Konya’nın Kız Kulesi: ’Gömeç Hatun Türbesi’
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ’NİN SEMBOLÜ NADİDE TÜRBE ÖRNEKLERİNDEN BİRİ OLAN KONYA’DAKİ GÖMEÇ HATUN TÜRBESİ, MİMARİ ÖZELLİKLERİ VE KALEYİ ANDIRAN YAPISIYLA İLGİ ÇEKİYOR.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin sembolü nadide türbe örneklerinden biri olan Konya’daki Gömeç Hatun Türbesi, mimari özellikleri ve kaleyi andıran yapısıyla ilgi çekiyor. Havadan görüntülenen Gömeç Hatun Türbesi, mezarlık içerisindeki konumuyla dikkat çekici bir görüntü oluşturuyor.
Halk arasında ’Kız Kulesi, Kız Kalesi’ gibi isimlerle de anılan türbenin 4. Rükneddin Kılıçarslan’ın eşi Gömeç Hatun tarafından 13. yüzyıl sonu ya da 14. yüzyılın başında yapıldığı biliniyor. Anadolu Selçuklu döneminin kudretini de gözler önüne seren Gömeç Hatun Türbesi, Musalla Mezarlığı’nın içerisindeki konumuyla da farklılığını korumaya devam ediyor.
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Erdemir, türbenin mimari yapısından dolayı ’Kız Kulesi’ adıyla anıldığını ve mezarlık içinde bulunmasının türbeye ayrı bir değer kazandırdığını söyledi. Türbenin kaynaklarda mezar anıtı olarak belirtildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Erdemir, “Çünkü altta cenazelik kısmı bulunmaktadır. Üzerinde de bir tarafı açık bir tarafı kapalı olan eyvan kısmı bulunmaktadır. Üzerindeki dışarıdan üst tarafını çeviren yerler bir kale görünümü oluşturduğu için Kız Kulesi, Kız Kalesi gibi isimlerle de söylenir. Ama bildiğimiz şey bunun bir mezar anıtı ve türbe olarak yapıldığı kesindir. Şimdiye kadar Gömeç Hatun’la ilgi tarihi kaynaklarda fazla bir bilgiye rastlayamadık. Tarihi araştırmalardan Gömeç Hatunun 4. Kılıçarslan’ın eşi olduğunu biliyoruz. Onun özel hayatıyla ilgili fazla bir bilgimiz bulunmuyor” dedi.
Gömeç Hatun’un Selçuklu geleneğini sürdüren, Selçuklu örf ve adetine göre yaşamış bir kişi olduğunu anlatan Erdemir, Musalla Mezarlığında böyle bir anıt türbenin yapılmasının o dönemde önemli bir şahsiyet olduğunun göstergesi olduğunu ifade etti.
“Selçuklu türbeleri bizim tapu senetlerimizdir”
Türbenin öneminin taşın, tuğlanın ve özellikle çininin çok güzel kullanılan bir türbe olduğunu kaydeden Erdemir, “Bizim çini mozaik dediğimiz malzeme ön cephesinde son derece güzel kullanılmıştır. Kemerlerinde, önünde muhtemelen mihrabında kullanılmıştır fakat mihrabı değiştiği için şu anda gerçek mihrabı yok. Muhtemelen Gömeç Hatun’un sandukasında çini kullanılmış olabilir. Bugün bir şey kalmamış ama dönemine ait çini sanduka olduğu kuvvetle muhtemeldir” diye konuştu.
Selçuklu dönemindeki türbelerin öneminden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Erdemir, “Selçuklu türbeleri bizim tapu senetlerimizdir. İçinde bulunduğumuz Musalla Mezarlığı ilk Selçuklu mezarlıklarındandır. Dolayısıyla bu mezarlığa ayrı bir değer kazandıran, onu anıtsallaştıran mezar anıtlarından olmasıyla da Selçuklu türbe mimarisi ve geleneğine katkı sağlayan önemli bir yapı olarak dikkatimizi çeker” ifadelerini kullandı.
“Gömeç Hatun’un eşi Moğollar tarafından şehit edilmiş bir sultandır”
Türbeyi yaptıranın 4. Kılıçarslan’ın eşi Gömeç Hatun olduğunu belirten Erdemir şöyle konuştu: “Tarihi kayıtlarda böyle bilinir. Yapım tarihi ile ilgili üzerinde herhangi bir kitabesi yoktur. Ama hem çinilerinden hem özelliğinden hem şemasından 13. yüzyılın sonuna ait olduğunu ya da 14. yüzyılın başına ait olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü Gömeç Hatun’un eşi 4. Rükneddin Kılıçarslan 1266 yılında Moğollar tarafından şehit edilmiş bir sultandır. Bu şehit edildiği zaman da Gömeç Hatun’un 28 yaşlarında olduğu kabul edilir tarihçiler tarafından. Bu duruma göre hem malzemesine, hem çini özelliklerine ve üslubuna bakarak Selçuklu’nun son zamanlarına ait olduğunu söyleyebiliriz.”
Türbenin Türkiye’de 15’e yakın örneği olduğunu aktaran Erdemir, “Bunların içerisinde 6-7 tanesi Konya’dadır. Emir Güvertaş Türbesi, Mevlana Hazretleri Türbesi’nin doğusundaki Eflaki Dede Türbesi, Gömeç Hatun Türbesi, Akşehir’deki Emir Yavaşgel Türbesi bunlardan bazılarıdır. Dolayısıyla Konya’da bu tip türbelerin Selçuklu döneminde bir hayli yoğunlukta olduğunu söylemek mümkündür” şeklinde konuştu.