Sanayicilerden nükleer ihalelerine büyük ilgi
ANKARA SANAYİ ODASI(ASO)’NIN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI İŞBİRLİĞİYLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ “AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALLERİ İHALE ŞARTLARI SEMİNERİ’ BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ. 1
Ankara Sanayi Odası(ASO)’nın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleştirdiği “Akkuyu Nükleer Güç Santralleri İhale Şartları Semineri’ büyük ilgi gördü.
150’den fazla firmanın katıldığı seminerde konuşan Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü İbrahim Halil Dere, “Bundan bir yıl önce burada yaptığımız toplantıya beşte biri kadar firma katılmıştı. Bu ilgi doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” dedi.
Yapım maliyetinin 20 milyar dolar olması beklenen santralin, yüzde 40’dan fazlasının yerli üretici ve tedarikçilerden karşılanması hedefleniyor.
Açılış konuşmalarını ASO Başkanı Nurettin Özdebir ve Genel Müdür İbrahim Halil Dere’nin yaptığı toplantıda, Akkuyu Nükleer AŞ Genel Lisanslama ve İzinler Bölümü Müdürü Mehmet Özcan ile Rakabete Dayalı Satın Alma Birimi Yöneticisi Konstantin Yukhimenko, IC İçtaş-Titan 2 JV Lokalizasyon ve Tedarikçi İlişkileri Müdürü Korhan İşbir ve TSE Uzmanı Taner Derelioğlu birer sunum gerçekleştirdiler.
Akkuyu Nükleer AŞ ve Yüklenici şirket temsilcileri, firmaların ihaleleri nasıl takip edeceklerini ve nasıl teklif vereceklerini detaylarıyla anlattılar ve ardından da katılımcıların sorularını yanıtladılar.
ASO Başkanı Özdebir toplantının açılışında yaptığı konuşmada, nükleer enerji konusuyla uzun bir süreden beri ilgilendiklerini hatırlatarak, “Ankara bu alanda üretim yapabilecek bilgi, birikim ve kapasiteye sahip bir kentimiz. Ankara, hem orta ve yüksek teknolojik üretimde hem de beşeri sermayede kentlerimiz arasında önemli bir avantaja sahiptir. Ankara sahip olduğu 115 civarında Ar-Ge merkezi, 41 tasarım merkezi, 10 Teknoloji Geliştirme bölgesi ve 13 Organize Sanayi Bölgesi ile Türkiye’nin diğer illerine göre önemli bir üstünlüğe sahiptir. Patent, model ve endüstriyel tasarım tescilleri bakımından ise Ankara, İstanbul’dan sonra ikinci sırada gelmektedir. 10 Araştırma Üniversitesinin 4 tanesine Ankara ev sahipliği yapmaktadır. Üretiminin yüzde 40’ı yüksek ve orta yüksek teknolojilerden oluşan Ankara Türkiye’nin toplam savunma sanayi ürün ihracatının yüzde 47,6’sını tek başına gerçekleştirmiştir“ dedi.
Ankara’da birçok firmanın dördüncü sanayi devrimi standartlarında üretim yaptığına da dikkat çeken Özdebir, Ankara’nın dördüncü sanayi devrimine en hazır kent olduğunu da söyledi.
