Manisa Çekirdeksiz Sultani Üzümü, AB tescili yolunda
GELENEKSEL ÜRÜNLER VE COĞRAFİ İŞARETLER DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI HURİYE KAYABAŞI ÖZENER, ÇALIŞTAYA İLİŞKİM DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU
Uzun emekler sonucunda 18 Şubat 2019 tarihinde Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü olarak coğrafi işareti Manisa’ya kazandıran Manisa Ticaret Borsası şimdi de, uluslararası tescil alabilmek için Avrupa Birliği Komisyonuna başvuru yolunda. Daha önceki yıllarda Aydın’ın inciri, Malatya’nın kayısısı ve Antep’in baklavası da AB tarafından tescillenirken, Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümünün tescillenmesi halinde hem katma değeri artacak hem de üreticinin daha fazla kazanması sağlanmış olacak.
Manisa Ticaret Borsası ile Geleneksel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Derneği (GÜCİSDER) iş birliği ile ‘Manisa’nın geleceğinde Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü ve coğrafi işaret tescili ile güçlendirilmesi’ çalıştayı, üreticilerinin, sektörün tüm paydaşlarının ve alanında uzman kuruluşların katılımıyla, Manisa Ticaret Borsasının ev sahipliğinde Anemon Otelde gerçekleşti.
Çalıştayda, Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan Coğrafi İşaretler Uzmanı Şule Pehlivanoğlu ‘Coğrafi işaretler kavramı Türkiye ve Manisa için önemi’, Zafer Kalkınma Ajansı Genel Sekteri Veli Oğuz ‘Coğrafi işaretlerin yerel kalkınmadaki önemi’, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsün’den Ziraat Yüksek Mühendisi Turcan Teker, ‘Manisa tarımında ve ekonomisinde bağcılığın yeri ve Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü’, kısa adı GÜCİSDER olan Geleneksel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Kayabaşı Özener, ‘Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümünün AB sürecinde izlenmesi gereken yol haritası’, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi ve GÜCİSDER üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, ‘Tarım ve kırsal kalkınmada coğrafi işaretlerin önemi’, GÜCİSDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Av. Tülay Aktan, ‘Coğrafi işaretlerin hak ve sorumlulukları’, FİSKOBİRLİK Genel Müdür Yardımcısı ve GÜCİSDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Salih Öğütken, ‘Coğrafi işaretlerde iyi uygulama örneği ve Giresun Tombul Fındığı denetimi’, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi ve GÜCİSDER üyesi Dr. Kadriye Şahin, ‘Coğrafi işaretlerin yerel kültür ile ilişkisi’ konularında bilgi verdi.
“Üzümü daha tanınır hale getireceğiz”
Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap çalıştayla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Üreticilerimizin bu alın terini tüccarlarımızın, üzüm işletmelerimizin ve ihracatçılarımızın bu ürünün daha fazla katma değerli bir ürün ve daha pahalı satılabilmesinin mücadelesini vermek ve böyle değerli bir ürünün dünyada eşi benzeri olmayan kaliteli bir ürünün Avrupa Birliği Coğrafi İşaretini alıp daha da üzümümüzü tanıtmak ve daha iyi yerlere getirmeyi amaçlıyoruz. Çünkü Türkiye’de yüzde 90’ından fazlası Manisa’da üretilen yüzde 85’i yine Manisa’daki üzüm işletmeleri tarafından ihracatını gerçekleştirdiğimizi bu ürünümüzü daha iyi tanıtmak daha iyi bir yere getirebilmek en büyük isteğimiz. Manisa denince akla Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü geliyor. Biz çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hava iklim şartlarında herhangi bir sıkıntı yaşanmadığı takdirde Manisa’da 270-280 bin ton civarında üzüm rekoltesi oluyor. Şu ana kadar da 31 Ağustos’ta da eski sezon kapanacak 1 Eylül itibariyle de 2019-2020 sezonuna girmiş olacağız. Şu an 5 milyon dolar civarında bir ihracatımız gerçekleşti. Bu ülkenin cari açığının kapanmasında çok büyük bir etken. İnanıyoruz ki ülkemizin kalkınması ve ekonomimizin büyümesine de büyük bir destek vereceğiz” dedi.
