EFES VALENCIA’YI DEPLASMANDA DEVİRDİ!
Sikletimiz olmayan ve dürüst olmak gerekirse bizi oldukça zorlayan Alba Berlin maçı ardından Efes, sezonun ilk ciddi sınavını son maçında başarıyla geçti. Hatırladığımız üzere geçen sezon Eurocup finalisti olarak C lisansı ile EuroLeague’e katılan Valencia, kadrosuna tanıdık simalar katarak çok da iddialı olmayan bir kadro ile yeni sezona girdi. 3 numara pozisyonuna Efes’ten Brock Motum’u ekleyen Valencia, guard pozisyonuna ise Avrupa’da birçok takımın da talip olduğu ve geçen sezonu Bahçeşehir Koleji’nde takımın liderliğini sırtlayarak ligin en başarılı isimlerinden olan İspanyol oyuncu Quency Qolom’u eklemişti. Qolom, Cuma gecesi, ilk iki maçın aksine sert savunmamızın karşısında çok direnemedi ve potansiyelinin çok altında bir performans göstererek 6 sayıda kaldı. Rakip takımda bizi zorlayan ve Valencia’nın 3. periyodun ortasına kadar oyunu önde götürmesini sağlayan nokta ise, merkez pivot pozisyonunda oynayan Dubljevic oldu. 22 sayı 7 rebaundun yanında 4 de asist kaydeden Dubljevic, büyük takımlarda oynayan Karadağ’lı diğer basketbolcular gibi pozisyonunun hakkını fazlasıyla verdi ve pota altında etkinliği ile takımının maça tutunmasını sağladı. Tabiki pota altındaki bu durumun Efes cephesindeki açıklanabilir nedeni de Bryant Dunston’ın 35 dakikanın üzerinde süre almasıydı. Pota altında Pleiss ve Sertaç Şanlı ikilisini neredeyse hiç oyuna dahil etmeyen Ataman, bu konuda ileriki süreçte nasıl bir sorumluluk alacak veya bu pozisyona bir takviye yapacak mı ilerleyen dönemlerde göreceğiz. Ancak şurası açık ki; Dunston’ın olası bir sakatlığı durumunda Efes çok sorun yaşayacah. Bu aşikar.
Pota altı pozisyonu haricinde takımın genel performansına bakacak olursak, bu konuda Efes hepimizin yüzünü güldürdü. Oyun kurucuların tamamından skor katkısı alan Efes, bu konuda neredeyse Avrupa’nın en rahat takımı. Shane Larkin ve Vasilje Micic gibi iki usta oyun kurucudan neredeyse her maç istikrarlı bir şekilde istediği katkıyı alan Efes, yedek guardlar Rodrigue Beaubous ve Kronuslav Simon’dan da oldukça verimli bir katkı elde etti. Her birine ayrı ayrı değinmek zor olsa da Simon sunduğu 19 sayı ve 5 rebaundun yanı sıra 35 dakika süre alarak skor katkısı dışında da takımın savunmasına oldukça yardımcı olarak 21 verimlilik puanı elde etti. Yine performansını dudaklarımızı ısırarak izlediğimiz yeni transfer Alec Peters de 15 sayı 7 rebaund ile oynadı ve neredeyse parkenin her yerinde bulunarak hem ne kadar potansiyelli bir şutör forvet olduğunu herkese tekrar kanıtladı hem de Simon ve Dunston ile birlikte takımın savunmadaki yükünü sırtladı.
Takımın başrol oyuncuları olan ‘Splash Biraderler’
Micic ve Larkin’e gelecek olursak; Micic için bugün ayrı bir parantez hatta paragraf açmakta fayda var. Micic henüz ilk yarıda yaptığı 12 asistle takımının maç içerisinde kalmasını sağlayarak şutör ve pivotları istediği toplarla buluşturarak takımın hücumdaki alışkanlığını sağladı. Micic asist konusunda Avrupa’nın şu an en iyi oyuncusu konumunda şüphesiz ve tabi ki asitlerinin yanı sıra kaydettiği 15 sayı ve 4 rebaund ile takımın skor yüküne önemli katkı sağladı. Shane Larkin ise bugün Ergin Ataman tarafından çok süre verilmeyerek dinlendirilse de çoğu ilk yarıda olmak üzere sunduğu 13 sayı ile önemli katkı sağladı. Şu aşamada Larkin takımın adeta jokeri konumunda. Ataman onu özellikle takımın sıkıştığı anlarda veya final niteliğindeki maçlarda kullanarak bu sayede hem diğer guardları hazır tutuyor hem de sezon sonuna kadar ondan maksimum katkıyı almayı sağlıyor. Bu konuda koçun ne kadar önemli bir taktik ortaya koyduğu sezonun ilerleyen bölümlerinde daha da anlaşılacaktır.
Takımın Cuma gecesi ne eksisi vardı diye soracak olursak, bariz bir şekilde Chris Singleton’u gösterebiliriz. Daha önceki sezonlarda çalıştırdığı Galatasaray’da da benzer bir vakayı izlemiştik, Ataman öncesi oldukça iyi performanslar göstererek takıma katılan Vogiokas ve Nate Javai ile geçen sezonun başındaki Larkin örneklerinde olduğu gibi bu sezon da Singleton’ın gerek takımla gerekse koç ile yıldızı hala barışmadı. Uzun skorer pozisyonunda mutlak ihtiyacımız olan Singleton takıma bu maçta da herhangi bir katkı sağlayamadı ve maçı – 4 verimlilik puanıyla tamamlayarak tekrar oldukça kötü bir performans sergiledi. Onun da ilerleyen süreçlerde nasıl bir performans çizeceği hepimiz için büyük bir soru işareti maalesef.
Genel olarak oyun ve skora bakacak olursak Anadolu Efes’in Valencia gibi ofansif bir takıma karşı deplasmanda topu ve skoru paylaşıtığı, hücum olarak da gerçekten sistemli ve göze hoş bir basketbol oynadığını söyleyebiliriz. Takım bu oyunuyla playoff’lara göz kırpıyor. Ataman’ın da bu sene hedef olarak gösterdiği EuroLeague kupasına ne kadar yaklaşacağını hep birlikte merak ve ümitle takip edeceğiz.
Dr. Akın TAŞ