Kronik yorgunluk sendromu daha çok kadınlarda görülüyor
SİVAS MEDİCANA HASTANESİ PSİKOLOĞU KERİME BEGÜM ÖZKAYA KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNUN FİZİKSEL, ZİHİNSEL VE DUYGUSAL BELİRTİLERE SAHİP BİR HASTALIK OLDUĞUN SÖYLEDİ.
Sivas Medicana hastanesi Psikoloğu Kerime Begüm Özkaya, kronik yorgunluk sendromunun fiziksel, zihinsel ve duygusal belirtilere sahip bir hastalık olduğunu söyledi.
Özkaya, bu hastalığın kadınlarda daha çok görüldüğünü belirterek, “Kronik yorgunluk sendromu, fiziksel, zihinsel ve duygusal belirtilere sahip olan bir hastalıktır. 6 aydan uzun süren; boğaz, kas ile eklem ağrısı, bulantı ve konsantrasyonda bozulma gibi eşlik eden tablolarla kendini gösteren, sürekli ve tekrarlayıcı olmasının yanı sıra birçok sistemi etkileyen bir hastalıktır. Kronik yorgunluk sendromunun 30-50 yaş grubunda görüldüğünü belirtmektedir. Aynı zamanda hastalığın özellikle kadınlarda daha çok görüldüğü dikkati çekmektedir. Hastalığın oluşum nedeni bilinmemektedir ve tıp dünyasında bu hastalığın organik mi yoksa psikiyatrik bir sebepten mi oluştuğu tartışılmaktadır. Ancak nedenleri incelendiğinde; viral enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi problemleri, hormonal değişiklikler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kronik yorgunluk sendromu tanısını doğrulamak için tek bir test yoktur. Hastalık, bazı belirtilere veya klinik temele dayalı olarak teşhis edilen vücuttaki birçok sistemi ilgilendiren bir hastalıktır. Belirgin bir zamanda başlayan ve dinlenmekle geçmeyen yorgunluk hissinin yanı sıra; endokrin, savunma ve kas iskelet sistemlerini ilgilendiren bulgularla kendini belli etmektedir. Profesyonel iş hayatının bir sonucu olarak ortaya çıkan yorgunluk ve hayal kırıklıkları, kişinin motivasyonunu düşürmektedir ve olumsuz etkilemektedir” dedi.
Çalışan insanları olumsuz etkiliyor
Özkaya, kronik yorgunluk sendromu hastalığının çalışan, iyi eğitimli ve gelir düzeyi ortanın üzerinde olan insanları olumsuz etkilediğini ifade ederek, “ Kronik yorgunluk sendromu belirtileri; konsantrasyonda bozulma ve unutkanlık, kas ağrısı, boğaz ağrısı, çoğul eklem ağrısı, dinlendirmeyen uyku ve uyku bozuklukları, egzersiz sonrası bitkinlik, bulantı, enerji kaybı, huzursuzluk ve negatif tutumlar ve depresif duygulanma gibi belirtileri vardır. Duygu durumundaki ani değişikliklere ve dikkat eksikliğine neden olan kronik yorgunluk sendromu; çalışan, iyi eğitimli ve gelir düzeyi ortanın üzerindeki insanların hayatını olumsuz etkiliyor. Savunma sistemi ile ilişkili olduğu bilinen bu hastalık, depresyonla karıştırılabiliyor. Çoğu hastalıkta kapasiteyi azaltan ‘yorgunluk’ belirti olarak bulunabileceğinden, diğer bilinen nedenler ve tedavi edilebilir durumlarda teşhis konulmadan önce yorgunluk ayrı bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu sebeple yaşanan bu sorun psikiyatrik tanılar içinde sıklıkla depresyon ile karıştırılmaktadır“ şeklinde konuştu.
‘Gün içinde uyumayın’
Özkaya, kronik yorgunluk sendromu ile baş etmek için neler yapılması konusunda tavsiyeler vererek şunları söyledi: “Kronik yorgunluk sendromunun olası yan etkileri şu şekildedir; Depresyon, sosyal izolasyon, yaşam tarzı kısıtlamaları, artan iş yokluğu şeklindedir. İş ve özel hayatınızda yeni stratejiler belirleyin. İş yerinde sosyal destek amaçlı gruplar kurun. Takım çalışması yapın, eğitim içerikli uygulamalara katılın. Büyük görevleri daha küçük yapabilir boyuta indirgeyin. Stres kaynaklarınızı tanıyın, bu kaynakları yönetin ve sizi yönetmesine fırsat vermeyin. Aktivite günlüğü oluşturun. Günlükler çok az veya çok çalıştığınız zamanları anlamanıza, bu sayede de dengeli ve gerçekçi hedefler belirleyip uygulamanıza yardımcı olacaktır. Hedefleri kolaydan başlayarak arttırın. Dinlenmeye ayırdığınız zamanınızı giderek azaltıp, hedeflerinizi küçük parçalar haline getirerek güne, daha sonra haftalara yayabilirsiniz. Çalışma ortamlarınızı yeniden düzenleyin. Yani aşırı iş yükünden kaçının, çalışanlar arasında destek ve sosyal ilişkilerinizi arttırın, sorumluluk ile bürokratik işlerinizi azaltın. Uyku düzeninize dikkat edin. Gün içinde uyumayın. Aktivite, dinlenme ve uyku zamanlarınız arasındaki dengeyi sağlayın. Gevşemeyi öğrenerek, kas gevşetici egzersizler yapın. Örneğin; beslenme ve uyku düzeni ile ilgili değişiklikler, hareketsiz yaşam yerine fiziksel aktiviteyi tercih etmek hastalığın en iyi ilacıdır. Fakat yorgun hissettiğiniz günlerde çok fazla egzersizden kaçının. Sağlıklı beslenme hastalığın oluşum riskini azaltmaktadır. Bol vitaminli, mineralli besinler tüketin. Özellikle zihni boşaltmaya yönelik egzersizler, değişik meditasyon teknikleri de tedavide etkin rol oynamaktadır” ifadelerini kullandı.