(Özel) 3 buçuk yaşındaki otizmli Mehmet Akif ilk kez “anne-baba” dedi
KOCAELİ’DE 2 BUÇUK YAŞINA KADAR KONUŞAMAYAN VE ÇEVRESİNDEKİLERLE İLETİŞİM KURMAYAN MEHMET AKİF, DURUMU KABULLENMEYEN ANNESİNİN ARAŞTIRMALARI SONUCUNDA BAŞLADIĞI EĞİTİMLE 7 AYDA İYİLEŞEREK, İLK DEFA “ANNE”, “BABA” DEDİ. MEHMET AKİF’İN İYİLEŞMESİ, KENDİSİ İLE OYUN OYNAMAK İSTEYEN AĞABEYİNİ SEVİNCE BOĞDU.
Kocaeli’de 2 buçuk yaşına kadar konuşamayan ve çevresindekilerle iletişim kurmayan otizmli Mehmet Akif, annesinin araştırmaları sonucunda başladığı eğitimle 7 ayda büyük gelişme göstererek ilk defa anne, baba dedi. Mehmet Akif’in gösterdiği gelişme, kendisi ile oyun oynamak isteyen ağabeyini de sevince boğdu.
Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde yaşayan Tuğba ve Ertuğrul Sarı çifti, iki çocuğundan biri olan Mehmet Akif’in 2 buçuk yaşındayken konuşamadığını ve çevresindekilerle iletişim kurmak istemediğini fark etti. Çiftin durumu anlattığı çevresindeki yakınları erkek çocuğunun geç konuştuğunu söyleyerek, beklemeleri tavsiyesinde bulundu. Gittikleri hastanede uzmanların otizm olabileceğini söylediği Mehmet Akif’in anne ve babası büyük hüzün yaşadı. Çocukları için umutla araştırma yapan aile, Kocaeli’nin Başiskele ilçesindeki Atlantis Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde birçok çocuğun atlı rehabilitasyonun da içerisinde olduğu yoğun bir eğitimle gelişme gösterdiğini öğrendi. Ailenin kuruma başvuruda bulunmasıyla Mehmet Akif eğitime başladı. Atlı rehabilitasyon, bireysel ve duyu bütünlemesinin de olduğu yoğun bir eğitime başlayan Mehmet Akif’te kısa sürede gelişme gözlemlendi.
Yaklaşık 7 aylık eğitim sürecinde Mehmet Akif çevresindekileri ile iletişim kurmaya, konuşmaya başlayarak, ilk defa anne ve baba dedi. Yaşıtlarının düzeyine ulaşan ve gelişimindeki sürekliliğin sağlanması için eğitimine devam edilen Mehmet Akif, en çok daha önce hiç oyun oynamadı ağabeyini mutlu etti. Kardeşinin kendisi ile saklambaç oynamadığı için çok üzüldüğünü söyleyen 6 yaşındaki Eymen, şimdi kardeşi kendisi ile oyun oynadığı ve sohbet ettiği için çok mutlu olduğunu belirterek, “Burada eğitime başladık ve bir gün kardeşimde bir düzelme olduğunu fark ettik. Sonra konuşmaya başladı. Bizimle saklambaç oynamıyordu. Sadece konuşması vardı. Artık bizi anlayabiliyor. Saklambaç oynayabiliyoruz, yakalamaca oynayabiliyoruz. Artık beni anlayabilecek bir durumda” dedi.
“Aile kaygı halinde kurumumuza başvurdular”
Mehmet Akif’in eğitim süreci hakkında bilgi veren Eğitim Koordinatörü Dilek Güner, “Mehmet Akif Sarı kurumumuza 2 yaş 10 aylıkken geldi. İlk geldiklerinde aile çok büyük bir panik içerisindeydi. Çünkü gittikleri uzman çocuklarının otizm tanısı alabileceğini, otizme yakın davranışlar sergilediğini belirtmişti. Aile kaygı halinde kurumumuza başvurdular. Görüşmelerimizi, çocuğun değerlendirmesini yaptık. Takıntılı davranışları vardı, göz kontağımız çok sınırlıydı. Dokunsal olarak çok hassasiyet yaşıyordu ve bu günlük yaşantısını inanılmaz derecede etkiliyordu. Birebir eğitim bu işin olmazsa olmazı. Yaşı sebebi ile çok başarılı bir başlangıç yaptık. Doğru bir eğitim süreci bizim için de çok etkili oldu. Daha sonra verilen eğitimle çocuğumuzun dokunsal hassasiyetinin önemli bir seviyede azaldığını gözlemledik. Kelime çıktıları başladı. Aile bizi bu anlamda fazlasıyla destekledi. Söylenilen çalışmaları bol bol tekrar ettiler. En önemli husus da kurumumuzdaki sosyal ortamın Mehmet Akif için çok önemli olmasıydı. Buraya her zaman keyifle geldi. Eğitimde en önemli olan motivasyonun Akif’te yüzde 100 oranında olduğunu gördük” diye konuştu.
