İzmir’den Houston’a kanser hattı kuruldu
İZMİR’DEKİ TEDAVİLERİ YERİNDE GÖZLEMLEYEN HOUSTON METHODİST HOSPİTAL RADYASYON ONKOLOJİSİ BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. BRİAN BUTLER DA KANSER TEDAVİLERİ İLE İLGİLİ BİLGİLER VERDİ.
Türkiye’den kanser hastalarının klinik araştırma aşamasındaki yeni tedavilere katılabilmesinin yolu açıldı. Dünyanın sayılı kanser araştırma merkezlerinden biri olan Houston Methodist Hospital ile işbirliği yapan Kent Onkoloji Merkezi, kanser hastalarının tedavilerini Houston Methodist uzmanları ile birlikte planlayacak. Ayrıca uygun hastalar, henüz klinik araştırma aşamasındaki tedavilere ulaşabilecek.
Gerek çevresel faktörler gerekse yaşam süresinin uzaması ile her geçen gün görülme sıklığı artan kanserin tedavisi disiplinler arası bir yaklaşım ve kapsamlı bir süreç gerektiriyor. Uzmanların açıklamasına göre bugün Türkiye’de kanserle mücadele eden hasta sayısı 400 bini geçmiş durumda. Neredeyse yarım milyon insanın kanserle mücadele ettiği ülkemizde tedavi seçenekleri de her geçen gün çeşitlenip gelişiyor.
Türkiye’nin en kapsamlı onkoloji merkezlerinin arasına eklenen İzmir’deki Kent Onkoloji Merkezi, Houston Methodist Hospital işbirliği ile kanser hastalarına dünya çapında bir tedavi protokolü uyguluyor. Hastaların tedavi aşamaları, tümör konseyleri adı verilen, Türk ve Amerikalı hekimlerden oluşan konseyce planlanıyor. Ayrıca dileyen herkes Houston Methodist’ten ikinci görüş alma imkanına da sahip olabilecek.
İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) sorularını özel olarak yanıtlayan Kent Sağlık Grubu CEO’su Dr. Ruşen Yıldırım şunları anlattı:
“Kent Onkoloji Merkezi onkolojiyle ilgili bütün bileşenleri bünyesinde barındırmak amacıyla kuruldu. Neyi kastediyorum burada; cerrahi tedaviler, medikal onkoloji yani kemoterapilerin olduğu alanlar, radyasyon onkolojisi, nükleer tıp, pet vs. gibi ve diğer radyo izotoplu tedavilerin olduğu alandan bahsediyorum. Yani hepsini bir çatı altında toplamak amacıyla yola çıktı ve şu anda bütün bunlar birbiriyle koordineli şekilde hizmet verecek hale geldi. Bu hizmetlerin hepsinin tek tek olması bir kolaylık sağlıyor ama asıl önemli olan bunların bir hastaya hangi oranlarda ve hangi periyotlarda uygulanması gerektiğinde verilmesi gereken kararlar. Buna da tedavi stratejisi diyoruz. Tedavi stratejisi belirlenirken her şeyin başında, bu departmanlardan sorumlu hekimlerin içinde yer aldığı tümör konseyleri dediğimiz bir toplantıda hastanın durumu masaya yatırılıyor ve hastanın durumu orada kararlaştırılıyor.”
Uzun bir tedavi sürecinde hastanın tedavi programını aksatmadan, strese girmeden devam edebilmesi için Türkiye’de ilk kez uygulanan hasta navigatörü sisteminde, kıdemli onkoloji hemşireleri hastalarla birebir ilgileniyor.
Kanser tedavisinde doğru doz için robotik ilaç hazırlama merkezi devreye giriyor
Dr. Ruşen Yıldırım, kemoterapi tedavisinde doğru dozun, kontrollü bir biçimde hastaya verilmesinin son derece önemli olduğunun altını çizerek şu bilgileri aktardı:
“Bunun yanı sıra ilaç uygulamalarında robotik ilaç hazırlama merkezini burada devreye soktuk. Bunun amacı, doğru dozun doğru ilacın kontrollü bir şekilde hazırlanması ve hastaya verilmesi. Elle hazırlanan durumlarda yüzde yüz emin olamayabilirsiniz. Robotik hazırlamalar da bunun böyle bir avantajı var. Ve biz bütün hastalarımıza robotun hazırladığı ilaçları veriyoruz. İlaç ve ışın tedavisi yapmak yetmiyor. Hastalarımızın beslenme programlarının düzenlenmesi gerekiyor. Çünkü direnç düşüren ve vücutta kilo kaybına neden olan bir hastalıktan bahsediyoruz. Hastanın düzgün ve uygun rasyoda beslenme programının yapılması lazım. O nedenle diyetisyenlerimiz ayda iki defa hastalarımızla görüşüp bu programı hazırlamaya çalışıyorlar.”
