Sınav kaygısını hafifletecek 5 öneri
SINAV DÖNEMİ YAKLAŞTIKÇA KAYGILARIN ARTTIĞI BELİRTİLDİ.
Psikolog Hande Nacar Baş, sınav için geri sayımın başlamasıyla bazı öğrencilerin çalışmakta zorlandığını, bazılarının pes ettiğini, bazılarının ise hala kafalarını kitaplardan kaldırmadığını, tüm bu belirtilerin kaygıya işaret ettiğini söyledi.
Acıbadem Adana Hastanesi’nden Psikolog Hande Nacar Baş, sınav kaygısı ile başa çıkmanın yollarını ailelerle paylaştı. Baş, kaygı ile baş edemeyen insanların genellikle genç yaşlarda kaygı ile baş etmeyi öğrenemeyen ve kaygılarının derin bir sebeple alakalı olduğunu fark edemeyenler olduğunu ifade etti.
Kaygıyı aileden öğreniyoruz
Kaygılı yetişkinlerin, gençlerin çocukluk çağlarına bakıldığında ailelerinin de kaygılı olduğu, dolayısıyla kaygının “öğrenilen” bir şey olduğu sonucunun ortaya çıktığını belirten Baş, “Kaygılı ailelerde çocuğa güven düşüktür. Güvenmez ve arkalarını toplamak isterler. Çoğu kaygılı bireyin ailesi mükemmeliyetçidir. Belki direkt söylenmemiştir ama çocuk hataya yer olmadığını bilir ve daima doğru olmaya çabalar. Bu çocuklar genellikle başarısız olmamak için değil, ailelerine başarısız görünmemek için çabalıyor. Ortaya çıkan bir diğer durum ise bu kişilerin onaylanmayı çok önemsemeleri ve çok yüksek standartlarla takdir edilmeyi beklemeleri oluyor. Bu kişiler çoğunlukla kendilerini de takdir edemiyorlar” dedi.
Sınavlara büyük anlamlar yüklemeyin
Sınavdan yüksek not almanın sanki hayatın kurtuluşu, mutluluğun tek formülü gibi algılandığını kaydeden Baş, “Örneğin öğrenci tıp fakültesini kazanınca sonsuz mutluluğa kavuşacağına inanıyor. Bu tıpkı masallardaki gibi bir mutlu sona inanmaya benziyor. Fakat hayat böyle değil. Sınav sonucu hayallerindeki gibi olsa da sonsuz mutluluk hayallerindeki gibi elde edilmiyor. Sınava yüklenilen anlam büyüdükçe sınav kaygısı da büyüyor, bu stresle baş edemeyen kişi de hem bedenen hem zihnen yorgun düşüyor” diye konuştu.
Kendi hayallerinizi çocuklara yüklemeyin
Sınav kaygısı olan çoğu çocuğun sınavla kendilerini var edeceklerine inanıp ve yedek ya da alternatif bir plan da yapmadıklarının altını çizen Psikolog Baş, “Başarılı ve başarısız olmak üzere iki seçenekleri olduğunu düşünen öğrenciler için sınavı kazanamamak otomatik olarak başarısız olmak anlamına geliyor. Kendine güvenleri olmayan bu gençler planlarında başarısız olurlarsa, hayatlarını bitmiş gibi algılayarak kendilerinden vazgeçiyorlar ve mutsuz oluyorlar. Çoğu aileden duyduğumuz ’Biz yapamadık bari gençler yapsın’ sözü çok da masum bir temenni değil. Bu, ailenin çocuğuna empoze etmek istediği hayallerin olduğunu hissettirir. Bazı aileler çocuklarının mesleğini dahi seçmeye kalkışır, çocukları üzerinden kendi duygularını tatmin ederler” dedi.
Psikolog Hande Nacar Baş, ne yaptığını bilmeyen bir gencin başarılı bir çalışma hayatı olmasını bekleyemeyeceğimizi, önceliğin başarılı değil mutlu çocuklar yetiştirmek olduğunu ifade etti.
“Çocuğunuzun sınava yüklediği anlamı azaltın”
Psikolog Hande Nacar Baş, ailelere şu 5 öneride bulundu:
“Kendinizi eleştirin. Hiç hayallerinizi çocuğunuza empoze ettiniz mi? Çocuğunuzun kendisini arkadaşları ile kıyaslamasına izin vermeyin. ’Senin için her şeyi yaptık, sen de bizim için bu sınavı kazan’ gibi cümlelerle sınavı şahsileştirmeyin. Çocuğunuz sınavı önemsizleştiriyorsa kendini korumak içindir. Bir sınav sonucu onun değerini belirlemeyecek, bunu hissettirin.”