Spor sakatlıklarına ‘geleneksel’ tedavi
SON YILLARDA GELENEKSEL TIP TEDAVİLERİNDEN OLAN PROLOTERAPİ TEDAVİSİNİN AĞRILI KİŞİLER TARAFINDAN YOĞUN İLGİ GÖRDÜĞÜNÜ BELİRTEN DR. SUAT ARUSAN, “PROLOTERAPİNİN BAŞARILI SONUÇLARI İLGİYİ ARTTIRAN EN ÖNEMLİ ETKENDİR. ÖZELLİKLE BEL-BOYUN FITIKLARI, KİREÇLENMELER, DİZ AĞRI ŞİKAYETLERİ VE SON ZAMANLARDA SPORCU SAKATLIKLARINDA KULLANILAN PROLOTERAPİ TEDAVİSİ BAŞARILI SONUÇLAR VERMEKTEDİR” DEDİ.
Son yıllarda geleneksel tıp tedavilerinden olan proloterapi tedavisinin ağrılı kişiler tarafından yoğun ilgi gördüğünü belirten Dr. Suat Arusan, “Proloterapinin başarılı sonuçları ilgiyi arttıran en önemli etkendir. Özellikle bel-boyun fıtıkları, kireçlenmeler, diz ağrı şikayetleri ve son zamanlarda sporcu sakatlıklarında kullanılan proloterapi tedavisi başarılı sonuçlar vermektedir’’ dedi.
Proloterapi tedavisinin zayıflamış, aşınmış, yıpranmış, hasarlanmış, gevşemiş ve gücünü kaybetmiş tendon, ligament ve eklemlerde hücre ve doku yenilenmesine destek olan, dokularda proliferasyon (yenilenme, çoğalma) oluşturarak bu dokuların yenilenmesini ve eski gücüne kavuşmasını sağlayan bir tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Dr. Suat Arusan, “Bu uygulamada kullanılan solüsyonlar, doğal şekerden elde edilen dekstrozdan (yani şekerli su) oluşmaktadır. Enjekte edilen proliferatif solüsyonlar eklemde, tendonların kaslarla birleşme yerlerinde, tendonların ve ligamentlerin kemiklere yapışma yerlerinde enflamasyon oluşturarak bu dokuların yenilenmesini ve güçlenmesini sağlar. Bu enflamatuar süreç vücudun iyileştirici mekanizmalarını harekete geçirir. Tendon, ligament ve kıkırdaklarda yenilenme meydana gelir. Bunu takiben eklem, tendon, ligament ve kas ağrıları tedavi edilir’’ dedi.
Bu tedavinin yaklaşık 60-70 yıldır başta ABD olmak üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde başarıyla uygulandığını, Türkiye’de ise 10 yıldır kullanıldığını belirten Dr. Arusan, tedavinin şunlarda kullanıldığını söyledi:
“Topuk dikeni ve plantarfasiit, boyun, sırt ve bel ağrıları (fıtık, kireçlenme, operasyon sonrası), diz ağrıları (kondromalazi, kireçlenme, menisküs, ligament hasarı), tenisçi ve golfçü dirseği (epikondilit), artroz (eklem kireçlenmeleri, aşınma ve eskimeler), donuk omuz, impingementsendromu, eklem gevşeklikleri ve güç kaybı (laksite), tendinit ve ligamentit (tendon ve ligamentlerde iyileşmeyen kronik ağrılar), bursit (eklem ve tendonların kayganlığını sağlayan sıvı üreten organlarda inflamasyon), kas ve tendonların tekrarlayan şişmeler ve ağrılar sonucu işlev yapamadıkları rahatsızlıklar, migren, baş ağrıları, omurgada, göğüs kafesinde ve kaburgalarda geçmeyen kas ve ligament ağrıları, ayak bileği, el bileği burkulmaları sonrası geçmeyen ağrılar, koksigodinia (kuyruk sokumu ağrısı), osteitispubis ve spondilolistezis (bel kayması)’’
