“Şikayetiniz olmasa dahi kolon kanserine karşı düzenli kontrol şart”
BAYINDIR SÖĞÜTÖZÜ HASTANESİ GENEL CERRAHİ BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. ZAFER FERAHKÖŞE, KANSERİN İLERİ EVRELERİNDE BİLE CERRAHİ OPERASYONUN YÜZ GÜLDÜRÜCÜ SONUÇLAR VERDİĞİNİ BELİRTTİ
Kalın Bağırsak (kolon) kanseri farkındalık ayı nedeniyle açıklamalarda bulunan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, şikayet olmasa dahi kolon kanserine karşı düzenli kontrolün şart olduğunu söylerken, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Zafer Ferahköşe de kanserin ileri evrelerinde bile cerrahi operasyonun yüz güldürücü sonuçlar verdiğini belirtti.
1-31 Mart Kalın Bağırsak (kolon) kanseri farkındalık ayı kapsamında, Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz ve Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zafer Ferahköşe, kolon kanseri ve tedavi yöntemleri ile ilgili açıklamalarda bulundu.
“Kolon kanseri, toplumda 50 yaştan sonra sıklaşarak görülmektedir”
Kalın bağırsak kanseri olarak da adlandırılan kolon kanserinin toplumda 50 yaştan sonra sıklaşarak görüldüğünü belirten Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, ’’Kolon kanseri vakalarının yüzde 95’inde olayın başlangıcı kolon polipleri şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kolon polipleri, noktasal doku büyümesinden başlayarak giderek irileşen ve kalın bağırsak iç dokusundan köken almış tümöral lezyonlardır. Bu polipler irileştikçe kolon kanserine dönme olasılığı artış gösterir. İki santimden daha büyük poliplerde kansere dönme ihtimali yüzde 50 seviyesindedir. Diğer taraftan villöz yapıda olan polipler, tubuler yahut tubulovillöz yapıda olanlara nispetle kolon kanserine daha kolay dönüşürler’’ dedi.
“Büyüyen polip kanser habercisi olabilir”
Büyüyen polipin kanser habercisi olabileceğini aktaran Prof. Dr. Gürbüz, ’’Polip üzerinden alınan biyopsilerin patolojik incelemesinde hücresel değişimler ile karşılaşılmışsa, kolon kanseri hususunda risk oldukça artmış demektir. Kolon poliplerinin büyüklüklerinin iki katına çıkma süresi birkaç yıl ile ifade edilen bir süredir. Dolayısı ile belirli aralıklarla yapılacak olan takip amaçlı kolonoskopi uygulamaları, kolona ait poliplerin mevcut olup olmadığını ortaya koyarak, bu poliplerin yüksek kanser riski taşıyıp taşımadıklarının tespit edilebilmesine imkan sağlar. Düzenli takiplerle riskli kolon polipleri daha büyük boyutlara varmadan teşhis edilmiş olur ve kolonoskopik yöntemle (polipektomi işlemi) çıkartılabilirler. Böylece olay kolon kanseri evresine varmadan durdurulmuş olur’’ şeklinde konuştu.
“Şikayet oluşmadan 5 yılda bir kontrole gidilmeli”
Prof. Dr. Gürbüz sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri sağlık politikalarında, hiçbir şikayeti olmayan, tamamen sağlıklı bireylerde 50 yaştan itibaren 5 yılda bir kolonoskopik tetkikler yapılması yolu ile kolon kanserinin yaşamı tehdit edecek düzeylere varmadan teşhis edilmesi kabul görmüştür. Bu nedenle bağırsak incelemesi 50 yaştan itibaren check-up programlarına dahil edilmiştir. Böylece kalın bağırsak kanserinin başarıyla tedavi edilebilmesi ve hayatın kurtarılması öngörülmektedir. Ailesinde kolon kanseri bulunan bireylerde ise kanserli vakanın özellikleri ile alakalı olarak bu kolonoskopik inceleme programları daha genç yaşlarda başlatılabilmektedir”.
“Tedaviyi kanserin evresi belirler”
Tedavi için kanserin evresinin önemine değinen Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zafer Ferahköşe, “Üç tabakadan oluşan kolonda, kanser iç tabakadan kas tabakasına, daha sonra dış tabaka katmanlarına ve dışa periton boşluğuna yayılım gösterir. Mukoza düzeyindeki kanser erken evre, adele tabakasından itibaren gelişen kanser ise ileri evre kanser olarak bilinir. Doktor tarafından tanı kolonoskopi ve biyopsi ile netleştirildikten sonra kanserin hangi evrede olduğu ultrason, bilgisayarlı tomografi ve PET ile belirlenir. Kanserin evresine göre kullanılacak tedavi yöntemleri, tümörün seviyesine, tipine, yayılım derecesine, tümörün çıkarılabilme özelliğine ve tümörün geçişi kapatıp kapatmamasına göre farklılıklar oluşturur” ifadelerini kullandı.
“Tümör ile birlikte onu besleyen dokularda çıkartılır”
Cerrahi operasyon konusunda bilgi veren Prof. Dr. Ferahköşe, “Kolonoskopi esnasında polipten alınan biyopsi halihazırda kolon kanseri gelişmiş olduğunu gösterdiğinde ise tedavi hususunda henüz çözümsüz bir döneme girilmemiş olunduğundan, yapılacak bir cerrahi operasyonla hastanın yaşamı kurtarılmış olacaktır. Ana prensipte, tümörsüz bir alan bırakma amacıyla, ana tümörle birlikte o bölgeyi büyüten ana arterin beslediği alanlar çıkarılır. Tümörle temasta olan komşu organ veya yapı, omentum birlikte çıkarılır. Eğer tümör tam olarak çıkarılamazsa, bu yaşam şansına cerrahinin katkısı olmaz sadece pasajın açılmasını sağlar. Var olan kanser ile birlikte beraberinde ikinci bir kolon tümörü veya familyal adenomalar veya polipoid yapılar varsa tüm kolon risk altında olabilir.Buna bağlı olarak mutlaka cerrahi operasyon yapılması gerekir” dedi.
“Lenf nodları tedaviye yön verir”
Lenf nodlarının tedaviye yön verdiğini hatırlatan Prof. Dr. Ferahköşe, “Çıkarılan spesmende lenf nodlarının sayısı onkolojik cerrahi yeterliliği açısından önem kazanır. Lenf nodlarının tutulum miktarı ve seviyeleri yine yaşam şansı ve ilave tedavi seçeneklerinin verilmesinde etkili olur. Bugün için kabul edilen en az 12 lenf nodunun spesmende çıkarılmış olmasıdır. Bu da yeterli tümör evrelenmesinde yardımcı olur. Pozitif lenf nodlarının ve total lenf nodlarının oranı da yaşam şansında etkilidir. Operasyon esnasında beklenmedik metastaza rastlanılırsa, öncelikli tümörün çıkarılmasına ilaveten, metastatik alan çıkarılabilir. Tüm bunların yanı sıra hastanın durumu ve operasyon sırasında gözlemlenen yeni dokular, cerrahi operasyonun ve sonraki tedavinin gidişatına yön verir’’ açıklamasında bulundu.