Çevre baskısı anneleri yıpratıyor, yanlışlara sürüklüyor
‘ANNELERE YÖNELİK TOPLUMSAL BASKI’ KONULU ÇALIŞTAYDA, ANNE OLAN KADINLARA YÖNELİK FARKLI ALANLARDA UYGULANAN BASKI TARTIŞMAYA AÇILDI. ÇALIŞTAYIN AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPAN ANNE MECLİSİ DERNEĞİ BAŞKANI OYA KALENDER, TÜRKİYE’DE ANNELERİN TOPLUM TARAFINDAN BELİRLİ KALIPLARA SOKULMAK İSTENDİĞİNİ VE BU DURUMUN ANNELER ÜZERİNDE BÜYÜK BİR TOPLUMSAL BASKIYA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ İFADE ETTİ.
‘Annelere Yönelik Toplumsal Baskı’ konulu çalıştayda, anne olan kadınlara yönelik farklı alanlarda uygulanan baskı tartışmaya açıldı. Çalıştay kapsamında ayrıca ‘Bebek Beslenmesi ve Sosyal Baskı’ konulu araştırmanın sonuçlarına da yer verildi. Araştırmaya göre; annelere en büyük baskı diğer anneler ve kayınvalidelerden geliyor.
Toplumun kilit noktası olan aile birliğinin güçlenmesi ve annelerin mevcut yaşam kalitelerinin artırılması misyonuyla faaliyet gösteren Anne Meclisi Derneği tarafından düzenlenen “Annelere Yönelik Toplumsal Baskı” konulu çalıştayda, ülkemizde anne olan kadınlara yüklenen roller ve uygulanan toplumsal baskı tartışıldı.
“Annelerin üzerindeki sosyal baskıyı ortaya koymak ve farkındalık oluşturmak istiyoruz”
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Anne Meclisi Derneği Başkanı Oya Kalender, Türkiye’de annelerin toplum tarafından belirli kalıplara sokulmak istendiğini ve bu durumun anneler üzerinde büyük bir toplumsal baskıya dönüştüğünü ifade ederek, “Anneler en çok desteğe ihtiyaç duydukları lohusalık dönemlerinde yakın ya da uzak fark etmeksizin çevrelerinden; ’Bu çocuk biraz zayıf mı?’, ’Bugün hava serin, ince mi giydirmişsin?’, ’Sezaryen doğum sağlıklı değil, neden normal doğum yapmadın?’, ’Sütün yetmiyor mu?’, ’Mamayla çocuk mu büyütülür’ gibi baskılayıcı sorulara maruz kalıyorlar. Anne Meclisi Derneği olarak amacımız, annelerin üzerindeki bu sosyal baskıyı gündeme getirerek, konu ile ilgili toplumda farkındalık oluşturmak ve kadınların anneliklerini istedikleri gibi özgürce yaşamalarına katkı sağlamak. Annenin doğumundan tutun da bebeğine nasıl baktığına ya da nasıl beslediğine kadar pek çok konuda adeta sorgulanmasını, büyük haksızlık olarak kabul ediyoruz” diye konuştu. Kalender ayrıca annelerin en çok beslenme konusunda baskı gördüğüne de dikkat çekerek şunları söyledi: “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki annelerin üzerindeki en büyük baskı unsuru yine
diğer annelerin sözleri oluyor. Oysa annelerin birbirlerini desteklemesi gerekir. Bu konuyu, biz de kamuoyunun gündeminde tutmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz.”
“Diğer anneler ve kayınvalidelerden yoğun baskı geliyor”
Çalıştay, açılış konuşmalarının ardından Wizsight araştırma şirketi Kurucusu N. Özge Akçizmeci Üstün’ün ‘Bebek Beslenmesi ve Sosyal Baskı’ konulu araştırma sunumu ile devam etti. Annelerin bebeklerinin beslenmesi konusundaki algı ve psikolojisini ortaya koyma hedefiyle bin 606 anneyle gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarını katılımcılarla paylaşan Üstün; anneler üzerinde bu konuda en çok baskıyı yaratan kişilerin diğer anneler ve kayınvalideler olduğunu söyledi.
“Anneler bebeklerinin beslenmesi hakkında yapılan yorumlardan rahatsız”
Araştırma sonuçlarına göre çevrelerinden gördükleri baskıların annelerde endişe, üzüntü ve bunalım gibi birçok olumsuz sonuca yol açtığının altını çizen Üstün, “Araştırmaya katılan annelerin yüzde 80’i, sadece emzirmek ile ideal bir anne olunamayacağını düşünüyor olsa da bebeklerine yeterli anne sütü veremeyen her 10 anneden 6’sı çevresinden olumsuz, eleştirel, suçlayıcı, yargılayıcı ya da kendini yetersiz hissettiren yorumlar duyduğunu belirtiyor. Her 10 anneden 7’si ise bebeklerine devam sütü veya mama verdikleri için çevrelerinden baskı gördüklerini ifade ediyor” dedi.
Üstün, annelerin karşılaştığı baskıyı ise şöyle aktardı: “Anneler bu dönemde herkesin konuyla ilgili yorum yapmasından rahatsız. Annelere bu dönemde duydukları yorumları sorduğumuzda gerçekten üzücü sonuçlarla karşılaştık. ‘Komşunun bebeği kilolu, seninki kilosuz, bakamıyor musun bu bebeğe sen?’ diyenden tutun, annelere “sütsüz inek” diyenler bile olmuş. Tüm bu yorumlar, bu dönemde oldukça hassas olan anneleri üzüyor.”