“Mehmet Akif artık akranlarıyla iletişim oluşturabilmekte”
Mehmet Akif’in yaşıtları ile aynı düzeyde davranışlar sergilemeye başladığını ifade eden Güner, bu sürekliliğin devam etmesi için çalışmalarını sürdüreceklerini ifade ederek, “Mehmet Akif, yaklaşık 8 aylık bir süreçte yoğun bir eğitim aldı. Eğitimle birlikte hayvanların da işin içerisinde olmasıyla birlikte motivasyonunu üst seviyelerde yaşayarak çok iyi bir seviyeye geldi. Mehmet Akif artık akranları ile birlikte çok rahat bir şekilde vakit geçirebilmekte, onlarla iletişim oluşturabilmekte. Kendisinden büyüklerle bile çok rahat bir şekilde iletişim kurabilen, soru sorabilen, akran becerilerini gerçekleştirebilen bir pozisyonda. Aile bu durumdan inanılmaz derecede memnun. Bizim de en büyük motivasyon kaynağımız Mehmet Akif’in ailesinin bu süreçteki memnun olma durumu. Onlarda artık çocuklarının çok iyi bir seviyeye gelebildiğini, akranları ile birlikte vakit geçirebileceğini, kendi ayakları üzerinde durabilecekleri konusunda çok önemli bir umuda sahipler. Bu süreci destekleyen çalışmaları devam ettireceğiz” şeklinde konuştu.
“Tanısının otizm olabileceği söylendiğinde biz kabul etmedik”
Mehmet Akif’in konuşamamasının kendilerini çok üzdüğünü belirten anne Tuğba Sarı, “2 yaşındayken Mehmet Akif’te ismine tepki vermediğini, yaşıtlarıyla aynı ortamda bulunmak istemediğini, yalnız kalmak istediğini fark ettik. İlk başta bunu onun yapısı olarak kabul etsek de daha sonra yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark ettik. Ardından doktora götürmeye karar verdik. İlk başta doktora gittiğimizde tanısının otizm olabileceği söylendiğinde biz kabul etmedik. Çok üzüldük. Daha sonra ‘Ne yapabiliriz’ diye araştırmaya başladık. Bu süreçte eğitime başlamamız gerektiğini öğrendik ve hemen bu konu için bir araştırma yaptık. Araştırmamızda böyle bir kurum olduğunu fark ettik. Daha sonra buraya geldik ve buradaki ortam bizi çok mutlu etti. Bir hayvanat bahçesi arattırmayan hayvanlar vardı. Doğayla iç içe olması bizi mutlu etti ve hemen burada eğitime başlamamız gerektiğine karar verdik” ifadelerini kullandı.
Çevresindekileri dinlemedi, oğlunun sağlığına kavuşması ile mutluluğu yaşadı
Oğlunun sağlığına kavuşmasının kendisini çok mutlu ettiğini belirten anne Sarı, “Mehmet Akif, o zaman 3 yaşına girmek üzereydi. Süreç bizi ilk başta çok korkuttu. Tanımız tam olarak konulmuş değildi. Eğitime başladıktan sonra Mehmet Akif hemen tepki vermeye başladı. İlk başta biz göz temasının arttığını fark ettik. Artık burnunu, ağzını gösterebiliyordu. Bu bizi mutlu etti. Daha sonra ‘anne’, ‘baba’ demeye başladı. İlk okula geldiğimizde ağabeyi öğretmenlerine, ‘Kardeşim benimle ne zaman saklambaç oynayacak’ dediğinde biz çok duygusallaşmıştık. İlerleyen dönemde hep abisiyle birlikte oynamaya başladılar. Tabii bunun üzerine biz de çok mutlu olduk. Bu durumu ilk fark eden ben olmuştum. Bunu çevremdekilere, eşime, kayınvalideme ilk anlattığımda ‘Bekle, erkek çocuğudur geç konuşur’ dediler. Ben bunların hiçbirini duymak istemedim. Çünkü çocuğumda yoluna gitmeyen bir şeylerin olduğunun farkındaydım. Buradan bu durumda olan ailelere tek söyleyeceğim şey, kesinlikle yolunda gitmeyen bir şey olduğunda hemen doktora gitsinler” dedi.