Dr. Kalan: “NGS’lerin balık yaşamını ve suyun altındaki mikrofloriyayı etkilemediğini gördüm”
TÜRKİYE’NİN İLK NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ AKKUYU NGS’NİN YAPILDIĞI MERSİN’İN GÜLNAR İLÇESİ BÜYÜKECELİ MAHALLESİ’NDE AİLE HEKİMİ OLARAK GÖREV YAPAN DR. ALPAY KALAN, RUSYA’DAKİ KALİNİN NÜKLEER SANTRALİ’Nİ ZİYARETİ VE SOĞUTMA GÖLETİNDE KATILDIĞI BALIK TUTMA YARIŞMASI SIRASINDA ÖNYARGILARININ YIKILDIĞINI SÖYLEDİ. KALAN, “NGS’LERİN BALIK YAŞAMINI VE SUYUN ALTINDAKİ MİKROFLORİYAYI ETKİLEMEDİĞİNİ GÖRDÜM” DEDİ.
Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu NGS’nin yapıldığı Mersin’in Gülnar ilçesi Büyükeceli Mahallesi’nde aile hekimi olarak görev yapan Dr. Alpay Kalan, Rusya’daki Kalinin Nükleer Santrali’ni ziyareti ve soğutma göletinde katıldığı balık tutma yarışması sırasında önyargılarının yıkıldığını söyledi. Kalan, “NGS’lerin balık yaşamını ve suyun altındaki mikrofloriyayı etkilemediğini gördüm” dedi.
Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom tarafından Mersin’in Gülnar ilçesinde Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu NGS’nin yapımı hızla devam ediyor. Bir taraftan, nükleer santrallerin çevreye ve deniz ekosistemine zarar verdiğini iddia edenlerin tepkileri sürerken, bir taraftan da nükleer santrallerin doğaya, insanlara zarar vermediğini, çevre yaşamını etkileyemeyecek şekilde uluslararası standartlara uygun olarak yapıldığını ifade edenler var.
Büyükeceli Aile Sağlığı Merkezi Doktoru Alpay Kalan, daha önce nükleer santrallerle ilgili önyargıları olan, ancak Rusya’ya gidip Kalinin Nükleer Santrali’ni gezdikten sonra fikirleri değişenlerden biri. Geçmiş yıllarda Rusya’nın Udomlya şehrindeki Kalinin Nükleer Santrali’nin soğutma göletinde düzenlenen balık tutma yarışmasına katılan ve nükleer santrali ziyaret eden Dr. Kalan, oradaki gözlemlerini anlattı.
“NGS’nin balık ekosistemine ve ortamına zarar vermediğini Rusya’da kendi gözlerimle gördüm”
Aynı zamanda profesyonel bir dalgıç olan Dr. Kalan, kafasında pek çok soru işareti ile gittiği Rusya’da gördüklerinin kendisini çok şaşırttığını ifade etti. Rusya’ya neden gittiğini anlatan Kalan, “Benim en büyük hobim balık tutmak. Aynı zamanda profesyonel olarak dalgıçlık da yapıyorum. 2014 yılında Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin Aydıncık’ta düzenlediği Akkuyu Olta Balıkçılığı Yarışması’na katılarak ikinci oldum. Yarışmada ilk 3’e girene Rusya gezisi ve ödüller verilecekti. Daha önce de halk tarafından tanınan ve balık tutmayı bilen biri olarak Rusya’nın daveti üzerine Rusya Balık Tutma Şampiyonası’na jüri üyesi olarak katılmam istendi. NGS’nin balık ekosistemine ve ortamına zarar vermediğini Rusya’da kendi gözlerimle gördüm. Gitmeden önce açıkçası kafamda çok sayıda soru işareti vardı. Kalinin NGS’nin müdürüne nükleer santralin çevreyi etkileyip etkilemediği ile ilgili sorular sordum. Santrallerde radyasyonun kontrollü kullanımının çevreye herhangi bir etkisi olmadığı yönünde bilgiler aldım. Udomlya şehrinde (santralin 35 yıl çalışmasına rağmen) insanların yaşamını ve doğayı etkileyecek herhangi olumsuz bir şey olmadığını gözlemledim. Nitekim oradaki nüfusun yaşamını sağlıklı bir şekilde devam ettirip, doğada da herhangi bir yaşam değişikliğinin olmaması bunun en güzel kanıtıdır” diye konuştu.
