Gayrimenkulde Gelişen Trendler 2020 Avrupa Raporu açıklandı
GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDE GELİŞEN TRENDLER 2020 AVRUPA RAPORU’NA GÖRE POLİTİK VE EKONOMİK DALGALANMALARA RAĞMEN GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNÜN TALEP GÖREN BİR YATIRIM OLMAYA DEVAM EDECEĞİ BİLDİRİLDİ. GAYRİMENKULDE GELİŞEN TRENDLER AVRUPA 2020 RAPOR SONUÇLARININ SEKTÖR UZMANLARI TARAFINDAN ELE ALINDIĞI TOPLANTIDA KONUŞAN PWC TÜRKİYE GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ LİDERİ ERSUN BAYRAKTAROĞLU RAPOR SONUÇLARINI DEĞERLENDİRDİ.
Gayrimenkul Sektöründe Gelişen Trendler 2020 Avrupa Raporu’na göre politik ve ekonomik dalgalanmalara rağmen gayrimenkul sektörünün talep gören bir yatırım olmaya devam edeceği bildirildi.
Gayrimenkul sektörüne ışık tutan, bu yıl 17’ncisi açıklanan Gayrimenkul Sektöründe Gelişen Trendler 2020 Avrupa raporu 21 ülkeden 900 sektör uzmanının katılımıyla hazırlandı. Rapor İstanbul da gerçekleştirilen toplantı da kamuoyuyla paylaşıldı.
Artan inşaat maliyetleri gayrimenkul yatırımında etkili
Rapora göre, politika ve ekonomideki dalgalanmalara rağmen Avrupa genelinde sektör liderleri gayrimenkulün cazip ve talep gören bir yatırım alanı olmaya devam edeceği görüşündeler. Pozitif ama temkinli bir yaklaşımın öne çıktığı raporda, araştırmaya katılanların üçte ikisinden fazlası 2020 yılında; şirketlerine en büyük etkiyi artan inşaat maliyetlerinin yapacağını belirtti. Uygun fiyatlı konutların olmaması gayrimenkul yatırımcıları için hem endişe hem de fırsat oluşturan alan olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıla göre önemli bir artışla katılımcıların yüzde 61’i önümüzdeki yıl uygun fiyatlı konut konusunun daha da derinleşeceğini dile getiriyor.
Politik belirsizlik, çevresel etkenler ve iklim riskleri gayrimenkul yatırımında endişe kaynağı
Raporda; sektörün Avrupa ve dünya genelindeki politik belirsizliklerin gölgesinde kaldığı görüşü öne çıkıyor. Politik belirsizlik dünya genelinde katılımcıların yüzde 81’i, Avrupa’daki katılımcıların ise yüzde 70’i tarafından en önemli endişe kaynağı olarak gösteriliyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı ulusal politikalar hakkında da endişeli. Rapora göre bu oran, geçtiğimiz yıla göre oldukça yüksek ve bu durum yatırımcıların İngiltere ve Almanya pazarlarına yaklaşımını etkiliyor. Raporda, çevresel, sosyal ve yönetişim konuları da incelendi. Katılımcıların üçte ikisinden fazlasının, çevresel sorunların işlerine etkisi hakkında endişeli olduklarını dile getirdiği görüldü. Gayrimenkul yatırımcılarının iklim riskleri konusunda daha da bilinçlendiği belirtiliyor.
Almanya en çok gayrimenkul yatırımcısı çeken ülke
Araştırmada yer alan 4 Alman kenti de (Berlin, Frankfurt, Münih ve Hamburg) gayrimenkul yatırımı çeken ilk on içinde yer alıyor. Raporda bu sıralamanın, Almanya’nın ekonomisiyle ilgili endişeleri geçersiz kıldığı bildiriliyor. Benzer şekilde, arz/talep dinamikleri Amsterdam ve Madrid gibi kentleri de ilk ona sokmaya yetiyor. 31 Avrupa kentinin yer aldığı listede Türkiye’den temsil edilen tek kent olan İstanbul, gayrimenkul yatırımında Moskova’nın üzerinde 30. sırada yer alıyor.
Araştırmaya göre, mobilite çözümlerinin daha fazla kullanımı ve altyapı çözümleri gayrimenkul alanında yatırımcıların karar alma süreçlerini de etkiliyor. Aynı zamanda ulaşım bağlantısı, kent seçimini etkileyen en önemli faktör olarak görülüyor. Bisiklet/motosiklet ve araç paylaşımından otomatik araçlara kadar yeni çözümler, gayrimenkul yatırımcıları ve geliştiricilerin en değerli bina ve bölge tercihlerini değiştirebiliyor.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 rapor sonuçlarının sektör uzmanları tarafından ele alındığı toplantıda konuşan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu rapor sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “900’e yakın katılımcının 2020 yılının Avrupa gayrimenkulü için tüm politik belirsizliklere, maliyet artışlarına ve karışıklıklara rağmen yine de olumlu geçeceğini söylemesi özellikle son yıllarda ortaya çıkan trend olan, artık gayrimenkulün sadece alınıp satılan ya da kiraya verilen bir yatırım aracı olmaktan uzaklaşmasının bir sonucu belki de. Raporda da söylendiği gibi iyi pazar dinamikleri, likidite, geleceğe yönelik özellikle de toplumsal refahı artırıcı adımlar ve kentsel mobilitenin artması ile gayrimenkulün bir hizmet ürünü haline dönüşmesi, gelişen teknolojik altyapı ile geleceğe daha umutla bakılmasına imkân sağlıyor. Ülkemizde de kentlerin planlanmasında ’insan’ ve ’toplum’ odaklı kent uygulamalarının teknoloji ile birleştirilmesi sayesinde gayrimenkule erişimin kolaylaşmasını beklemek hiç de yanlış olmaz. Sadece barınma ya da sadece iş odaklı gayrimenkul üretimi döneminin kapandığını, ülkemiz için de gayrimenkulün sağlayacağı kişisel ve toplumsal faydanın dikkate alındığı bir gayrimenkul planlamasının gerekli olduğunu düşündürtüyor bu yılın raporu.” dedi.
Toplantıda konuşan ULI Türkiye Başkanı Zafer Baysal ise “Avrupa’da gayrimenkul yatırımcılarının risk iştahı hala temkinli ama olumlu bir seyir izliyor. Bununla birlikte yatırım planladıkları gayrimenkul kategorilerinin geçmiş yıllara göre farklılaştığı görülüyor. Rapora göre, yatırım iştahınım belirgin şekilde lojistik tesisleri, yaşlı bakım ve emekli evleri, karma kullanımlı yaşam projeleri, öğrenci yurtları, sağlık tesisleri gibi alanlara kaydığını görüyoruz. Önceki yıllarda ön sıralarda yer alan alışveriş merkezleri, gayrimenkul yatırımcıları tarafından talep görmüyor, en az geliştirilen ve talep gören ticari gayrimenkul kategorisi olarak değerlendiriliyor.” diye konuştu.