Reklam
tvTürk

DÜ Kalp Hastanesi dünyaya açıldı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ (DÜ) KALP HASTANESİNDE GİRİŞİMSEL KARDİYOLOG PROF. DR. FARUK ERTAŞ, EKİBİYLE KENDİ ALANLARINDA YAPTIKLARI BAŞARILI OPERASYONLARLA TÜRKİYE VE ORTADOĞU’DA SAĞLIK ALANINDA ARTIK BİR OTORİTE HALİNE GELDİKLERİNİ BELİRTTİ.

  • Diğer
  • 05 Aralık 2019
  • 185 KEZ OKUNDU
Reklam

Dicle Üniversitesi (DÜ) Kalp Hastanesinde yapılan başarılı operasyonlar, üniversitenin adını dünyaya duyurmayı başardı. Türkiye başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde kalp rahatsızlığı çeken hastalar, DÜ’ye gelip tedavi oluyor.

Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesinde görev yapan Girişimsel Kardiyolog Prof. Dr. Faruk Ertaş, dünyanın farklı ülkelerinde kardiyoloji alanında çeşitli eğitimler aldı. Aldığı bu eğitimleri ve kazandığı deneyimleri başka yerlerde sergilemek istemeyen Prof. Dr. Ertaş, Diyarbakır’da kalarak başarılı çalışmalara imza attı. Yapılan çalışmalarla DÜ Türkiye ve Ortadoğu’da otorite haline gelirken, dünyada da söz sahibi olmasına katkı sağladı. DÜ Kalp Hastanesinde yapılan çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ertaş, yurt dışından hastaların üniversitelerine geldiğini, amaçlarının Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesini dünya standartları seviyesine getirmek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ertaş, “Biz akademik alanda da çalıştığımız için çalışmalarımızda doğal olarak akademi ile ilgili oluyor. Akademik çalışmaları iki kategoride ele alabiliriz; bir ulusal ve uluslararası alanda yazdığımız makaleler, bir de hastalarımıza yönelik olan girişimsel kardiyoloji dediğimiz direkt hasta müdahalesi ile ilgili yaptığımız çalışmalar var. Ulusal ve uluslararası alanda bizim yaklaşık 150’ye yakın makalemiz söz konusudur. Bölgemizde en çok adından söz ettiren ve birçok kişinin kabusu haline gelen ritim bozukluğu ile ilgili olarak Dicle Üniversitesi hem Türk Kardiyoloji Derneğinde hem de ulusal anlamda öncülük yapmaktadır. Epidemiyolojik çalışmalarda yani ritim bozukluğu ile ilgili çalışmalar yaptığımız, ki toplumda çok sık görülen bir belirtidir bu, çarpıntı şeklinde tanımlanmakta, toplumumuzda da çok fazla görülmektedir. Biz ilk defa Türkiye’de bununla ilgili epidemiyolojik çalışma yaptık. Bu rahatsızlığın pençesindeki hastalar gerçekten ilaç kullanıyorlar mı, kullandıkları ilaçları efektif doz da kullanıyor mu ya da bu hastaların felç geçirme ihtimalleri nasıldı gibi soruların hepsini çok merkezli bir çalışma ile hem ulusal hem de uluslararası dergilerde yayınladık ve çok ses getirdi. Bu bizim şahsımızda Dicle Üniversitesi için bir ilkti. Bu çalışmamızdan dolayı Türk Kardiyoloji Derneği dahil ilgili kuruluşlardan 7 ödül aldık. Bunların dışında Amerika ve Avrupa dergilerinde buna benzer kendi alanımız ile ilgili birçok makalemiz vardır. Bu makalelerimiz dünyanın çeşitli yerlerinde kendi meslektaşlarımız tarafından atıf olarak almıştır. Akademik anlamda da Kalp Hastanemizde oldukça iyi bir trend yakalamış olduk” dedi.