“Kafamdaki tüm soru işaretleri kayboldu”
Udomlya şehrinde, otomatik radyasyon izleme sistemine ait büyük bir sensörün, halkın o bölgedeki radyasyon miktarını anında görebileceği dev bir monitör bulunduğunu belirten Kalan, “Halk zaten bu monitörden bölgedeki radyasyon miktarının doğal radyasyon oranlarında olduğunu takip ediyor. Bunları gördüğümde açıkçası kafamdaki tüm soru işaretleri kayboldu. Ben, Akkuyu NGS inşa edilince de her zaman olduğu gibi yine balık tutarak keyifli zaman geçireceğimi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Balık tuttuk, NGS yakınında yaşayanlarla birlikte yedik”
Rusya Balık Tutma Şampiyonası ve NGS ziyaretinize ilişkin izlenimlerini de paylaşan Kalan, gittiği nükleer santralin kapalı bir gölün yanında kurulu olduğunu kaydetti. Gölden su alınıp tekrar aynı ortama verildiğini dile getiren Kalan, şöyle devam etti:
“Orada farklı bölgelerden gelen birçok kişi ile birlikte balık tutma yarışması düzenlendi. Ben de jüri üyesi ve izlemciydim, hatta kendim de balık tuttum ve bölgedeki ekosistemi inceledim. Daha sonra bu balıklardan Uha adında balık çorbası yarışması yapıldı ve en iyi yapana canlı yayında ödül verildi. Orada da Akdeniz’den biri olarak çorbaları tadarak jüride yer aldım. Fazla miktarda tutulan balıklar civardaki vatandaşlara da dağıtıldı. Bu balıkları orada yaşayan vatandaşlarla hep birlikte yedik, hiç kimsede radyasyon olduğuna dair bir şüphe yoktu.”
“NGS’lerin oradaki balık yaşamını ve suyun altındaki mikrofloriyayı etkilemediğini gördüm”
“Ziyaretimde, NGS’lerin oradaki balık yaşamını ve suyun altındaki mikrofloriyayı etkilemediğini gördüm” diyen Dr. Kalan, nükleer santralin bulunduğu gölün etrafını gezdiğini ifade etti. Kalan, “Kökleri, bitkileri, bölgedeki seraları, suyun içindeki yakaladığımız balıklara kadar o bölgenin doğal ve kültürel yapısını inceledim. Daha önce mikrobiyoloji, biyokimya ve fizyoloji eğitimi gördüğüm için bunlar hakkında da bilgi sahibiydim. NGS’lerin çevreye nasıl bir etkisi olduğunu tam olarak bilmiyordum. Çevreyi etkileyip etkilemeyeceği konusunda bir önyargım vardı ta ki, Kalinin NGS’ye gidene kadar. Gördüklerim karşısında anladım ki, bu önyargıların bazılarını; sadece gelişmemizi istemeyen bazı güçler ve insanlar oluşturuyor. Ben bu izlenimlerden sonra deniz suyunda bir ısı artışı olmayacağını, açık deniz olduğu için suyun denize karıştığı yerlerde ve belirli bir derinlikte, suyun soğukluğunun değişmeyeceğini, suyun radyasyonla ilişkili olmayıp sadece soğutmada kullanılacağını öğrendim. Orada dozimetre ile suyun radyasyonunu da ölçtük ve radyasyon çıkmadı” dedi.
“Santralin çevresinde seracılık yapılıyor”
Udomlya’nın, 28 bin nüfuslu bir şehir olduğuna ve 5 kilometre mesafede bir nükleer santral bulunduğuna işaret eden Kalan, oradaki doğal yaşam, tarım ve hayvancılıkla ilgili gözlemlerini ise şöyle anlattı:
“Orada yaşayan insanlar dışarıya ya da balkona çıktığında santrali görebiliyorlar. Sebzelerini ekiyorlar ve seralarda yetiştiriyorlar, bahçelerinde meyve ağaçları var. Udomlya sakinleri aynı ortamda bir nükleer santralle birlikte yaşıyorlar. Yani NGS, insanlara ve çevreye zarar verseydi, buradaki halk santralin bulunduğu ortamda zaten yaşamazdı. Ziyaretim sırasında Udomlya’da yaşayan Azeri ve Türk aileler ile de konuşma imkanı elde ettim. Gördüklerim karşısında normal koşullarda nükleer santrallerin doğaya zarar vermediği sonucuna vardım. Daha önce çocukluktan beri anlatılan ve Rus halkına karşı oluşturulan farazi dedikoduların, aynı şekilde nükleer santraller için de oluşturulduğunu düşünüyorum. Eğitimim ve donanımım sayesinde bu önyargıların ve dedikoduların gerçeklerden uzak olduğunu gördüm. Rus halkının nükleer santraller konusundaki bilgisi ve tecrübesiyle bizim de azmimizle dostane birlikteliğimizi onlara göstererek; ülkemiz geleceği açısından nükleer santralin Akkuyu’ya yapılmasını, aynı zamanda toplumumuza kazandırılmasını hep birlikte başaracağımıza inanıyorum.”