ASO’nun Nükleer enerji konusundaki çalışmaları hakkında da bilgi veren Özdebir şunları söyledi:
“ASO olarak Enerji Bakanlığı, TAEK, Nükleer Düzenleme Kurumu ve kurucu şirketlerle işbirliklerimiz son derece önemli ve başarılı bir koordinasyonla yürütüyoruz. Ayrıca, Rusya, Fransa ve Çekya’dan önemli kuruluşlarla anlaşmalar imzaladık. Japonya ile çok güçlü temaslarımız var ve ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bu sayede sanayicimizin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek uluslararası bir iş ağı oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu yıl ayrıca, Ortadoğu ve Afrika’nın en büyük nükleer enerji etkinliği niteliğini taşıyan “II. Nükleer Santraller Fuarı ve VI. Zirve” Odamız ve Nükleer Mühendisler Derneği organizasyonunda Mart ayında İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. 2020 yılında da bu organizasyonu devam ettirmeyi planlıyoruz. Nükleerle ilgili çalışmalarımızın en önemli evrelerinden biri 2017 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteği ile tüm Türkiye’den nükleer sektöre girmek isteyen sanayicilerin yer aldığı NÜKSAK Nükleer Sanayi Kümelenmesi olmuştur. Bu kümeyle, nükleer sektöre özel malzeme teknolojilerinin geliştirilmesi, alt yapı ihtiyaçlarının belirlenmesi ve en önemlisi de imalatçı onayı süreçlerinde Küme içinde yer alan sanayicilere önemli destekler sunabiliyoruz. Hedefimiz, Türkiye’de kurulması planlanan nükleer santral projelerinde ve bu projelerin altyapılarında yerlileşmenin en yüksek oranda sağlanmasıdır. Nükleer alanda geliştirilecek olan kapasite, sadece bu alanda değil, katma değeri yüksek diğer sanayi kollarında da kullanılabilecektir”
Nükleer enerjinin arz güvenliğinin yanı sıra; ekonomik, endüstriyel ve teknolojik olarak ülkemize birçok fayda sağlayacağını da vurgulayan Özdebir, “Aynı zamanda, geniş yelpazede iş imkânı sunması ile yerli sanayiye ve ekonomimize dinamizm kazandıracak olan nükleer santral projeleri, yeni istihdam alanlarını da ortaya çıkaracaktır. Nükleer endüstriye özel, malzeme ve imalat teknolojilerinin, küme üyelerince geliştirilmesi; sanayiye teknoloji edinimi, tasarım ve imalat kabiliyeti kazanımı da sağlayacaktır. Ülkemizde oluşturulacak bu tecrübe, uzun vadede dünyadaki diğer nükleer santral projelerinde de Türk sanayisinin tedarikçi olmasına zemin hazırlayacaktır“ dedi.
İbrahim Halil Dere de, nükleer santral kurma çalışmalarının 1960’lardan bu yana sürdüğünü ifade ederek, “Ülkemizin nükleer santrallere olan ihtiyacının birçok sebepleri var. Başta enerji çeşitliliği sağlamak, dışa bağımlılığı azaltmak ve sanayimizin kapasitesini yükseltmek, Nükleer teknolojinin diğer alanlarından da istifade etmek, yerli firmalarımızın iş hacmini arttırmak, istihdamı arttırmak gibi bir çok pozitif özelliği de var. Kaldı ki küresel iklim değişikliği ile mücadelenin önemli olduğu bu günlerde sıfır emisyon yapan nükleer santrallerin önemi giderek daha da fazla kabul görüyor” ifadelerini kullandı.
Nükleer santrallerin 550 bin farklı parça ve ekipmandan oluşan çok sofistike tesisler olduğunu ve deneyim gerektirdiğini belirten Dere, “Buna uygun olarak da çok detaylı kontroller ve yüksek kalite standartlarını gerektiren, dolayısıyla çok sıkı sertifikasyona-akreditasyona tabi tutulan tesisler. Sanayi kuruluşlarımız açısından bunlar bir engel gibi gözükse de bu süreçler aşıldığında büyük bir imkan da oluşturmuş oluyor. Çünkü dünyada yapımı devam eden şu an da elliden fazla nükleer santral var. Dolayısıyla iş dünyamızın bu fırsatı iyi değerlendireceğinden eminim. Zaten bütün çabamız da bu yönde. Bu anlamda Ankara Sanayi Odamız bize büyük destek veriyor” şeklinde konuştu.
2019 yılında Türk IC İçtaş İnşaat ve Rus Titan 2 JV’nin oluşturduğu konsorsiyumun projenin ana yükleyicisi haline geldiğini belirten Dere, “Bu, projede önemli bir makas değişikliğiydi. Bu yapıyla Türkiye deki tedarik kaynaklarından daha kolaylıkla ve daha yoğun bir şekilde tedarik yapılabileceğini değerlendiriyoruz. Şuan sahada çalışan sayısı 5 bini aşmış durumdadır. En pik zamanda çalışan sayısı 10 bine ulaşacak. Çalışanların büyük çoğunlukla Türk vatandaşıdır. Dolayısıyla Akkuyu projemiz ete kemiğe bürünmüş durumdadır. İnşallah 2023 yılında tamamlama hedefimiz gerçekleşecek” diye konuştu.