Mavi Balina oyunu ve teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisi
PSİKOLOG MUSTAFA GÜRAL, “ÇOCUĞUNUZUN TEKNOLOJİ İLE FAZLA ZAMAN GEÇİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSANIZ SOSYAL AKTİVİTELERLE VE AKRANLARI İLE YETERİNCE ZAMAN GEÇİRMEDİĞİ SÖYLEMEK MÜMKÜN. ONU MUTLAKA SOSYAL FAALİYETLERE MÜMKÜNSE AKRAN GRUPLARINA VE ARKADAŞLIKLARINA YÖNLENDİRİN” DEDİ.
Psikolog Mustafa Güral, “Çocuğunuzun teknoloji ile fazla zaman geçirdiğini düşünüyorsanız sosyal aktivitelerle ve akranları ile yeterince zaman geçirmediği söylemek mümkün. Onu mutlaka sosyal faaliyetlere mümkünse akran gruplarına ve arkadaşlıklarına yönlendirin” dedi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Psikolog Mustafa Güral, Mavi Balina oyunu ve teknoloji kullanımının çocuklar üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi. Mavi Balina türevi oyunları oynayan çocukların bu oyunlardan olumsuz etkilenmesini belirleyen etmenlerin başında çocukta bulunan ruhsal buhran, yaşantısal güçlük, duygusal dalgalanmalar ve tüm bunlarla baş etmede zorlanma veya yetersizlik hislerinin mevcut olduğunu belirten Güral, “Çocuğun aileleriyle, ebeveynleriyle olan bağları, duygularını ve düşüncelerini açıkça paylaşabilecekleri sağlıklı ortamların varlığını oluşturan koşullar bu ve benzeri durumlar için oldukça kıymet arz eder. Ailede bütünlük duygusunun gelişimi, aidiyet olgusunun gelişimi çocukların bu oyunlarla teması bir şekilde olsa dahi ailede var olan iç dinamikler bu sorunları çözme noktasında belirleyici faktörlerdir. Bunun yanı sıra dengeli ve sağlıklı bir aile ortamında bulunan çocuğun bu tür oyunlara erişebilme olasılığı da oldukça azalacaktır. Saatlerini bilgisayar başında geçiren bir kitle ki bu kitle büyük oranda zeka, bilişsel beceri ve dikkat becerileri açısından birçok yetişkinden daha yetkin ve becerikli olabilirler ancak bu belli konularda olgun düşünce ve ehliyete sahip oldukları anlamına gelmez. Bu noktada çocuk ve ergenlere özerklik duygusunu zedelemeden yapılan yerinde ve dozunda denetim sağlamak sağlıklı ve koruyucu ebeveyn özellikleri olarak tanımlanabilir” diye konuştu.
“Çok erken yaşlarda teknolojileri kullanabiliyor olması çocuğunuzun zeki olduğu anlamına gelmez”
Teknoloji kullanımı ve yaş aralığı orantısına değinen Güral, “Hangi yaş aralığında teknolojinin kullanılacağına gelince 0-3 yaş aralığında teknoloji / telefon / tablet kullanımını hiçbir şekilde önermiyoruz. Hayatlarında bu yaş aralığında telefona ihtiyaçları hiçbir şekilde yok. Aslında, bizim konfor alanımız genişliyor diyerek bu yaş aralığında teknolojiyi onlara sunmak son derece hatalı bir davranış olacaktır. Unutmayın çok erken yaşlarda bu teknolojileri kullanabiliyor olması çocuğunuzun zeki olduğu anlamına gelmediği gibi bu durum esasında ebeveynin ilgisinden yoksun kaldığına işaret eder. 3-6 yaş aralığında günde 2 kez yarım saat zaman ile sınırlandırmak uygun olacaktır. 6-18 yaşlarında ise yine günde 2 kez veya daha fazla parçalara ayırarak 2 saat olacak şekilde ayarlamak uygun olur. Bu sınırlandırmalar tüm teknoloji uygulamaları için geçerli olduğuna dikkat çekmemiz gerekir. Önce tablette sonra televizyon izleyerek ardından bilgisayar için ayrı ayrı zaman aralıkları ifade etmediğini söylemek gerekir. Yani tüm uygulamaları kapsayacak şekilde bir düzenleme yapmanız uygun olur. Bu teknolojilerin kullanımı esnasında çocuklarımızın karşılaşacakları durumlara dair onları önceden ne yapması gerektiğine dair bilgilendirmek gerekir. Örneğin aniden karşısına çıkabilecek bir reklam, yönlendirici uyaranlar, siteler, uygun olmayan içeriklere dair somut olarak bilgi vermek ve hatta pratik yapmak onları daha güvenli eğlenceli alanlar sunmak anlamına gelecektir” şeklinde konuştu.
“Teknolojiyi birlikte kullanabilmek anlamlıdır”
Teknoloji kullanımına karşı alınması gereken önlemler hakkında da bilgi veren Güral, şunları söyledi:
“Siz de çocuklarınızı bilgisayarda, tablette, telefonda hangi tür oyunları oynadığını, nelerle ilgilendiğini öğrenmeye çalışın. Sizinle paylaşmasına olanak verin. Güvenli alanlarda zaman geçirmesini nitelikli hale getirmiş olacak, aynı zamanda size müdahale edebilme olanağı da doğar. Bu yüzden teknolojiyi birlikte kullanabilmek anlamlıdır. Bu anne baba olarak bir yerde telefonla zaman geçirirken diğer yanda çocuğunuzun tabletle zaman geçirmesi anlamına gelmez. Tam olarak teknoloji uygulamalarını birlikte oynamanız, üzerinde konuşmanız, paylaşımda bulunmanızı içerir. İnternette gezinirken kendine ve yakın çevresine dair özel bilgilerin paylaşılmaması gerektiğini öğretmelisiniz. Kişisel bilgilerin paylaşımı sosyal hayattaki korunaklı alanlarımızda olduğu gibi korunmalıdır. Ayrıca sanal ortam karakterleri hakkında konuşmalı ve o karakterlerin gerçek olmadığı bilgisini uygun bir dille ona anlatmanız uygun olur. Aksi halde gerçek dışı karakterler hayatın içinde karşılık bulacağı yanılgısı ve tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Çocuğunuzun teknoloji ile fazla zaman geçirdiğini düşünüyor iseniz sosyal aktivitelerle ve akranları ile yeterince zaman geçirmediği söylemek mümkün. Onu mutlaka sosyal faaliyetlere mümkünse akran gruplarına ve arkadaşlıklarına yönlendirin. Emin olun sahici oyunlar çok daha keyif verici olacaktır. Çocuğun öncelikleri arasında oyun yer alır. Sosyal medya kullanımı ve internette yazışma hususunda ise konuşma dilinin yazışma dilinden farklı olduğuna dair somut örneklerle anlatımlar anlamlı olur. Son olarak internet ve sanal oyun portalları için mutlaka güvenlik yazılımları ve aile filtreleri kullanmayı ihmal etmeyin. Lakin bunun tek kurtarıcı olmayacağını bilin. Çünkü ebeveynlerle kurulan ilişkiden daha güçlü bir filtre henüz geliştirilmiş değil. Unutmayalım, ceza uygulamaları, katı yasaklar yerine yönlendirici olmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir.”