MAKÜ’den yüzde yüz yerli ‘antibakteriyel lif’
HASTANE MİKROPLARININ ÖNÜNE GEÇEBİLMEK VE HASTANE ENFEKSİYONU KAYNAKLI CAN KAYIPLARI ÖNLEMEK AMACIYLA, BURDUR MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ LABORATUVARLARI’NDA YÜZDE YÜZ YERLİ VE TÜBİTAK DESTEKLİ ‘ANTİBAKTERİYEL LİF’ ÜRETİLDİ.
Hastane mikroplarının önüne geçebilmek ve hastane enfeksiyonu kaynaklı can kayıplarını önlemek amacıyla, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Laboratuvarlarında yüzde yüz yerli ve TÜBİTAK destekli ‘antibakteriyel lif’ üretildi.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) TÜBİTAK destekli proje sonucunda antibakteriyel lif üretti. Lif sayesinde hastane mikroplarının önüne geçilerek hastane enfeksiyonu kaynaklı can kayıpları önlenebilecek. Ayrıca Türkiye’nin medikal sektörde dışa bağımlılığı da bu lif sayesinde düşürülecek.
“Hastane mikropları can kayıplarına neden olmakta”
Projenin çıkış noktası hakkında bilgiler aktaran Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Mehmet Emen, Türkiye’de 3 hastadan 2’sinde hastane mikrobu kaynaklı enfeksiyon görüldüğünü vurguladı.
Hastane mikrobu olarak bilinen bazı bakterilerin tüm dünyada sakatlanma ve can kayıplarına neden olduğunun altını çizen Emen, “Bu bakteriler aynı zamanda antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir. Sürekli yeni antibiyotik geliştirilmesi üzerine yapılan çalışmalar sürmektedir ancak direnç geliştirmesi nedeniyle tedavi süreci de oldukça uzun sürmektedir. 2012 istatistiklerine göre ülkemizde hastane mikrobu enfeksiyonuna yakalanma oranı 3 hastadan 2’sinde görülmektedir. Bu oran hem Avrupa Birliği hem de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki orandan çok daha yüksektir. Yine 2012 istatistiğine göre ülkemizdeki hasta başına tedavi maliyeti yaklaşık 5 bin 500 TL olarak bildirilmiştir. Bu sebeple bu tür bakterilere ve patojenlere karşı antibiyotiklerin dışında yeni tekstil malzemelerin üretilmesi önem kazanmıştır. Projemiz bu noktaya odaklanmıştır” şeklinde konuştu.
“Devlete olan maliyeti düşürmüş oluyorsunuz”
Projenin başarıyla gerçekleştiğini ifade eden Emen, patentleme süreci tamamlanarak, seri üretime geçilirse Türkiye’nin bu konuda yurt dışına bağımlılığının azaltılacağını kaydetti.
Emen “Bu ürün içerisinde laboratuvarımızda hazırlamış olduğumuz kimyasal malzemeler var. Bunlar biyoaktif tekstil lifleri içerisine yerleştirildi. Kullanım alanlarını kullan at kıyafetler şeklinde düşünebiliriz. Önlükler, çarşaflar, yatak örtüleri, hastane personelinin giydiği kıyafetler olabileceği gibi lifleri eğirerek iplik haline getirebilirsiniz ve dokuyarak kumaş elde edebilirsiniz. Bu ürün özellikle antibiyotiklere karşı direnç göstermiş hastane mikroplarına karşı bir alternatif destek olarak kullanılacak böylece hem maliyeti düşüreceksiniz hem de hastanın hastanede kalış süresi azalacağından, hastane personelinin iş yükünü de azaltmış oluyorsunuz ve bununla da devlete olan maliyeti düşürmüş oluyorsunuz” ifadelerini kaydetti.
“Yerli üretim ile maliyet düşürülebilir”
Proje ekibinden Çankırı Karatekin Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ruken Esra Demirdöğen ise üretilen antibakteriyel lifin hem ülke ekonomisine hem de doğaya katkısına değinerek “Ürünün ham maddesinden tutun da ürettiğimiz teknolojinin dahi bizim tarafımızdan dizayn edilip yine ekibimizdeki arkadaşlarımızla yerli üretim olarak yapılması maliyeti çok düşürmektedir. Bunun dünya pazarlarındaki yerini göz önünde bulunduracak olursak hem maliyet etkin hem de doğa dostu olması nedeniyle ülkemize pek çok alanda avantaj sağlanması beklenmektedir. Pazar değerini göz önünde bulunduracak olursak 2016 yılında 1,6 trilyon Amerikan doları, 2022 yıllarında bu sayının ona katlanarak 10 trilyon Amerikan doları gibi bir pazara ulaşması, bu pazarda da bizim de içinde bulunduğumuz Asya Pasifik Bölgesinin büyük taleple gelmiş olması bu üretime ülkemizdeki yerli üreticilerimizin, bilim insanlarımızın da ne kadar önem vermesi gerektiğini ortaya koymaktadır” dedi.