Kıbrıs’ta her 10 çocuktan biri prematüre doğuyor
YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM UZMANI DOÇ. DR. CEYHUN DALKAN, 38 GEBELİK HAFTASININ ALTINDA DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN DOĞUM SIRASINDA VE SONRASINDA YAŞAYABİLECEKLERİ SORUNLARLA DÜZGÜN ŞEKİLDE BAŞ EDEBİLMELERİ İÇİN DOĞUMUN TAM DONANIMLI, YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM SERVİSİ BULUNAN BİR MERKEZDE GERÇEKLEŞMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.
Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, 38 gebelik haftasının altında doğan prematüre bebeklerin doğum sırasında ve sonrasında yaşayabilecekleri sorunlarla düzgün şekilde baş edebilmeleri için doğumun tam donanımlı, yenidoğan yoğun bakım servisi bulunan bir merkezde gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, 38 Gebelik Haftasının altında doğan prematüre bebeklerin doğum sırasında ve sonrasında yaşayabilecekleri sorunlarla düzgün şekilde baş edebilmeleri için doğumun tam donanımlı, yenidoğan yoğun bakım servisi bulunan bir merkezde gerçekleşmesi gerektiğini ve bu durumun anne baba adayları açısından bebeklerinin tüm hayatını etkileyebilecek bir karar olduğunu belirtti.
“Prematüre doğumlar mutlaka yenidoğan yoğun bakım üniteli hastanede olmalı”
Her geçen gün, yenidoğan tedavileri konusundaki yenilikler sayesinde, bu bebeklerin daha sağlıklı ve engelsiz hayatta kalma oranları artmaktadır. Bunun için en güncel yenilikler takip edilmeli ve uygulanmaldır” diyen Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, ülkemizde yüzde 10-12 civarında bebeğin prematüre olarak doğduğuna dikkat çekerek; ülkemizde tam donanımlı yoğun bakım üniteleri sadece Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde olduğunu kaydetti.
Genellikle çok ciddi sağlık sorunları ile doğan prematüre bebeklerin, özellikle kendi vücut ısılarını koruyamama ve enfeksiyona açık olma gibi önemli riskler nedeniyle küvöz içerisinde sabit ısıda takip edilmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, akciğerlerin gelişmediği durumlarda ise solunum desteği ve akciğer geliştirici ilaç tedavisinin şart olabileceğine dikkat çekti. Beslenme, kalp ve diğer kan değerlerinin yakından takip ve tedavisinin öneminede değinen Dalkan, dengeli oksijen desteğinin hassasiyet ve uzmanlık gerektiren bir konu olduğunu, fazla ya da eksik oksijenin beyinde hasara ve kalıcı sakatlığa yol açabileceğini söyledi.
“Anne karnında veya doğum sırasında oksijensiz kalan bebekleri tedavi ediyoruz”
Anne karnında veya doğum sırasında oksijensiz kalan bebekleri sağlığına kavuşturmada kullanılan ve dünyada kabul görmüş tek cihaz olma özelliğini taşıyan Terapötik Hipotermi cihazının, hastanelerinin yenidoğan yoğun bakım servisinde kullanımda olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, ileri teknoloji bu cihazın Kıbrıs’ta sadece hastanelerinde yer aldığını kaydetti.
Doç. Dr. Ceyhun Dalkan; “Tüm Vücut Soğutmadaki Amaç Beynin Su Toplamasını Önlemek ve Sinir Hücrelerinin Ölümünü En Aza İndirgemektir.”
Oksijensiz kalma durumunun yenidoğan bebeklerde sık karşılaşılan bir sorun olduğunu kaydeden Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, bu durumun zihinsel veya bedensel engelli olarak hayatına devam etme, hatta ölüm gibi sonuçları olabileceğini ifade etti.
Terapötik Hipotermi ile tedavi sürecinde oksijensiz kalan bebeklerin tüm vücudunun bu özel cihazla 33.5 dereceye kadar soğutularak, beynin oksijen düzeyinin ve elektrik aktivitelerinin yenidoğan ve çocuk nöroloji ekipleri tarafından yakından takip edildiğini belirten Doç. Dr. Ceyhun Dalkan, tüm vücut soğutma işlemi ile önceliğin beyin olmak üzere tüm vücut metabolizma hızı ve enerji kullanımının azaltılarak, beynin su toplamasını önlemek ve sinir hücrelerinin ölümünü en aza indirgemek olduğunu ifade etti.
“İlk 6 saat içinde başlanan tedaviler çok daha başarılı sonuçlar sağlamaktadır”
Oksijensiz kalan bebeğin tüm vücudunun soğutulmasının, kalp, böbrek gibi diğer organlarının da benzer zararlardan korunmasını sağlamak olduğunu söyleyen Dalkan, yenidoğan ölümlerinin ve engelliliğinin en önemli nedenlerinden biri olan oksijensiz kalmanın getireceği olumsuz etkilerin tüm vücudu soğutmakla önlenebileceğini belirten Dalkan “Ünitemizde uygulanan bu tedavinin başarısı tedavinin başlama zamanı ile yakından ilgilidir. Özellikle ilk 6 saat içinde başlanan tedavilerin sonucu çok daha başarılı olmaktadır. Doğum öncesi ve doğum sırasında gerekli önlemler alınmalı, deneyimli ekipler tarafından, etkin ve yeni canlandırma prensipleri uygulanmalıdır. Günümüzde, hayati riski bulunan veya sakat kalma ihtimali yüksek olan yani hayata şanssız başlayan bu bebeklerin tüm yaşamlarını etkileyecek ilk günlerinde, özellikle ilk 6 saat içerisinde uygulanacak tüm vücut soğutma tedavisi ile daha normal bir yaşam sürmeleri sağlanabilmektedir” dedi.