“Biz kalbin sınırlarını da aştık”

Kardiyoloji dünyasının üç ana artere ayrıldığını ifade eden Prof. Dr. Ertaş, “İlki klinik kardiyoloji yani hastalar polikliniğe gelir, servise yatar, biz o hastanın hastalığını takip ederiz, iyileştiririz, ilaçlarını verip taburcu ederiz. İkinci kısmı görüntüleme kısmıdır. Ultrason, MR, tomografi, eko ise görüntüleme kısmıdır ve bu boyutu ile ilgilenmek ayrı bir durumdur. İşin en özellikli ve kapsamlı kısmı aynı zamanda en popüler kısmı ise üçüncü ana alandır, yani invaziv kardiyoloji dediğimiz girişimsel, yani açık ameliyat yapılmadan kapalı ameliyatlar şeklinde hastaya müdahale etmektir. İşte bu anlamda Dicle Üniversitesi bu konuda kendini aşmış durumdadır. Biz kalbin sınırlarını da aştık, kardiyolog olmamıza rağmen artık sadece kalp damarları ile ilgilenmiyoruz. Kalp ve boyun damarlarını, beyin damarlarında açıyoruz, kalp kapaklarını ameliyatsız değiştiriyoruz. Çok uzun süre 1 yıldan fazla kapalı olan damarlarını özel teknikler ve malzemelerle açıyoruz ve buna benzer farklı çalışmalarımız sınırları her geçen gün zorluyor. Kalp krizi çok ciddi bir sorundur ve dünyada milyonlarca insan kalp krizi geçirmektedir. Bu kalp krizi geçiren hastaların yüzde 50’si evde ölmektedir, yüzde 25’i hastanede, yüzde 25’i de 5 yıl veya 5 yıldan fazla ancak yaşayabilmektedir. Çok ciddi bir tablo ile karşı karşıyayız. Mesela bir yıldan fazla damarı tıkalı olan bir hastanın o damarı böyle kaldığı sürece katılaşıyor. Onu açmak için gerçekten operatörün çok deneyimli olması lazım ve elinizde yüksek teknolojik malzemeler ile teknik altyapısının olması şarttır. İşte tam da bu belirttiğimiz özellikler bizim merkezimizde bulunuyor, hem de operatör olarak bizim tarafımızdan çok kolayca bu işlem yapılıyor. Türkiye çapında merkezin kalitesini göz önüne alırsak bu kaliteli merkezlerin sayısı 10’u geçmez ki biz o 10 arasında ilk sıralardayız. Geçtiğimiz günlerde basında da yer alan ve hayatı pamuk ipliği kadar ince bir damara bağlı olan hastamıza yaptığımız müdahale dünyada örnek sayılacak bir operasyondu. Bunlar Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesi için hayaldi 7-8 yıla kadar ama şu an bizim buraya gelmemiz ile birlikte çok efektif bir şekilde sıradanlaştı ve bu tür ameliyatlar bizim tarafımızdan yapılabilmektedir” diye konuştu.

“Kendimizi sürekli güncellemeliyiz”

Dünyada çok zor olarak tabir edilen ve Türkiye’de de sayılı yerlerde gerçekleştirilen kasıktan girerek kalp kapağı değişiminin artık çok normal ve sıradan bir biçimde kendileri tarafından gerçekleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Faruk Ertaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Kalp kapağını göğsü açmadan anjiyografi yöntemle anjiyo gibi kasıktan girip kalp kapağını dışarıdan açabiliyoruz. Normalde 70-80 yaşındaki hastalar riskli hastalar grubudur. Bu hastalarımızın şeker, tansiyon ve farklı rahatsızlıkları olabiliyor ki açık kalp ameliyatına uygun değillerdir. Bu hastalarımızı çok efektif bir şekilde anjiyo yöntemi ile kalp kapaklarını değiştirebiliyoruz. Bizde operatör deneyimi olarak bu konuda Türkiye’de ilk 5’teyiz. Şu ana kadar 250-300 kadar hastada bu işlemi gerçekleştirdik. Onun dışında ayak damarlarına, boyun damarlarında müdahale ediyoruz. Bilindiği üzere boyun damarlarında müdahale edilmemesi çok risklidir ve felç geçirme durumu oluşuyor. Artık son dönem teknolojik stentler kesinlikle cerrahiden çok daha iyi. O stentlerin kapanma ihtimali çok düşüktür. Eskiden o stentlerin tıkanma ihtimali yüzden 10’ların üzerindeydi şu anda yüzde 0’a kadar indi. Bu kadar başarılı ameliyat yapabilme ve kendimizi bu alanda geliştirmek için sürekli olarak şahsım hem yurt içi hem de yurt dışında çok değişik eğitimler almaktayım. Yunanistan, Belçika, Danimarka, Amerika, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde eğitimler aldım. Bütün bu merkezlerde birebir canlı vakalara girerek ve oradaki operatörlerle mevcut bilgilerimizi, deneyimlerimizi katmerleştirerek en üst düzeye getirip kendi merkezimizde yani Dicle Üniversitesi Kalp Hastanemizde uyguladım.”

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