“Üzümle birlikte AB yolunun rotasını çizeceğiz”
Çalıştay öncesi bir değerlendirmede bulunan Geleneksel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Kayabaşı Özener, “Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümle ilgili olarak bir, üreticilerimizin bilinçlendirilmesi, iki, sağlıklı bir denetlemenin nasıl olması gerektiği ve üç, artık Türkiye çok zengin bunu hepimiz biliyoruz. Tarımda çok zengin. Diyoruz ki bu sürecin artık içerisinde bizim üzümümüz ve diğer coğrafi işaretli ürünlerimiz dahil olmak üzere hep beraber Avrupa Birliği başvuru sayılarımızı artıralım. Ülkemize baktığımız zaman diliminde tescil edilmiş ve başvurusu yapılmış ürün sayımızın 826 olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliğinde hem başvuru yapılmış hem de tescillenmiş ürün sayısının bin 706 olduğunu görüyoruz. Bir STK olarak diyoruz ki biz niçin daha fazlasını yapmıyoruz ve zengin olan bir ülkeyi niye Avrupa’ya çıkarmıyoruz. Şuanda Avrupa Birliğinde başvurusu yapılmış 15 tane ürünümüz var. Bunun yanısıra 3 tane de tescili alınmış ürünümüz var. Bugün burada üreticilerimizle birlikte üzümle birlikte AB yoluna çıkabilmek için rota oluşturalım, rota nasıl olmalı, üreticimize düşen hak ne olmalı, tescil ettiren kuruma haklar neler olmalı, kısacası aslında üreticilerimizle bir araya gelebileceğimiz bir güç birliği, ortak bir platform oluşturmak için bugün buradayız.” diye konuştu.
“Ürünle ilgili savaşlar göreceğiz”
Bir dönem Yunanistan’la üzüm konusunda ciddi bir sıkıntı yaşandığını kaydeden Özener, “Eğer bu ürünleri biz korumuyor isek bunu bir başkasının korumasına bize ait olan bir ürünü bir başkasının korumasına kapı açmış olacağız. Bu durumda bizim üreticimizin hakları ne olacak sorusuna cevap bulmak lazım. Onun için diyoruz ki önce ülkemizde bir tescilini yapalım. Nedir bu coğrafi işaret, bunun denetimini sağlıklı bir şekilde yapalım ve AB’ye çıkış yapalım. Oradaki ciddi olan çalıştayların içerisinde bir lobi haline dönüştürebilecek şekilde ürünü koruma altına alalım. Aksi takdirde gerçekten ürünle ilgili savaşları göreceğiz. Bu bu kadar net. ‘Benim ürünüm’, ‘senin ürünün’ olmasına vesile olmadan bu Anadolu topraklarındaysa bu ürün hep beraber başta üreticilerimizle beraber el birliğiyle sarılmamız gerekiyor. Bizim marka değerimiz oluşsun istiyoruz yani Türkiye’nin yurtdışında sadece ticari marka olarak değil ürün gamında da markalaşabilmesi için coğrafi işaret sayıları özellikle Avrupa’da hızlı bir şekilde yapılması ve teşhir olabilmesi için kurum ve kuruluşların üzerine düşen çok görev var” dedi.
“Çalıştay yol haritasını belirleyecek”
Özener açıklamasını şöyle tamamladı:
“Baktığımızda sahanın içerisinde neden bir üzüm müzesi yok? Burada bir üzüm müzesi olması gerekiyor. Yine tarımla ilgili birçok çalışma yapılmış. Bununla ilgili olarak genç tarımcıları bu tarafa çekebilecek sosyal sorumluluk projesi oluşturabilmek, olmazsa olmazımız kadınlarımızla birlikte yapılabilecek AR-GE çalışmaları yapılmalı. Bugün öğrendim mesela üzümümüzün şeker oranı oldukça yüksek. Üzüm şurubuyla ilgili yapılacak bir çalışma. Biz bugünkü çalışmadan sonra bundan sonraki süreçte bir araya gelmek suretiyle neler yapılabileceğiyle ilgili kalem kalem bir bildiri hazırlayacağız. Ümit ediyorum ki bunları da sahanın içerisinde görebileceğiz uygulanmış haliyle.”
Üzümün katma değeri artacak
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi ve GÜCİSDER üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, şunları söyledi:
“Bugünkü çalıştayın ana teması Sultani Çekirdeksiz Üzüm ki coğrafi işaret alan bir ürün. Bunun Avrupa Birliği menşesi alması ve ayrıca AB tarafından da coğrafi işaretinin tanınması sürecinin başlaması yoluna girmiş bulunuyoruz. Sultani çekirdeksiz üzümün AB tarafından tescillenmesi ilk olarak Manisa üzümüne katma değer katacak. İkincisi AB ve dünya genelinde daha fazla tanınırlık demek. Katma değerin artması demek aynı zamanda Manisa’nın ekonomisine ve çiftçilerin de gelirine daha fazla katkıda bulunması demek. Bizim burada özellikle coğrafi işaretli ürünlerden beklentimiz, buradan elde edilen katma değerden kırsal kalkınmaya diğer yandan birincil üreticiye yani üzüm üreticisinin cebine de daha fazla girdi girmesini sağlamak. Bunun farklı yolları var, markalaşmak var, paketleme var ama daha da önemlisi mutlaka üreticinin örgütlenmesi, kooperatifleşmesini öngörüyoruz ki bizzat son tüketicinin cebine giren paradan daha fazla üreticinin pay alabilmesini sağlayabilelim.”