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği (GETAT) ile kabul gören 15 çeşit tedavi yöntemi içinde proloterapi tedavisinin özellikle hastanın ve hastalığın durumuna göre ortalama 2-5 seans yeterli olduğunu kaydeden Dr. Arusan, “Bazı hastalar bir, iki seansta anlamlı düzelmeler gösterirken bazı hastalarda sonuç almak için 5 ya da 6 seanslık uygulamalar da gerekebilir. Enjeksiyonlar genelde 2-4 haftada bir yapılmaktadır. Bu süre hastanın ek rahatsızlıklarına ve yaşına göre 2 haftaya kadar kısaltabilir ya da 6-8 haftaya kadar uzatılabilir. Seans süresi enjeksiyon yapılacak alanın büyüklüğüyle doğru orantılı olarak artar. Örneğin bel proloterapisi ile dirsek proloterapisi süreleri aynı değildir. Her bir seanslık uygulama süresi ortalama 30-40 dakika sürebilir. Bu sürenin sadece küçük bir kısmında enjeksiyonlar yapılırken, geri kalan süre enjeksiyon yapılacak yerlerin cerrahi kalemle işaretlenmesi ve enjeksiyondan sonra proloterapinin etkinliğini artırmak için sıcak uygulama işlemi için kullanılır. Enjeksiyonlar sırasında hissedilen ağrı, hastanın tamamen ağrı eşiğiyle alakalıdır. Hastalarımızın hemen hemen tamamı tedaviyi iyi tolere eder ve enjeksiyonlara bağlı ağrı nedeniyle tedaviyi yarım bırakan hasta çok nadirdir. Proloterapiden sonra dinlenilmesi daha uygundur. Enjeksiyonlardan sonra tedavi yapılan bölgeye ilk 3 gün 2-3 saatte bir 15-20 dakika sıcak su torbalarıyla sıcak uygulama yapılması tedaviden görülecek faydayı artıracaktır. Ayrıca tedavinin etkinliğini arttırmak için kişiye özel egzersizler ve gıda takviyesi de verilmektedir. Özellikle egzersizlerin düzenli yapılması da çok önemlidir. Kişinin şikayetine göre verilen egzersiz ve yasak olan hareketlere proloterapi tedavisi bitene kadar devam etmek gerekir. Proloterapide kesinlikle kortizon kullanılmaz. Hasta sabırlı olup doktorunun da tavsiyelerine uyduğu takdirde başarı oranı yüzde 80-yüzde 90 aralığındadır. Bu başarı oranı bel fıtığı, diz kireçlenmesi gibi kronik, tedavisi zor ve ağır hastalıklar göz önüne alındığında oldukça iyi sayılır. İyileşmeyi etkileyen birçok faktör olduğu için hiçbir tedavide yüzde 100 bir garanti yoktur. Proloterapi sadece ağrıyı tedavi eden değil, ağrıya sebep olan problemi tedavi ederek ağrıların doğal, kalıcı ve etkili bir şekilde geçmesini ya da azalmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir. Proloterapi basit, doğal, zararsız ve etkili bir tedavi olduğu için ameliyat gibi ciddi ve travmatik bir tedaviden önce kesinlikle proloterapinin denenmesi gerekir. Proloterapi hacamat, sülük, ozon, PRP, osteopati gibi bazı tedavi yöntemleriyle birlikte hastanın durumuna göre planlanabilir. Kan dolaşımını artıran her yöntem proloterapinin etkinliğini artırır. Proloterapide sık görülen yan etkiler enjeksiyon bölgesinde ağrının artması beklenen ve istenilen bir durumdur. Morluk, şişlik, sertlik, grip benzeri semptomlar olabilir. Bu yan etkilerin hastaya bir zararı yoktur ve zamanla kendiliğinden geçer’’ dedi.