Kanser hastalarına müjde: Artık cerrahi müdahaleye gerek kalmayacak
TÜRKİYE, KANSER TEDAVİSİNDE KULLANILMAK ÜZERE “THERMOSPİNE” ADLI YERLİ VE MİLLİ TIBBİ CİHAZI ÜRETTİ. CİHAZ SAYESİNDE ARTIK HASTALAR CERRAHİ MÜDAHALEYE GEREK DUYMADAN, MİKROABLASYON YÖNTEMİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLİYOR. ÖZELLİKLE OMURGADAKİ TÜMÖRLERİN TEDAVİSİNDE KULLANILAN THERMOSPİNE, AVRUPA ÜLKELERİNE DE İHRAÇ EDİLİYOR.
Türkiye, kanser tedavisinde kullanılmak üzere “Thermospine” adlı yerli ve milli tıbbi cihazı üretti. Cihaz sayesinde artık hastalar cerrahi müdahaleye gerek duymadan mikroablasyon yöntemi ile tedavi edilebiliyor. Özellikle omurgadaki tümörlerin tedavisinde kullanılan Thermospine, Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) verilerine göre dünya genelinde geçen yıl 18 milyon 78 bin 957 kişi kanser hastalığına yakalandı. IARC’nin tahminine göre 2040 yılında 29 milyon 532 bin kişinin daha kansere yakalanacağı öngörülüyor. Kanser hastalığına yakalanan 18 milyon kişiden 9 milyon 555 bin kişinin hastalığa yenik düştüğünü belirten IARC, 2040 yılına gelindiğinde 16 milyon 388 bin kişinin daha hayatını kaybedeceğini tahmin ediyor.
Kansere yakalananların büyük çoğunluğu erkek
Hastalığa yakalananların büyük çoğunluğunun erkekler olduğunu belirten IARC, akciğer kanseri, meme kanseri, mide kanseri, prostat kanseri, colorectum kanseri, karaciğer kanseri ve gırtlak kanserinin dünya genelinde en çok görülen kanser vakaları olduğunu açıkladı.
Türkiye’nin yeni yerli ve milli tıbbi cihazı “Thermospine”
Türkiye’de de sebebi bilinen ölümler sıralamasında kardiyovasküler hastalıklardan sonra kanser en sık görülen ikinci ölüm sebebi olmakla birlikte, Türkiye kanser hastalığı ile mücadelede yerli ve milli imkanların arttırılması için tüm imkanlarını seferber ediyor. Türkiye’nin önde gelen yerli ve milli tıbbi cihaz üreticilerinden RD GLOBAL-INVAMED AŞ, omurga tümörü ve diğer kanser alanlarında kullanılması amacıyla uzun yıllardır Ar-Ge yatırımlarıyla üzerinde çalıştığı yerli tıbbi cihazı üretmeyi başardı. “Thermospine” cihazı ile kanser cerrahisinde mikroablasyon yöntemi resmen başladı. Özellikle omurga tümörünün yok edilmesinde büyük oranda başarı sağlayan milli cihaz, geçen yıl Türkiye genelinde kullanılmaya başlandı. Geçen bir yılın ardından milli cihazı dünyaya duyuran RD GLOBAL/INVAMED, cihazı yurt dışına ihraç etmeye de başladı. Özellikle Avrupa ülkelerinin yoğun ilgi gösterdiği cihaz, pek çok ülkede takdirle karşılandı.
Thermospine’nin özellikleri
RF Ablasyon sistemi ve omurgadaki metadtatik tümörlerin tedavisinde kullanılmak üzere radyofrekans ablasyon teknolojisine sahip olan cihaz, RF Ablasyon ağrılı spinal metastazlı hastaların tedavisinde kullanılıyor. Cihaz, karbonizasyona yol açmıyor ve riskleri azaltmak için sıcaklık ve güç çıkışını takip ediyor. Termal koagülasyon kateteri istenilen alana 60 ile 100 derece arası ısı ve 1 ile 30 dakika arası süre boyunca uygulanarak tümörü nonmetabolik hale getiriyor. İstenmeyen bir durumla karşılaşıldığında sistem anında durdurulabiliyor.
Cihaza ilişkin bilgi veren RD GLOBAL Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Dinç, “Mikroablasyon yöntemi, tamamıyla ağırlıklı olarak herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek duymadan kanser hücrelerinin üzerine ya da kanserli dokunun üzerine minimal invazif kapalı cerrahi yöntemi ile girişin yapılıp ilgili kanserli hücrelerin ablasyon yöntemi ile yok edilmesi esasına dayanır” dedi.
Bu yöntemin karaciğer kanserlerinde, böbrek kanserlerinde, omurga tümör ablasyonlarında, kemik içi ablasyonlarda, lenf ve tiroit kanserlerinde ağırlıklı olarak uygulandığını ifade eden Dinç, “Cerrahi yöntem, tamamıyla bu dokuların açılması ve cerrahi olarak müdahale edilmesine dayanır. Bizim üretmiş olduğumuz metot ve yöntem ise kapalı olarak herhangi bir kesiğe gerek kalmaksızın kanserli dokuya girip buradaki dokunun ablasyonla küçültülerek yok edilmesini amaçlıyor” şeklinde konuştu.
“Hastalar herhangi bir cerrahiye gereksinim duymuyor”
Dinç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kanser hastalarının bağışıklık sistemleri düşük olduğu için cerrahi müdahale onlar için daha büyük riskler barındırıyor. Ama bizim uygulamamız kapalı yöntem olduğu için hastalar herhangi bir cerrahiye gereksinim duymuyor; yoğun antibiyotik kullanımından ve yoğun bakım süreçlerinden bir nebze de olsa kurtulmuş oluyorlar. Tabii tamamıyla vücuda dağılmış kanserlerde bu yöntemin kullanılmadığını özellikle belirtmek isterim. Sistem ağırlıklı olarak başlangıç ve orta seviyedeki kanserlerde kullanılıyor. Ülkemizin yerli ve milli cihaz üreticisi olarak diğer alanlarda da geniş çaplı Ar-Ge çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Önümüzdeki süreçte sağlıkta milli adımların atılması noktasında milletimize yeni müjdelerimiz de olacak. Emeği geçen tüm ekibe teşekkür ediyorum.”