(Özel) Türkiye’yi sarsan siyanürle ölüm vakaları
PROF. DR. NURAY ATASOY, ATEŞLİ SİLAH VE SİYANÜR GİBİ TEHLİKELİ MADDELERE ULAŞIMIN ENGELLENMESİ GEREKTİĞİNİ BELİRTTİ.
Türkiye’yi sarsan ölümlerde siyanür belirtisinin ortaya çıkmasının ardından internetten siyanür satışı yapılması tartışmaları da beraberinde getirdi. 20 yıldır psikiyatri alanında görev yapan Prof. Dr. Nuray Atasoy da intiharların sebepleri ve yöntemlerini değerlendirdi. Psikiyatri uzmanı Atasoy, ateşli silah ve siyanür gibi tehlikeli maddelere ulaşımın engellenmesi gerektiğini belirtti.
Bülent Ecevit Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Atasoy, Türkiye’de yaşanan intihar vak’alarının sebepleri ve yöntemlerini İHA’ya değerlendirdi. İntihar vakalarında önemli bir oranı gençlerin oluşturduğuna dikkat çeken Atasoy, intiharların toplumda önemli bir yeri olan halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı. Dünyada ve Türkiye’de genç yaşta intihar vak’alarının üçüncü sıraya kadar yükseldiğini belirten Atasoy, intihara yönelten sebepleri de şöyle sıraladı:
“İntihar özellikle haberlerini duyduğumuz genç yaş grubunda insanlar. İntihar gençlerde önemli bir ölüm nedeni. Çünkü o yaşlarda intihar dünyada da Türkiye’de de üçüncü sıraya kadar çıkıyor. Bir halk sağlığı sorunu. İntihara neden olan etkenleri ortadan kaldırırsak, depresyonu fark eder, tedavi edersek intiharları önlemek mümkün. Bizim toplumumuzda pek çok toplumda önemli bir halk sağlığı sorunu. Daha çok altında intihara yol açan intiharı artıran bir takım etkenler görüyoruz. Bu konuda Zonguldak’ta bir alan araştırması yapmıştık. Orada da benzer bulgular çıktı. İntiharda işsizlik, ekonomik sorunlar gibi, stres faktörleri, yalnız olmak, desteksiz olmak, göçmenlik gibi yaşam koşullarını güçleştiren hayat koşullarına sahip olmak, belli bir kayıp yaşamak. Bir hastalık tanısı almak gibi, iflas, iş kaybı gibi intiharla ilgili riski artırabiliyor. İntiharların bir çoğunda araştırıldığında özellikle depresyon olmak üzere psikiyatrik hastalıklar olduğunu görüyoruz. Yüzde 70’e varan intihar vak’alarında girişimi olan ve ölmemiş vak’alarla ilgili araştırmalarda en sık gördüğümüz durum depresyon. Depresyon günümüzde oldukça artan bir hastalık. Dünyada da Türkiye’de de genç yaş grubundaki iş gücü kaybına neden olan hastalıklar arasında ilk 10 sırada. Hatta 2020’lerden sonra ilk beş içerisinde olacağı Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı çalışmalarla söyleniyor. Tabi ki bir takım sağlıkla ilgili faktörler etkiliyor ama yaşam koşullarının daha zor olduğu dönemlerde de intihar sayılarının arttığı çeşitli araştırmalarda toplum tabanlı çalışmalarda da gösterilmiş.”
