(Özel Haber) İstanbul’da klasik hurda araçlar usta ellerde yeniden hayat buluyor
İSTANBUL’DAKİ TAMİRHANESİNDE OTOMOBİL RESTORASYONU İŞİYLE UĞRAŞAN BARIŞ IŞİNÇELİK, 1950 VE 1960’LI YILLARDAN KALMA, HURDAYA DÖNMÜŞ KLASİK OTOMOBİLLERİ İLK GÜNKÜ İHTİŞAMLI HALLERİNE GERİ DÖNDÜRÜYOR.
İstanbul’daki tamirhanesinde otomobil restorasyonu işiyle uğraşan Barış Işinçelik, 1950 ve 1960’lı yıllardan kalma, hurdaya dönmüş klasik otomobilleri ilk günkü ihtişamlı hallerine geri döndürüyor. Restore ettiği arabalara yurt içi ve yurt dışından büyük talep olduğunu söyleyen Işinçelik, “Herkese araba satmıyoruz. Arabanın değerini bilecek ve gözündeki o ışığı alacağız” dedi.
İstanbul Beyoğlu Dolapdere Mahallesi’ndeki küçük tamirhanesinde otomobil restorasyonu işiyle uğraşan usta Barış Işinçelik, 1950 ve 1960’lı yıllardan kalma, hurdaya dönmüş klasik otomobilleri tamir ederek, ilk günkü ihtişamlı hallerine geri döndürüyor. Kardeşi Tolga ve oğlu Mesut Işinçelik ile birlikte, Türkiye’nin çeşitli illerindeki hurda araçları toplayan, tamirhanesinde adeta bir kuyumcu titizliğiyle arabaları restore eden Işinçelik’in arabaları yurt içi ve yurt dışından büyük ilgi görüyor. Tamirhanesinde restore ettiği arabaları düğünlerde gelin arabası olarak kiralayan Işinçelik, her bir aracın restorasyonu için bir yıl uğraşıyor.
“Sadece sevdiğimiz, zevk aldığımız için bu işi yapıyoruz”
1950 ve 1960’lı yıllardan kalma, hurdaya dönmüş klasik otomobilleri restore ettiğini ifade eden ve bu işi tutkuyla yaptığını söyleyen Barış Işinçelik, “Eskimiş, gözden çıkartılmış, hurdaya atılmış arabaları tekrar günümüze uyarlayarak, kara yolları kurallarına uygun bir şekle getirerek, trafiğe çıkartıyorum. Bazen organizasyonlara katılıyoruz, araçlarımızı beğenen olursa satıyoruz. Sadece sevdiğimiz için, zevk aldığımız için bu işi yapıyoruz. Arabalarımızı hurda olarak genellikle İzmir bölgesinden satın alıyoruz. Sonra getirip tamirhanemizde restore ediyoruz. Bu çalışmalar maddiyatla ve zamanla alakalı. Bazı arabalar var, 1 yıl sürer, bazı arabalar var, 3 ay sürer. O kesinlikle arabanın ne istediğine ve bizim ne istediğimizle alakalı” diye konuştu.
“Herkesin gözden çıkarmak istediği arabaları ben hazine olarak görüyorum”
Bu işin kendisine çocukluktan gelen bir hastalık olduğunu ifade ederek konuşmasını sürdüren Işinçelik, “Başka işlerle uğraştığımız dönemler de olmuştur. Esas yapmak istediğimiz ve yaptığımız iş budur. Bütün günlerimi atölyede geçiriyorum. Oğlum ve kardeşimle beraber çalışıyorum. Herkesin gözden çıkarmak istediği arabaları ben hazine olarak görüyorum. Arkamda gördüğünüz araç 1964 model impala. Bununla sokakta gezdiğimizde çok güzel tepkiler alıyoruz. Sırf o tepkiler için bile bu iş yapılır. İnsanlar arabalarımıza hayran kalıyor. En çok da çocuklar. Çocukların o gülümsemesini görünce biz yaptığımız işin mutluluğuna varıyoruz. Arabalarımızla fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor. Çocuklara sınırsız serbest. Arkamdaki araba 1955 model bir chevrolet. Onun sırası, içeride bir vosvosumuz var, o bittikten sonra sıra onda. Bizi yurt dışından iş olarak çağıran da var; ama ben bu mahallenin dışında hiçbir yerde çalışmam. Sattığımız arabalarımız da var; ama herkese araba satmıyoruz. Arabanın değerini bilecek ve gözündeki o ışığı alacağız. Sadece ilgi çekmek için isteyenlere vermiyoruz. Kesinlikle sevdiğini anladığımız insanlara veriyoruz” diye konuştu.