(Özel)Bu arılar fırtınada bile uçup bal yapıyor
KANAT YAPISI VE UÇUŞ STİLİ İLE ARILAR ARASINDA ‘YENİ IRK’ OLARAK KEŞFEDİLEN VE RESMİ GAZETEDE DE YAYIMLANAN ‘GÖKÇEADA ARISI’ ÜRETTİĞİ BALLAR İLE KATILDIĞI YARIŞMALARIN ÇOĞUNDA DERECE ELDE EDİYOR.
Kanat yapısı ve uçuş stili ile arılar arasında ‘yeni ırk’ olarak keşfedilen ve resmi gazetede de yayımlanan ‘Gökçeada arısı’ ürettiği ballar ile katıldığı yarışmaların çoğunda derece elde ediyor.
Diğer arıların aksine kanat yapısı daha farklı olan ve rüzgarlı havalarda da kovanından çıkarak bal toplama özelliği olan Gökçeada arısı, adalı arıcıların gururu oldu. Ürettiği bal ile katıldığı yarışmaların çoğunda derece elde eden Gökçeada arısı, kısa süre önce de ‘yeni ırk’ olarak tanımlanmış ve resmi gazetede yayımlanmıştı. Gökçeada’nın en büyük arı çiftliklerinden birine sahip olan Gökhan Küçüközen, Gökçeada arısı ve Gökçeada balı hakkında bilgi verdi.
“Yere yakın paralel şekilde gidiyor ve balını alarak kovana geliyor”
Yaklaşık 5-6 senedir Gökçeada’da arı ve bal üzerine çalışmalar yapıldığını aktaran Küçüközen, “Bakanlıktan görevliler gönderiyorlar. Bizden numuneler aldılar. Hatta birkaç yerde çalışması oldu bunun ve neticelendi. Gökçeada arısı yeni bir ırkmış aslında dünyada. Neden? Kanat yapısı farklı çünkü. Gökçeada’nın eski ismi İmroz. İmroz demek Rumca ‘rüzgarlı ada’ demek. Rüzgar olduğu zaman da arı çalışamaz normalde. Kovanından çıkamaz. Ama bizim arı dışarı çıkıyor. Normalde arı yüksekte uçar. Ama bizimki yere yakın paralel şekilde gidiyor ve balını alarak kovana geliyor. Onun için ırkı tespit edildi, resmi gazetede yayınlandı. Şu an Gökçeada’ya arı girişi yasak. Kesinlikle yasaklandı. Çıkışı serbest. Çıkış yapabilir ama giriş yapamaz. Bu konu hakkında ıslah çalışması da başladı. Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı ve bakanlık bunun üzerine çok eğiliyor. Şu an bütün arıcılardan kovan toplanıyor, arı alınıyor. Biz de hibe şeklinde verdik. Islah çalışması olduğu zaman da burada sadece Gökçeada arısı olacak” şeklinde konuştu.
“Gönderdiğimiz bal ve polenler hep birincilik alıp dönüyor”
Gökçeada’daki doğal yaşamın da arıların bal üretimine olumlu yansıdığını vurgulayan Küçüközen, “Gökçeada’da ne fabrikasyon var ne de ilaçlama var. Çalı tarzı bitkisi var. Adada 13 çeşit kekik var. Yine de ‘kekik balı’ diyemiyoruz. Neden? Çünkü bunu analize gönderip yüzde 40 oranında hangi çiçekten aldığını tespit etmek lazım. Biz bunu yapmıyoruz ama çiçek balı diyoruz. Gökçeada yavaş yavaş duyulmaya başladı. Özellikle arı ve bal üzerine çok iyi duyulmaya başladı. Çünkü gönderdiğimiz bal ve polenler hep birincilik alıp geliyor. O yüzden işimize biraz daha dikkat ediyoruz. Dışarıdan arı getirmelere karşıyız. Bal gelmesine de karşıyız.”