Sarıcakaya’da örnek bir çalışma
SARICAKAYA İLÇE KAYMAKAMI MUSTAFA NEVZAT MERCAN’IN EŞİ BANUR MERCAN İLE BELEDİYE BAŞKANI HÜSEYİN ÇAM’IN EŞİ ATİYE URAL ÇAM, FARKINDALIK OLUŞTURABİLMEK AMACIYLA ÖRNEK BİR ÇALIŞMAYA İMZA ATTI.
Sarıcakaya İlçe Kaymakamı Mustafa Nevzat Mercan’ın eşi Banur Mercan ile Belediye Başkanı Hüseyin Çam’ın eşi Atiye Ural Çam, farkındalık oluşturabilmek amacıyla örnek bir çalışmaya imza attı.
Engelli çocuklara sahip olan annelerin yaşam öykülerinin ele alındığı çalışmada 10-16 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Engelliler Haftası ve Anneler günü kapsamında ilçedeki; Beyköy, Dağküplü, Düzköy, İğdir, Kapukaya, Laçin, Mayıslar ve Merkez de dahil olmak üzere 25 aile tek tek ziyaret edilip talep ve önerileri kayıt altına alındı. Engelli çocuklara sahip annelerin Anneler Gününü kutlayan Banur Mercan ve Atiye Ural Çam, yaşam öykülerinde zaman zaman duygu yüklü anlarda yaşadı.
OMUZLARDA DAĞLARCA YÜK TAŞIRLAR
Anne olmanın zorluğunu dile getirerek sözlerine başlayan Banur Mercan, “Ama ondan çok daha zoru engelli çocuk annesi olmaktır. Omuzlarında dağlarca yük taşıyabilen güçlü annelerdir onlar. Bitmek bilmeyen enerjileri ve sabırlarıyla yuvasını ayakta tutabilen, anneliğin kutsal görevi ve sevgisinin yüreklerine nakşedildiği kişilerdir. Çoğu zaman yalnız bırakılan; sosyal yaşamı sıfırlanan; dışlanan; çareyi Yaradan’a sığınmakta bulan annelerdir onlar” dedi.
ONLARIN ANNELİK DUYGUSU TARİF EDİLEMEZ
Fedakâr annelerin çocuklarını engelli çocuklarını büyütürken asla bir gece dahi olsun derin ve aralıksız uyuyamadığını da hatırlatan Mercan, “Çocuklarının gözleri görmese de, kulakları işitmese de, el ele çayırlarda çimenlerde koşturmasa da annelik duygusu ve şefkati bizlerin tarif edemeyeceği bir şeydir. Tek korkuları kendilerine bir şey olduğunda geride kalan bu çocuklarına kimleri nasıl ve ne şekilde bakacağı endişesidir” diye konuştu.
BİR FANUSUN İÇİNDE
Aile yaşamının çoğu zaman engelli çocuğun gereksinimleri etrafında döndüğünü kaydeden Atiye Ural Çam’ da, “Bu gereksinimleri karşılamada anne daha fazla sorumluluk yüklenir; ilgisinin, vaktinin ve enerjisinin çoğunu engelli çocuğuna vermek durumunda kalır. Öncelikle hayatının tek odak noktası engelli çocuğu ya da çocukları olmuştur. Kendi hayatını ve çevresini tamamen bir kenara atmıştır. Kendisine çocuğu ile birlikte bir fanusun içinde bir yaşam oluşturmuş ve öz bakımını, kendi istek ve ihtiyaçlarını tamamen unutmuştur. Gelecekle ilgili tek hedefi çocuğunu mutlu edebilmek, onun hayatını nasıl daha fazla kolaylaştırabilirim diye sürekli uğraşan, gecesi gündüzü kalmamıştır. Tüm zorluklara göğüs geren fedakâr annelerdir hepsi de” şeklinde konuştu.
ÖNYARGILARDAN ARINMIŞ
Engelli ailelere destek konusunda neler yapabileceklerini tespit edebilmek amacıyla böyle bir çalışma içerisinde bulunduklarını aktaran Çam, “Toplum olarak bize düşen görevler de elbette vardır. Engelli birey denince çoğumuzun zihninde “acınacak birey” imajı canlanıyor. “Hepimiz engelli adayıyız.” derken bile aslında engelli olmanın “sıkıntılı, düşkünlük içeren bir hâl” olduğunu, vurgulamış oluyoruz bir bakıma. Fakat bizim asıl yapmamız gereken şey, engelliler için yasaların emrettiği görevleri yapmaktan; ayrımcılıktan, ötekileştirmekten ve önyargılardan arınmış bir bakış açısı geliştirmek olmalıdır” dedi.