Sahil turuncuya büründü
TEKİRDAĞ’IN SÜLEYMANPAŞA İLÇESİNDE SAHİL KENT MERKEZİ BOYUNCA TURUNCUYA BOYANDI.UZMANLAR TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMADA İSE, “DENİZDE YAŞANAN RENK DEĞİŞİMİNDE KORKUYA VE TELAŞA MAHAL VERECEK BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR” DENİLDİ.
Marmara Denizinde kıyısın olan Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde sahil kent merkezi boyunca turuncuya boyandı. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamada ise, “Denizde yaşanan renk değişiminde korkuya ve telaşa mahal verecek bir durum söz konusu değildir” denildi.
Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde yaşayan vatandaşlar, güne daha önce görmedikleri bir manzarayla uyandı. Sabah saatlerinde Tekirdağ’ın merkez ilçesi Süleymanpaşa’da bulunan sahil kesiminde başlayan turuncu renk vatandaşlar arasında merak konusu oldu.
Sahilde bulunan Zeliha Çetin isimli vatandaş, “Dönem dönem turuncu olmasının sebebi midyelerden kaynaklandığı söyleniliyor ama ben inanmıyorum. Çünkü balıkçı gemileri var atıklarını buraya bırakıyorlar ben ona inanıyorum yani. Çünkü gözümle de görmüşümdür. Yani atığını buraya bıraktıklarını. Vatandaş pek önemsemiyor yani buna duyarlı olmak gerekiyor. Buna duyarlı olmak gerekiyor” dedi.
Uzmanlardan ’Ötrofikasyon’ dedi
Uzmanlar tarafından yapılan açıklamada ise, “Ötrofik suların inorganik ya da organik fosfor ve daha az miktarda azot formlarıyla zenginleşmesi anlamına gelmektedir. Bu besin elementlerinin artışı mikro alglerin aşırı gelişmesine neden olurlar. Su kaynaklarımıza, dışarıdan çeşitli enerji düzeylerinde maddeler girmektedir. Nitratlar ve fosfatlar gibi besin tuzları akarsuların drenaj alanları ile arıtımdan geçmemiş kentsel kanalizasyon ve endüstriyel sular yolu ile ortama katılırlar. Bu besin maddeleri su ortamında alglerin büyümesine neden olarak primer besin döngüsünde aşırı üretime neden olurlar. Su ortamında, besin maddelerinin bol olduğu ortamlar ötrofik sular olarak tanımlanır. Oligotrofik sularda ışık geçirgenliği 15 metreye kadar ulaşırken, ötrofik sularda bu değer 1.5 metre veya daha azdır. Bu nedenle güneş ışınları sadece suyun en üst tabakalarına sızabilirler ve fotosentez sadece bu kısımlarda görülür. Besin maddelerinin zenginliği nedeniyle bu sınırlı bölgede çok yoğun bir su yaşamı oluşur. Sonuç olarak ortaya çıkan yoğun üretim nedeniyle ürün kalıntıları suyun derin tabakalarına çökerek burada çözünmüş oksijen derişiminde önemli azalmalara neden olurlar. Bunun yanında üst katmandaki fotosentez olayının günlük periyodik değişimleri tüm su kütlesinde geceleri O2’nin tamamen yok olmasına neden olabilir. Oksijenin bu şekilde tükenmesi, sucul yaşamın önemli bir bölümünün ani ölümüne ve ortamda uzun süreli anaerobik durumların ortaya çıkmasına neden olur. Antropojenik etkilerle denizin sığ olduğu kesimlerin bu şekilde kirlenmesi neticesinde deniz kıyılarında turuncu renkli bir su tabakası oluşur. Bu durumu önlemek ve denizlerdeki ekosistemi korumak için denizlerimizi temiz tutalım ve koruyalım” ifadeleri kullanıldı.
“Korkuya ve telaşa mahal verecek bir durum söz konusu değildir”
Yapılan açıklamanın devamında, “İlkbahar ve yaz mevsiminde bütün doğada olduğu gibi denizde de uyanış başlar. Bazı canlılar bu uyanıştan nasibini alarak çoğalır. Plankton denilen biyolojik canlı, çoğalma sırasında kendi içerisinde patlama yaşar. Bu patlamaya bağlı olarak da planktonun türüne göre deniz turuncu, kahverengi, yeşil ve kırmızı renklerine boyanır. Planktonun aşırı biçimde çoğalmasına bağlı kıyı şeridi boyunca renkler oluşur. Çünkü bu canlının içerisinde renk hücreleri vardır. Bu renklenme Tekirdağ’ın Şarköy ve Hoşköy sahillerinden başlayıp oradan itibaren kıyı şeridinden Marmara’nın içlerine doğru gider. Bu canlıya diğer adıyla ’noctiluca’ denilir. Denizde yaşanan renk değişiminde korkuya ve telaşa mahal verecek bir durum söz konusu değildir. Bu canlı iki tane kamçısı olan tek hücreli bir biyolojik canlıdır. Dış görünüş olarak deniz anasına benzetilir ama deniz anasından farklıdır. Türkiye’nin tüm kıyılarında bulunur. Buna doğal bir ekolojik olay diyebiliriz. Bu geçici bir olaydır. Telaşa mahal verecek bir evsel, kentsel veya endüstriyel atıkların oluşturduğu kirlilik değildir” şeklinde ifadelerine yer verildi.