Prof. Dr. Karluk, “Çin’e dur denilmezse Uygur halkı yok olacak”
ÇİN HÜKÜMETİ TARAFINDAN ESİR KAMPLARINDA TUTULAN VE 8 AY SÜREYLE İŞKENCE GÖREN KAZAK VATANDAŞI ÖMER BEKALİ İLE ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER FAKÜLTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ PROF.DR.ABDÜLMECİT CELİL KARLUK ÇİN ZULMÜNÜ ANLATTI
Aydın’ın Nazilli İlçesinde Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik uyguladığı sistematik asimilasyon politikasını anlatan bir konferans düzenlendi. Konferansa Çin Hükümeti tarafından esir kamplarında tutulan ve 8 ay süreyle işkence gören Kazak vatandaşı Ömer Bekali ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr.Abdülmecit Celil Karluk konuşmacı olarak katıldı.
Türk Eğitim Sen Nazilli Şube Başkanı Olgun Ergün’ün konuşması ve şiirlerin okunmasının ardından konferansa konuşmacı olarak katılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr.Abdülmecit Celil Karluk, Doğu Türkistan ve Çin ile ilgili öenmli bilgiler verdikten sonra Çin Hükümetinin Doğu Türkistan Uygur Türklerine yapmış olduğu asimilasyon politikası ve işkencelerini anlattı. Çin Hükümeti tarafından esir kamplarında tutulan ve 8 ay süreyle işkence gören Kazak vatandaşı Ömer Bekali de yaşadıklarını elleri ve yakları zincirli bir şekilde geldiği Nazilli Belediyesi Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezinde sahneye çıkarak kendisini izlemeye gelenlerin şaşkın bakışları altında anlattı.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman toplulukların temel insan haklarını ihlal eden uygulamaların özellikle son iki yıl içerisinde ağırlaştığına ve uluslararası toplumun gündemine taşındığına işaret eden Prof. Dr. Karluk, özellikle Ekim 2017’de “Tüm Dinlerin ve İnançların Çinlileştirilmesi” siyasetinin resmen ilan edilmesinin, Uygur Türklerinin ve bölgedeki diğer Müslüman toplulukların etnik, dini ve kültürel kimliklerinin tasfiye edilmesi hedefi doğrultusunda atılmış yeni bir adım olduğunu vurguladı. Karluk, “Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türk’ünün toplama kamplarında ve hapishanelerde işkence ve siyasi beyin yıkamaya maruz bırakıldıkları bir gerçektir. Kamplara götürülmeyen Uygurlar da büyük baskı altında bulunmaktadır. Yurtdışında yaşayan Uygur asıllı soydaş ve vatandaşlarımız bu bölgedeki akrabalarından haber alamamaktadır. Binlerce çocuk ebeveynlerinden uzaklaştırılmış, yetim kalmıştır. Türk karasuların da hayatını kaybeden Aylan Bebek kadar bile gündeme getirilmeyen bu olayların artık farkedilmesini bekliyoruz.”
Ünlü ozan Abdurrehim Heyit’in vefatını sahnede öğrendi
Prof. Dr. Karluk, konferansın sonlarında kendisine gelen mesajla ünlü ozan Abdurrehim Heyit’in vefat haberini alınca derin bir üzüntüye boğuldu. Karluk vefat haberini izleyicisine duyurduktan sonra ozanın ölümünün 23 aydır haber alamadığı kardeşinin ölüm haberinden bile çok çok önemli olduğunun altını çizerek, “Uygurların tarihini ve kültürünü yansıtan şarkılarıyla tanınan ünlü ozan Abdurrehim Heyit, Çin’de hakkında herhangi bir suç isnad edilmediği halde 2017’de Urumçi’de gözaltına alınarak bir bestesi yüzünden 8 yıl hapse mahkum edilmişti. Değerli halk ozanı Abdurrehim Heyit’in hapishanedeki ikinci yılında vefat ettiği haberini aldık. Çok üzgünüz. Son olarak Çin makamlarını Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz. Uluslararası toplumu ve BM Genel Sekreterini de Sincan bölgesindeki insanlık trajedisinin sona erdirilmesi için etkin adımlar atmaya çağırıyoruz. Eğer 2 yıl içerisinde Çin zulmüne ‘dur’ denilmezse atalarımızın yaşadığı topraklarda Uygur Türkleri tarihten silinecektir. Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası, insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır. Çin makamlarını, Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı göstermeye ve toplama kamplarını kapatmaya davet ediyoruz” dedi.
Konferansın sonunda konuşmacılara sendika yöneticileri tarafından birer teşekkür plaketi ve hediyeler verildi.