Hadi o zaman, yolumuz uzun, başlıyoruz biz…
BİR GARİP MEMLEKET
Rahmetli Barış Manço’nun “Hemşerim memleket nere” adlı şarkısını severek dinlerim. Gerçek bir gözlemcidir Barış Abimiz, hem doğru tespit yapar, hem de bu tespitleri bir ozan edasıyla sunar bizlere. Bu nedenle çok sevilir. Ben de sık sık dinlerim bu şarkısını, memleketimizin Türkiye mi, değil mi olduğunu cevaplayamadan…
Yıllardır söyleniyoruz kendi kendimize, “bu memleket nereye gidiyor” diye. Son zamanlarda da, “artık buralarda yaşanmaz oldu” diyoruz sıklıkla. Memlekette her milletten insan var. Bazı bölgelerde sayısal olarak çoğunlukta olan bu yabancılar, kültürel dejenerasyonun sınırlarını zorluyor hatta. Bizim insanımız da kültürel deformasyona hazır zaten. Başkalaşmak bizden sorulur. E, kendi kültürüne sahip çıkmazsan, “ben kimim, nerede yaşıyorum” diye sorarsın kendine. Aramızda kalmasın, bu soruyu kendine sormak için de azıcık bir uyanış gerekir. Uyanış, farkındalık gerektirir. Farkındalık motor hareketten kopuşu gerektirir. Bu domino taşı gibi, birbiri ile iç içe, biri çarpar diğerine, diğeri diğerine.
Aslında memleketin bir yere gittiği yokta, biz sürüklüyoruz onu bir yerlere: Her şeyi çabucak normalleştirmesek, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demesek, zekamızı kısa yoldan köşe dönmeye çalıştırmasak, torpilsiz bir hayatı düşünebilsek, başkalarının üzerinden geçinmeyi bir bırakabilsek, birbirimizi dinlemeyi bir becerebilsek, birbirimize karşı saygılı ve sevgili bir olabilsek, kıskançlığı bir bırakabilsek, çalışmayı bir sevebilsek… Bu örnekleri çoğaltmak çok kolay bu memlekette.
Bir kez geldiğimiz bu hayatta kötüyü yapmak, yıkmak, yakmak, bozmak kolay. Zor olan kural tanımak, çalışmak, çabalamak. Kolaycı milletiz vesselam!
Atasözlerimiz altın değerinde. İnsan, “iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmalı” Ben iğneyi kendime batırıyorum da ne oluyor diye soruyorum bunları yazarken. Hayat bana daha zor sadece. Kalabalığın içinde yalnız hissettiğim çok oluyor ama huylu huyundan vazgeçemiyor, aynen devam ediyorum. O nedenle duyarlıyım insanlığa, dinliyorum çocuğu, genci, yaşlıyı, çabalıyorum güç vermek, destek olmak için. İçim yanıyor acınacak durumumuza. Farkındalık oluşturmak için çabalıyorum yılmadan.
Bir Garip Memleket olarak, kendimize daha fazla yabancılaşmamak için yola koyulma zamanı şimdi!
Yıllardır medya dünyasının içinden biri olarak seyirci kalamıyorum çoğu şeye. Ben de elimi taşın altına koyuyorum işte bu nedenle. Canım Türkiyem için, bu kıymetli millet için boş boş eleştiren değil, farkındalık oluşturan olmayı seçiyorum. Pelit Medya Basın Yayın İletişim A.Ş. adlı şirketim ve ilk basın organımız tvTurk.com hepimize hayırlı olsun. www.tvTurk.com internet sitem ile de farkındalık oluşturmak için koca bir ekip ile karalamaya devam edeceğiz. Televizyonu, radyoyu, sosyal medyayı izleyen değil, içinde yer alan olacağız hep birlikte. İlkeleri ve kuralları ile, olması gerektiği gibi, sorumsuzca ya da umarsız değil. Kapımız herkese açık. Burada tüm renklere yer var. İnteraktif yapımız ile hep beraber şekillendireceğiz sayfalarımızı.
Mesela televizyon izlerken; “dizilerde içilen sigara, içki mozaiklenip zararlı diye gösterilmezken neden silahlar boy boy herkesin elinde, belinde ve mozaiklenmeden veriliyor” diyeceğiz. Sivil silahlanmanın bu kadar çoğaldığı, internetten bile kolayca satın alınabilen silahın içki ve sigaradan daha mı zararsız olduğunu sorgulayacağız.
İnsanların psikolojisi bozuk, millet cinnet getiriyor derken neden sağlıklı insanlar daha çok gidiyor psikoloğa, psikiyatra diyeceğiz. Soracağız uzmanına, irdeleyeceğiz her boyutu ile. Kendinizden çok şey bulacaksınız bu sayfalarda…
Hadi o zaman, yolumuz uzun, başlıyoruz biz.
Sevgiyle, dostlukla…
Zeliha BEDİR
tvTurk Genel Yayın Yönetmeni