YENİ YILDIZLARININ ÇABASI FENERBAHÇE’YE YETMEDİ
EuroLeague yeni sezon fikstürü ilk belli olduğunda ilk maç için neredeyse sezonun en zor deplasmanını seçen Fenerbahçe, maç öncesinde Louvragne ve Vesely’nin yokluğunda 5 numara pozisyonunda Ahmet ve Stimac ile maça çıktı. Fenerbahçe, maç boyunca, beklendiği üzere dış oyuncular üzerine kurulu bir oyun sergiledi. Henüz dördüncü dakikada 15 sayı geriye düşen temsilcimizde, ilk çeyrekte De Colo dışında kimse pek bir varlık gösteremedi diyebiliriz. İkinci çeyrekte bambaşka bir görüntü çizen Fenerbahçe Beko, Derrick Williams ve Nando De Colo ile oyunu dengeledi ve soyunma odasına sadece 1 sayı geride girdi.
İkinci yarının hemen başında Melih Mahmutoğlu ile öne geçmemize rağmen Real Madrid tekrar toparlandı. Özellikle Arjantin ile rüya gibi bir dünya kupası geçiren Campazzo, adeta kaldığı yerden devam etti ve gerek asist gerekse üçlüklerle Fenerbahçe Beko savunmasını oldukça yordu ve Real Madrid son çeyreğe çift basketler ile önde girdi. Son çeyrekte yeni transfer Nba Draft’ının 2 numarası Derrick Williams’ın hem savunma hem de hücumda mükemmel oyunu ile son iki dakikaya girerken skoru eşitleyen Fenerbahçe, Kalinic’in de 5 faulle oyundan çıkması ve De Colo’nun çok kritik bir yerde yaptığı basit top kaybı ile maalesef son anlara 4 sayıda geride girdi ve maçı da 4 sayı farkla 81-77 kaybetti.
Sezonun bu ilk önemli sınavında sonra, son 5 yılda izlediğimiz Fenerbahçe’den farklı olarak ne izledik diye soracak olursak eğer, birçok noktayı vurgulayabiliriz.
Öncelikle son 4 sezonda guard pozisyonunda her zaman en ön planda izlediğimiz Sloukas’ın sezonun geri kalan kısmında Avrupa’daki “winner” 2 – 3 guard’dan biri olan Nando De Colo’nun geri planında kalacağının işaretlerini fazlasıyla aldık diyebiliriz. İkinci olarak takımın ve belki de Avrupa’nın en değerli 3 numaralarından Datome, bu maçta ilk periyot dışında yer almadı. Üstelik koç Obradovic bu pozisyonda performansı merakla beklenen Derrick Williams’a alışık olmadığımız bir şekilde 40 dakika görev vererek herkesi şaşırttı diyebiliriz. Öyle ki; en ideal oyuncusunu bile sezon içerisinde ortalama 25-30 dakika oynatan Obradovic’in, Derrick Williams’a bu denli uzun süre vererek, ona ne kadar güvendiğini gözler önüne serdi. Bu durum, Williams’ın da sezona ne kadar hazır girdiğinin bir göstergesi. Üçüncü olarak koç, alışık olmadığımız bir şekilde, yıldızları ön plana çıkaran bir oyun tablosu çizdi. Öyle ki; Obradovic gibi EuroLeague’de yıldıza dayalı oyundan ziyade takım oyununa önem veren bir koçun, böyle bir oyunu oynatması hepimiz için olağan dışı oldu. Bunun artı ve eksilerini sezon ilerledikçe hep birlikte göreceğiz. Ancak Obradovic gibi bir koçun büyük yıldızları takıma entegre etmekte pek de zorlanacağına ihtimal vermiyorum.
Maçı kaybetmemizin esas nedenlerine gelecek olursak; birincisi Obradovic’in de maçın başında vurguladığı gibi top kayıpları ve asistler oldu. Ev sahibi takım 23 asist ve 17 top kaybı ile maçı tamamlarken Fenerbahçe Beko maçı 12 asist ve 17 top kaybı ile tamamladı. Bunu da takıma yeni katılan guard ve çevre oyuncuların rollerinin dağıtılması konusunda ve topu paylaşmadaki sıkıntılara bağlayabiliriz ki; takım bunu, ilerleyen haftalarda daha sık birlikte oynadıkça aşacaktır. İkinci büyük fark ise pivot pozisyonunda oldukça yetersiz kalmamız oldu.
Walter Tavarez gibi çabuk ayakları olan ve 2.22’lik atlet bir oyuncunun karşısında Ahmet Düverioğlu ve Stimac gibi iki yavaş pivotun maçta oldukça zorlanacağı belliydi zaten. İlerleyen dönemde Vesely ve Louvragne’in takıma katılmasıyla pivot sorununun da çözüleceğini söyleyebiliriz.
Sezonun, bu erken finali niteliğindeki, seyri zevkli maçında, kaybetmiş olsak da takımın eksiklerini görme konusunda önemli bir ders olduğu kanaatindeyim. Şu bir gerçek; Real Madrid’den kadro ve oyun stili olarak kesinlikle daha iyi bir takımız. Fenerbahçe’nin alışık olduğumuz gibi, sezonun ilk 4-5 haftasından itibaren zirveye doğru yürüyeceğini düşünüyor ve inanıyoruz. Takımın duyduğumuz bu güven konusunda sürpriz yapıp yapmayacağını, ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz.
Dr. Akın TAŞ