Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu İle “Göçler Çağında Birlikte Yaşamak”
TÜRKİYE DİYANET VAKFI KADIN AİLE VE GENÇLİK MERKEZİ ( TDV KAGEM), SOSYAL ALANDA GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUĞU ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA DOÇ. DR. ALİ ZAFER SAĞIROĞLU İLE “GÖÇLER ÇAĞINDA BİRLİKTE YAŞAMAK” KONULU SEMİNER İLE DÜNYADA HER GEÇEN GÜN YAYGINLAŞAN GÖÇ VE BERABERİNDE GETİRDİĞİ BİRÇOK GERÇEĞE AYNA TUTTU.
Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi ( TDV KAGEM), sosyal alanda gerçekleştirmiş olduğu çalışmalar kapsamında Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu ile “Göçler Çağında Birlikte Yaşamak” konulu seminer ile dünyada her geçen gün yaygınlaşan göç ve beraberinde getirdiği birçok gerçeğe ayna tuttu.
İnsanlar niçin göç ederler sorusuna cevap vererek sözlerine başlayan Sağıroğlu, “Dünyada iki tür göç var. Birincisi, kendi iradesi ile göç edenler. Bu bölüm daha çok çalışma ve eğitim amaçlı göç grubunu temsil eder ve bunlara ekonomik ve gönüllü göçmen adı veriyoruz. İkincisi ise, kendi iradesi dışında göç edenler. Savaş ya da doğal afet sonucu göç etmek zorunda kalan kesimdir ki, bu kısıma zorunlu göçmen adı veriyoruz. Bugün dünyada, kendi ülkesi içinde yerinden edilmiş kişiler dâhil altmış sekiz milyon insan zorunlu göçmen kategorisine giriyor. Tüm medeniyetler; kimlik, dil, din, örf adet ve gelenek anlamında taşıdığı birçok değeri ile birlikte dünya üzerinde bir duruşu vardır. Bu sebeple, aynı ortamda birlikte yaşamak için yeni ortak bir dil bulmamız şart” dedi.
Göçlerin toplumlar üzerindeki etkisinden bahseden Sağıroğlu, “Kendi tecrübelerimizi ve diğer medeniyetleri incelediğimizde görüyoruz ki, medeniyetler sadece kendi içlerine yönelik yaşarlarsa, dışarıdan gelen göçleri yönetemezler. Göç meselesi bir kriz meselesi değil, bir yönetim meselesidir. Kendi insanımızı yönettiğimiz gibi gelen göçmenleri de yönetebilirsek, ülkemiz için bu hareketliliği bir zenginlik ve avantaja çevirebiliriz. Bu uygulamayı tarihte en iyi, ‘devşirme sistemi’ uygulaması ile Osmanlı İmparatorluğu gerçekleştirmiştir” diye konuştu.
Son yıllardaki ciddi göç hareketliliğine dikkat çeken Sağıroğlu, “Bugün Türkiye’de kırk milyon insan giriş ve aynı sayıda da çıkış yapmakta. Yakın tarihte sadece zorunlu göçmenlerin sayısının iki yüz elli milyona ulaşacağı da bir gerçek olarak görünüyor” dedi.
Mülteci meselesinin tüm siyasiler için birer turnusol kâğıdı olduğunun altını çizen Sağıroğlu, “Toplumda birlikte yaşama kültürünün ciddi manada sağlam temeller üzerine oturtulması isteniyorsa önce göçmenlerle alakalı hukuki anlamda sağlam düzenlemeler yapılması gerekmekte. Göç yönetiminde tolumdaki algı yönetimi oldukça hassas ve önemlidir. Sadece Türkiye’de değil, başka birçok ülkede göçmenlere karşı kamuoyu algısının doğru yapılması adına en önemli görev ise medya ve politikacılara düşmektedir” diye konuştu.
“Toplumsal hareketliliği aslında gelişmişliğin bir göstergesi olarak görürüz. Toplumların gelişimi de insanların hareketliliğine bağlıdır” diyerek sözlerine devam eden Sağıroğlu, “Göç olgusu iyi yönetildiği zaman olumsuz ön yargılar da zamanla ortadan kalkar. Bilimsel gerçekler de bunu destekliyor. Büyük bir insan hareketliliği var ancak bu olgu iyi yönetilebilirse uzun vadede ekonomik ve toplumsal anlamda Türkiye’yi güçlendirecektir. Tarihimizde buna benzer örnekler az değil. Biz de bizzat saha çalışmalarında bunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.