Çavuşoğlu:“Avrupa’da radikalleşen bir Türk bile yoktur”
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU, HOLLANDALI MEVKİDAŞI STEF BLOK İLE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISINDA, FARKLI ÜLKELERDE YAŞAYAN TÜRKLERİN O ÜLKEYE ENTEGRASYONUNUN TEŞVİK EDİLDİĞİNİ İFADE EDEREK, “DOĞRU İSLAM’IN ÖĞRETİLMESİ KONUSUNDA DA BİRLİKTE ÇALIŞIYORUZ. O NEDENLEDİR Kİ AVRUPA’DA RADİKALLEŞEN BİR TÜRK BİLE YOKTUR. BURAYA ENTEGRASYONU KONUSUNDA HİÇBİR PROBLEM GÖRMÜYORUZ” DEDİ.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hollandalı mevkidaşı Stef Blok ile düzenlediği basın toplantısında, farklı ülkelerde yaşayan Türklerin o ülkeye entegrasyonunun teşvik edildiğini ifade ederek, “Doğru İslam’ın öğretilmesi konusunda da birlikte çalışıyoruz. O nedenledir ki Avrupa’da radikalleşen bir Türk bile yoktur. Buraya entegrasyonu konusunda hiçbir problem görmüyoruz” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Hollanda 7. Wittenburg Konferansı’nda Hollandalı mevkidaşı Stef Blok ile ortak basın toplantısı düzenledi. Çavuşoğlu, “Stef Blok’la ben ilişkilerimizi normalleşmesi için Başbakan Rutte ve Cumhurbaşkanımızın Erdoğan’ın da liderliğinde çaba sarf ediyoruz. İlişkilerimizi normalleştirme kararı aldığımız günden bu yana birlikte çalışıyoruz. Önce Stef Blok beni ziyaret etti, Türkiye’ye geldi şimdi ben ziyaret ediyorum. Ama bu arada da çok sayıda belirlediğimiz yol haritası çerçevesinde temaslarımız oldu. Biraz önce ekonomik ilişkilerimizin de nasıl gelişmekte olduğunu zaten söyledim. Diğer taraftan bugün Wittenburg Konferansı’nın 7.’sinin düzenlenmesi de esasen yeni fikirlerle beraber ilişkilerimizi geliştirme yönündeki karşılıklı irademizin ve arzularımızın yansımasıdır. Her alanda ilişkilerimizi her konuda hem fikir olmasak da geliştirmek için bundan sonra da çaba serf edeceğiz. Sayın Başbakan Rutte, Türkiye’yi ziyaret etmek istedi. Sayın Cumhurbaşkanımız da memnuniyetle bu ziyaretin gerçekleşmesi konusunda bizlere de talimat verdi. Her iki tarafa da uygun bir tarih belirlendikten sonra bu ziyaret gerçekleşir. Sadece karşılıklı ziyaretler yetmez birlikte çalışmaya devam etmemiz lazım” dedi.
“Avrupa’da radikalleşen bir Türk bile yoktur”
Bakan Çavuşoğlu, 11 Mart 2017 olaylarına ilişkin, “O olaylardan sonra Türk toplumu üzerinde hissettiği baskıyı bize de söylemişti. Bu konuyu Stef Blok’un Ankara ziyaretinde ele aldık. O günden bu yana bu konuyu Hollanda hükümetinin ciddiyetle ele aldığını görüyoruz. O şikayetlerin azalmaya başladığını da görüyoruz. Asma şunu söylemem gerekir ki burada yaşayan Türk toplumu, iki ülkeyi benimsemiş bir toplumdur. Buraya entegrasyonu konusunda hiçbir problem görmüyoruz. Özellikle Türklerin buraya entegrasyonunu yaşadıkları topluma entegrasyonunu teşvik ediyoruz. O ülkenin dilini öğrenmelerini de teşvik ediyoruz. Doğru İslam’ın öğretilmesi konusunda da birlikte çalışıyoruz. O nedenledir ki Avrupa’da radikalleşen bir Türk bile yoktur. Bu alanda işbirliğimizi sürdürürsek hem Türk toplumu rahat eder hem onların buraya entegrasyonu daha kolay olur. Bugün Hollanda parlamentosunda Türk kökenli milletvekillerinin olması bile burada yaşayan Türklerin buraya entegrasyonunun bir göstergesidir. Dün akşam bir Türkle konuşurken şunu söyledi, ‘Türkiye benim ana vatanım, Hollanda da baba vatanım. İkisi arasında ayrım yapamam’ dedi. Bu çok güzel bir tarif oldu bence. Türk toplumunun tamamı bu hissiyat içinde” diye konuştu.
“Fransa’nın kendi tarihine bakması lazım. Daha Ruanda soykırımının üzerinden 25 yıl bile geçmedi”
Çavuşoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 24 Nisan kararnamesine ilişkin, “Avrupalılar ağzını açtıkları zaman ne diyorlar, hukukun üstünlüğü. Macron’a sormak isterim, Fransa’nın en yüksek mahkemesi Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği karar çok açıktır. Hem de iki defa. Parlamentoda aldıkları kararları aslında tersine çeviren kararlar da var. Siyasilerin böyle kararlar almaması gerektiğini söyledi. Fransa Anayasa Mahkemesinden bahsediyorum. Kendi Anayasa Mahkemesinin kararını belki böyle yorumlayabilirsiniz. Yine hukukun üstünlüğünden bahsederken herkes Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı kararların üye ülkeler tarafından uygulanması gerektiğini savunur. Bu da doğru bir şey. Peki AİHM’nin de bu konuda net kararları var. Buna rağmen niye Macron neden böyle kararlar alıyor? İşte popülizm. Başka bir şey değil. Özellikle bu tür siyasi kararlar almak tarihi çarpıtmak siyasilere yakışmıyor. Hele hele Fransa’nın bu konularda karar alması tam bir trajikomik bir olay. Fransa’nın kendi tarihine bakması lazım. Daha Ruanda soykırımının üzerinden 25 yıl bile geçmedi. Diğer taraftan Cezayir’de ve diğer yerlerde Afrika’da Fransa’nın yaptıklarını ne olanlar ne de biz unuttuk. Dolayısıyla bunları yapan bir ülkenin başka bir ülke ile milletle ilgili böyle kararlar alması kabul edilebilir değildir. Maalesef Avrupa’nın içine düştüğü bu aşırı akımlardan liberaller dahi nasibini alıyor. Bu kararın bizim için hiçbir geçerliliği yoktur. Bu konuda biz de gerekli tedbirlerimizi zaten alacağız. Bununla ilgili de Ankara’da da bazı girişimleri başlattık” dedi.