III. Uluslararası Türk-Gürcü İlişkileri Sempozyumu düzenlendi
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU BÜNYESİNDEKİ TÜRK TARİH KURUMU TARAFINDAN 2-3 ARALIK TARİHLERİNDE ANKARA’DA “III. ULUSLARARASI TÜRK-GÜRCÜ İLİŞKİLERİ SEMPOZYUMU” DÜZENLENDİ.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu tarafından Ankara’da “III. Uluslararası Türk-Gürcü İlişkileri Sempozyumu” düzenlendi.
Türk Tarih Kurumunun ev sahipliğinde 2-3 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen sempozyumun açış konuşmaları Gürcistan’ın Ankara Büyükelçisi George Janjgavai, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Sokhumi Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zurab Khonelidze, Samtskhe-Cavakheti Devlet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Merab Beridze ve On Dokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu tarafından yapıldı. Büyükelçi Janjgava, Türkiye ve Gürcistan’ın fiziksel ve stratejik yakınlığına değindiği konuşmasında iki ülke arasında asırlardır devam eden ilişkilerin Gürcü Hatun gibi ortak sembollerde somutlaştığını belirterek, bu ortak sembollerin korunması için sürdürülen çabaların önemine işaret etti.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ise Türkiye ve Gürcistan’ın komşuluk ilişkilerinin tarihsel seyrine değindi. “Komşu komşuyla beraber yaşamak istiyorsa asla kavgalı olmamak zorundadır” diyen Prof. Dr. Turan, Türkiye-Gürcistan beraberliğinin çok önemli hususlara dayandığını belirtti. “Beraber yaşanan tarih inkâr edilemeyen, satın alınamayan, istenince elde edilemeyen bir değerdir. Türkler ve Gürcülerin belgeli olarak en az bin yıllık, tartışmaya açık olarak iki bin yıllık tarihi vardır” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Turan, Hazar tarihinin özellikle “Paks Hazarya” olarak anılan dönemine işaret ederek, 7. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar süren bu dönemde Doğu Avrupa ve Kafkasları içine alan bölgede 30’un üzerinde etnik yapının bir arada yaşayabildiğini vurguladı. Bu dönemi takip eden Selçuklu çağında da olumlu bir seyir izleyen ilişkilerin Osmanlı çağında daha karmaşık hale geldiğini belirten Prof. Dr. Turan, bu dönemde Türk toplumu içerisinde çok sayıda üretken ismin, sanatçı ve devlet adamının yer aldığını dile getirdi.
Konuşmasında ilişkilerin bugününe de değinen Prof. Dr. Turan, “Bugün Kafkasya sahası tarihine yeniden dönüyor. Yıllarca dünya iktisadiyatının istikameti olan İpek Yolu yeniden canlanıyor. Bu yolun geçtiği bariz güzergâhlardan birisi de Türkiye ve Gürcistan coğrafyasıdır. Küçük bazı olayları geri plana atsak Türkler ve Gürcüler en az 800 yıldır savaşmıyor. Bu durum dünden daha çok bugün için önemlidir. Emperyalizmin amansız kıskacındaki dünyada, Türkler ve Gürcüler gibi mazlum halkların bir araya gelmesinden başka çare yoktur” şeklinde konuştu.
Sokhumi Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zurab Khonelidze ise ülkeler arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde üniversitelerin önemli bir aktör olabileceğini belirterek, ülkeler arasındaki teması artıracak bu tür kurumların birleştirici bir siyaset izlenmesine olanak sağlayacağını ifade etti.
Samtskhe-Cavakheti Devlet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Merab Beridze ise üniversitenin Türk halkıyla temaslara önem verdiğini belirterek, bu nedenle Türk üniversiteleriyle çeşitli ortak işler gerçekleştirmeyi sürdüklerini ifade etti. Özellikle iki dilli etkinliklerin gerçekleştirilmesinin önemini vurgulayan Beridze, bu etkinliklerin kitap neşirleriyle kalıcı hale gelmesi için çalıştıklarını dile getirdi.
Sempozyum Düzenleme Kurulu adına konuşan Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu ise, Türk-Gürcü ilişkilerinin ele alınması amacıyla 2016’dan bu yana Türkiye ve Gürcistan’ın çeşitli şehirlerinde düzenlenen bilimsel etkinliklerin iki milletin birbirini tanımasına olanak sağladığına belirtti. Sempozyumda sunulan bildirilerin iki dilde yayımlanmasıyla iki ülke arasındaki ilişkilere dair kapsamlı bir kaynak meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Tellioğlu, sempozyum serisinin bu bakımdan önemli bir boşluğu doldurduğunu dile getirdi.
“Yeni ve Yakın Çağda Türk-Gürcü İlişkileri” temasıyla gerçekleştirilen sempozyumda Rus ve Osmanlı imparatorlukları döneminde meydana gelen tarihi olaylar ve bu olayların Türk-Gürcü ilişkilerine yansımalarına dair güncel çalışmalar paylaşıldı. İki imparatorluğun Kafkasya politikalarının değerlendirildiği etkinlikte, siyasal ilişkilerin kültürel yansımalarını ele alan bildiriler de sunuldu.