Klinik araştırma aşamasındaki tedavilerden faydalanmak mümkün olacak
Dr. Ruşen Yıldırım, kanserle savaşta, hasta ve hasta yakınları için psikolojik destek, doğru beslenme programının uygulanması ve tamamlayıcı tedaviler adı verilen; yoga, nefes tedavisi, fitoterapi ve akupunktur gibi uygulamalara da yer verdiklerini belirterek kanser hastaları için klinik araştırma aşamasında olan tedavilere de hastaların ulaşabileceğini müjdeledi. Dr. Yıldırım konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Bu merkezlerde bazı hastalıklarda kullanılan en son ileri yeni tedavi yöntemleri var. Bu tedavi yöntemleri eğer hastaya uygun bir tedavi ise biz bunları da burada tespit edip, Houston’dan bu konuda destek isteyebiliyoruz. Veya hastalarımızla ilgili bazı vakaları biz onların yönetim board’una sunuyoruz, oradaki doktorların görüşünü alabiliyoruz. Bunu biz uygun gördüğümüz zaman yaptığımız gibi bazı hastalar, Amerika’da bu iş nasıl oluyor diye kendi tercihleriyle de oraya görüş sorabiliyorlar. Biz bu imkanı da sağlıyoruz. Yani buradan Amerika’ya gitmektense, bütün bilgilerin hasta dosyasının İngilizceye çevrilip oraya gönderilmesi sonra bir video konferansla onlardan bilgi almak hem ekonomik açıdan daha mantıklı hem de zaman açısından süreci çok kısaltan bir şey. Bir diğer uygulama da bazı ilaç tedavileri örneğin araştırma geliştirme aşamasındaki bazı ilaç tedavilerine erişim imkanı sağlıyor bize. Türkiye’de çok az merkezde olan bu uç ilaç tedavileri Amerika’daki bazı merkezlerde yapılıyor ve o tedavi programına uygun hasta varsa -ki her hasta uygun olmayabiliyor buna- o uygun hastanın olduğu programda biz hastamızı bu programa gönderebileceğiz. Hem de hiçbir ücret ödemeden gidebilecekler.”
Rotasyon programı çerçevesinde İzmir’de Kent Onkoloji Merkezinde bulunan Houston Methodist Hospital Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Sn. José F. Nez ise İHA’ya verdiği röportajda İzmir’de uygulanacak tedavi protokollerine ilişkin şunları söyledi:
“Adına uzman grupları dediğimiz gruplar var. Bu gruplar, Houston Methodist Hastanesinden Kent Hastanesine gelerek, burada gözlem yaparak bilgi alışverişinde bulunacaklar. Aynı zamanda Kent Hastanesinden hekimler, hemşireler, yöneticiler de Houston Methodist Hastanesine giderek orada incelemelerde bulunup, gözlem yapacaklar. Bunun yanı sıra bu iki grup birbiriyle atölye çalışmaları düzenleyecek. Bizim adına sürekli eğitim dediğimiz süreci birebir yaşayacaklar. İşte bu Houston-Kent arasındaki ortaklık, sadece kağıt üzerinde kalmayacak ve gerçek bir ortaklık olarak hayata geçirilecek. Kent Hastanesi, en son tedavilere ve onkolojik ekipmanlara çok büyük bir yatırım yapmış. Kemoterapi, radyasyon onkolojisi ve kanser tedavisindeki diğer teknolojilere çok ciddi bir yatırım söz konusu. Ve bu da Kent Hastanesini kanser konusunda en ileri seviyeye taşıyacak. Dünyada bütün teknolojilere sahip olabilirsiniz ancak sizin yetkin personeliniz yoksa o zaman bu teknoloji bu işe yaramayacaktır. İşte bu nedenle de hem eğitimli personele sahip alanında gayet yetkin kişiler hem de teknoloji birleşince kanser tedavisi çok ileri bir seviyeye taşınacak diyorum. Biz de Houston Methodist Hospital da her türlü teknolojiye yatırım yapıyoruz, aynı zamanda insan kaynaklarını çok ciddi bir yatırım yapıyoruz. Bunu, insan kapasitesini geliştirme adını verdiğimiz bir program dahilinde yapıyoruz. İşte bu ortaklıkla da hasta için en iyi sonuçların alınmasını sağlıyoruz. Her şey aslında hastalara iyi bakmakla ilgili. Eğer biz bir hastayı bile iyileştirebilirsek ne mutlu bize ki bu ortaklığı yapmışız. Bizim için başarı budur.”
İzmir’deki tedavileri yerinde gözlemleyen Houston Methodist Hospital Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da kanser tedavileri ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Kanser tedavisinde eskiden sistemik ajanlar kullanırdık, şimdi artık immünolojik tedavilere geçtik. Yani artık vücuttaki kanser hücresinin, vücuda ait olmadığı konusunda bünyeyi ikna edip, kanserli hücreleri bağışıklık sisteminin yok etmesi üzerine tedaviler geliştiriyoruz. İmmünolojik tedavilerle radyoterapiyi kombine etmeye çalışıyoruz. Önemli keşifler yapıyoruz ve bunlar kısa zaman sonra klinik araştırmalara dönüşecekler. Bizim amacımız bu yeni ajanları kanser tedavisinde kullanmak.”
Beslenme ve yaşam tarzı kanser türlerinin görülmesini etkiliyor
Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının kanser türlerinin gelişmesinde önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Butler, Uzakdoğulu kadınların yağsız besleme alışkanlıkları sebebiyle meme kanseri görülme oranlarının çok düşük olduğunu ancak aynı kadınların ABD’ye geldikten sonra yağlı beslenme tarzına geçmeleriyle meme kanseri görülme sıklığının arttığını kaydederek, Türkiye’de karşılaşabilecekleri farklı kanser türleri hakkında daha detaylı bilgi sahibi olabilme olanağı yakalayabilecekleri için heyecan duyduklarını belirtti.