehirlerden gelen besin tuzlarının azlığı yüzünden hamsinin farklı sulara göç ettiğini söyledi.
Plankton miktarındaki azalma hamsinin beslenmesini etkilediğini belirten Düzgüneş, “Hamsinin durumuna bakacak olursak, denize nehirlerden eskisi gibi zengin besin tuzları akışı olmuyor. Bu tuz akışı engellendiğinden sadece gelen besin tuzlarını değerlendirebilecek yeni türler kendisini gösteriyor. Mesela uzay fotoğraflarına bakarsanız bu fotoğraflarda yeşil rengi sağlayan organizmalar var. Eskiden hamsinin besini plankton türleri idi. Bugün bunların yerini bakterilerden gelen yeşil renk oluşturuyor. Dolayısıyla hamsiyi besleyen zoo-plankton uygun ortamı bulamıyor. Plankton miktarındaki azalma hamsinin beslenmesini etkiliyor. Bugün artık hamsi yoksa, başka balık da yok. Çünkü farklı nedenlerle üreme, beslenmek üzere Karadeniz’e gelen tüm balıklar hamsi ile besleniyor. Hamsi varsa palamut var, hamsi varsa torik var, hamsi varsa lüfer var. Hamsi yoksa bunlarda yok. Bunlar kendi içinde zaman zaman dalgalanmalar gösterebilir doğaldır. Palamut çok fazla olursa o sene hamsi az oluyor. Çünkü palamut hamsiyi yiyerek büyüyor” dedi.
Evsel atıklar canlı türlerini öldürüyor
Evsel atıkların gözle görülmeyecek canlıları öldürdüğüne dikkat çeken Düzgüneş, “Bu konuda belediyelerimizin bir kusuru var. Derin deşarj sistemi uyguluyoruz. Evsel atıklar toplanarak denize bırakılıyor. Arıtılmadan denize karışan evsel atıklar denizde yaşayan, bizim gözle göremeyeceğimiz organizmaların içindeki yağ dokusunu parçalayarak ölmelerine neden oluyor. Hamsinin bir dili olsa anlatabilse neler söyleyecek. Hamside bizden şikayetçi” diye konuştu.
Türkiye’nin en büyük av filosu Karadeniz’de
Türkiye’nin en büyük av filosunun Karadeniz’de olduğuna dikkat çeken Düzgüneş, balık miktarı azaldıkça daha fazla taviz beklenir hale geldiğini belirterek, “Bizler elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanmak suretiyle avlamaya çalışıyoruz. Her canlının kendini yenileme hızı, özelliği var. Şayet yenilenmesine izin vermezsek; gelecek yıllarda yararlandığımız hamsi başta olmak üzere, balık kaynakları tehdit altında olacağından bizim daha ihtiyatlı yaklaşmamız gerekir. Bu süreyi maalesef Türkiye’de yaşayamıyoruz. Öyle bir alt yapımız var ki Türkiye’nin en büyük av filosu Karadeniz’de. Trol, hatta sayı itibariyle küçük balıkçı tekneleri. Nedense balık miktarı azaldıkça daha fazla taviz beklenir hale geldi. Bu şu anlama geliyor, yakacağa ihtiyacımız var, ne yapalım başka çaremiz yok; önce parça parça kestiğimiz ormanı tamamıyla keselim. Böyle bir şey yok. Bunu yaparsanız bir kez yararlanırsınız. Bizler diyoruz ki; yararlanıcılarla, kullanıcılarla, yöneticilerle beraber hareket edelim sürdürülebilir hale getirelim. Sürdürülebilir hale getirmenin en önemli yolu paydaşlarla beraber ortak akıl kullanmak suretiyle yöntemler geliştirmek. Balıkçılık yönetim planları geliştirmek. Hiçbir zaman denizde doğmuş, denizde büyümüş, deneyimli balıkçı kardeşlerimizin tecrübelerini inkar etmiyoruz. Onların büyüyerek bu hale gelmelerinden zarar görüyor iseler kamu yönetiminin şayet onların aleyhine bir karar alınması halinde zararının tanzim etmesini istiyoruz. Şu anda uyum sağladığımız, Avrupa Birliği (AB) hükümlerine de uygun” şeklinde konuştu.
“Hamside operasyon sayısı sınırlanmalı”
Hamsi avlanma sayısının sınırlanması gerektiğine dikkat çeken Düzgüneş, “Karadeniz’de çok büyük bir gırgır gücümüz var. Mevcut hamsi stokları bu gücü tatmin etmeye yetmiyor. Av sezonu 4 ay sürerken artık 2 ay bile sürmeden sularımızı terk eden hamsiler nedeniyle zararımız oluyor. O zaman ne yapacağız; balıkçılarımıza avlanma dersek, avlanmamakla olabilecek kayıplarını karşılamak zorundayız. Veya her gün her akşam birkaç operasyon yerine operasyon sayılarını sınırlayacağız. Tarihsel av kayıtlarına göre o tekne ne kadar av yapıyorsa onu devletimiz karşılayacak. Bir süre bunu yapacağız. Hamside biz uygun bir balıkçılık yönetimi geliştirirsek Karadeniz balıkçılığının yüzde 90’ını, Türkiye balıkçılığının yüzde 70’ini çözebiliriz. Hamsi üzerinde uygun yönetim planları geliştirebilirsek bu tazmin olayından sonra balıkçılarımız da memnun olur, doğada memnun olur, o zaman hamsi bize daima güzel şeyler anlatabilir” ifadelerini kullandı.
“Hamsi, şu an başka sularda mutluluk arıyor”
Hamsinin şu an başka sularda mutluluk aradığını ifade eden Düzgüneş, “Şu anda hamsi ağlıyor. Dinleyen olmadığı için sularımızı erken terk ediyor başka sularda mutluluk arıyor. Gürcistan’a gittiği zaman yine hamsiyi ağlatan biz oluyoruz, bizim gemilerimiz oluyor. Şu anda herhangi bir balıkçı limanına gidin başta Batum olmak üzere balık satış yerlerini gezin. Bizde yıllardır görmediğiniz, unuttuğunuz büyüklükteki balıkları istavriti, mezgiti orada göreceksiniz şaşıracaksınız. Niye orada var da bizde yok. Oralarda çok sayıda koruma alanı var. Toplam 200 kilometrelik kıyı şeridine sahip olan Gürcistan’da veya Acaristan’da koruma tedbirleri alınırken neden bizim Karadeniz kıyımızda bu tip koruma alanlarımız yok” dedi.