“Kişinin, kriz anında el altındaki tehlikeli ürünü kullanma olasılığı bile artıyor”
Prof. Dr. Nuray Atasoy, medyada yer alan siyanürle ölümlere de değindi. Atasoy, siyanür gibi tehlikeli bir maddeye ulaşılmasının da önüne geçilmesinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Bu medyada duyduğumuz intiharlarla ilgili muhtemelen öyle, tabi ki bu kişilerin muayenelerini yapmadan kesin bir teşhis doğru olmaz ama muhtemelen var olan koşullarla ortaya çıkan bir çaresizlik hali, belki bir depresyon ve özellikle vurgulanan ekonomik kriz halinin de intihara yol açtığı görülüyor. Siyanürle ilgili biz klinik pratikte gelen intihardan dönmüş kurtarılmış vak’alarda bir sürü yöntem görüyoruz. Özellikle ilaç en sık ulaşılan kolay ulaşılan bir yöntem. Siyanür çok tehlikeli bir madde. Doğrudan çok düşük dozlarda bile solunum yoluyla bile direk vücuttaki tüm sistemleri çökerten, hızlı ve gürültülü bir ölüme neden olan bir madde. İntihar vak’alarında şöyle olabiliyor. Çok acı çeken nasıl bir dişiniz ağrır ağrısına dayanamayıp çekilsin istersiniz öyle bir ruh hali olabiliyor. Ruhsal acı o kadar dayanılmaz oluyor. Her şey o kadar çözümsüz görünüyor ki ölüm bir çareymiş gibi algılanabiliyor. Hatta medyaya yansıyan ölümlerde çok acıdır ki ailecek yada çocuklarını da zehirleyip ölümü gibi çok acı bir tablo gördük. Muhtemelen o ruh hali insanların sağlıklı düşünmesine, problemleri sağlıklı ele almasına imkan bırakmıyor. İnsanlar kendi ölümlerini bir çare olarak görürken yanlarında çocuklarının ölümünü bile göze alabiliyorlar. Biz hep söyleriz. Mesela ateşli silah varlığı bile intihar için çok büyük bir risk. Çünkü insanlar çeşitli nedenlerle depresyona yakalanabilir. Krize girebilir. Türkiye’de silahlanma sayılarının arttığını medyada da görüyoruz. Daha sağlıklı veriler gerekli kurumların elinde vardır. El altında tehlikeli bir şey olduğunda silah gibi o silahı kullanma olasılığı bile artıyor. Bir kişi ilaç içse bile kurtulma olasılığı var. Fark edilir hastaneye getirilir. Pek çok kurtulan sonra tedavi ettiğimizde intihar riski ortadan kalkan vak’alarımız var. Ama silah gibi tehlikeli, siyanür gibi tehlikeli bir madde kullanıldığında intihar amacıyla geri dönüşsüz asla artık sonucu ölümle bitmesi neredeyse garanti olan bir yöntem ortaya çıkıyor. Böyle bir yöntem varken hayat koşulları, hastalıkların getirdiği etkenler ortadan kaldırılamayacağına göre insan sağlığı için tehlikeli olabilecek bir şeye ulaşma yollarının açık olması çok büyük bir problem. Yoksa insanlar çaresiz olduğunda dişi çok ağrıyıp çekilsin isteyen biri gibi ölümden başka hiçbir seçenek göremeyebiliyorlar. İnsanları o noktada tedaviye alabilsek yada onu engelleyebilecek bir sistemle karşılaşsalar tabi ki ölümün önüne geçilebilir. Bu anlamda yasal süreçleri bilemiyorum ama bu kadar tehlikeli bir maddenin internetten alınabiliyor olması kesinlikle çözülmesi gereken bir problem.”
“Her türlü koruyucu önlemlerin alınması gerekiyor”
Dört kardeşin evde ölü bulunması olayında evin girişine siyanür uyarısı yazısı asmalarını da hatırlatan Atasoy, “4 kardeşin siyanür kullanımında kapıya uyarı asmışlardı. Bu eve girmeyin, dikkatli girin. Çok araştırmışlar ve kendileri dışında kimseye zarar vermemesini önemsemişler. Çok üzücü bir insanların başına gelen toplum olarak bizi de çok üzdü. Bu tür kullanıldığında da kişiye de çevreye de hızlıca tehlike oluşturacak yanlışlıkla solusa ölümüne sebep olabilecek. Bu tür maddelere ulaşmanın kesinlikle önüne geçilmeli. Yoksa intihar bir sağlık sorunudur. Bir halk sağlığı sorunudur. İntiharla ilgili hem hastaneler, hem toplumu ilgilendiren okullar, sosyal çalışmacılar, ekonomik sistem her türlü sistemin koruyucu önlemler alması gerekiyor” diye sözlerini tamamladı.