Büro Memur-Sen Başkanı Yılancı: “Ek gösterge tüm kamu çalışanlarını kapsayıcı olmalıdır”
BÜRO MEMUR-SEN BAŞKANI METİN YILANCI, UZUN SÜREDİR GÜNDEMDE 3600 EK GÖSTERGENİN KAPSAMININ TÜM KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN GENİŞLETİLEREK YENİDEN DÜZENLENMESİ GEREKTİĞİNİ BELİRTTİ. YILANCI,” DEVLETİN BEL KEMİĞİNİ OLUŞTURAN BÜRO HİZMET KOLU ÇALIŞANLARI DA EK GÖSTERGE ÇALIŞMASI KAPSAMINDA OLMALIDIR.TÜM KAMU ÇALIŞANLARINI MEMNUN EDECEK, KAPSAYICI BİR ÇALIŞMA OLMALIDIR.TOPLUMUN DEĞİL ÇALIŞANLARIN BEKLENTİSİ VARDIR” DEDİ.
Büro Memur-Sen Başkanı Metin Yılancı, uzun süredir gündemde olan 3600 ek göstergenin kapsamının tüm kamu çalışanları için genişletilerek yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Yılancı, “Devletin bel kemiğini oluşturan büro hizmet kolu çalışanları da ek gösterge çalışması kapsamında olmalıdır. Tüm kamu çalışanlarını memnun edecek kapsayıcı bir çalışma olmalıdır. Toplumun değil çalışanların beklentisi vardır” dedi.
3600 ek göstergeye ilişkin yasanın Mecliste kabul edilmesi durumunda pek çok memurun maaş, emekli maaşı ve emekli ikramiyelerinde artış olacak. Meclis takvimine göre bu ay içinde gündeme gelmesi öngörülen yeni düzenlemeye ilişkin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Devlet Personel Başkanlığı ile ilgili bakanlıkların çalışmaları devam ediyor. 3600 ek göstergenin ne zaman yasalaşacağına dair henüz resmi bir açıklama yapılmazken, Büro Memur-Sen Başkanı Metin Yılancı yaptığı açıklamada ek göstergenin tüm kamu çalışanları için kapsayıcı olmasını istediklerini belirtti. Yılancı, sözleşmeli personelin ve yardımcı hizmet sınıfında çalışanların yaşadığı mağduriyetlere ilişkin de konuştu.
“Bunlar almasın demiyoruz, daha fazlasını alsınlar”
Kamu gündeminde bulunan 3600 ek gösterge konusuna ilişkin açıklamalarda bulunan Metin Yılancı, “3600 ek gösterge çalışanların çalışırken değil de emekliliklerinde faydalanacağı bir gelir kaynağıdır. Ek gösterge artırılarak çalışanların bir nebze olsun maddi anlamda rahatlamasının sağlanmasını olumlu buluyoruz. Ancak kapsamının 4 meslek grubuyla sınırlı kalmasını uygun bulmuyoruz. Güncel olarak konuşulan polis, öğretmen, sağlık çalışanları ve din görevlilerinin bu uygulamadan yararlanmasını biz de destekliyoruz. Hepimizin ailesinde bu meslek guruplarından birileri mutlaka var. Bunlar almasın demiyoruz, daha fazlasını alsınlar. 8 bakanlık ve 51 kamu kurumunda görev yapan büro memurlarının da ek gösterge çalışması içerisinde yer alması gerekmektedir” dedi.
“Tüm kamu çalışanlarını memnun edecek, kapsayıcı bir çalışma olmalıdır”
Ek göstergenin tüm kamu çalışanlarına kademeli olarak verilmesi gerektiğini ifade eden Yılancı, ”Devletin mali işlerini emanet ettiği Hazine ve Maliye Bakanlığı, adalet hizmetlerini üstlenen Adalet Bakanlığı, iç güvenliğimizi emanet ettiğimiz İçişleri Bakanlığı, ülkemizin savunmasını üstlenen Milli Savunma Bakanlığı, vatandaşlarımıza doğumundan ölümüne kadar hatta ölümünden sonra bile hizmet sunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ülkemizi yurt dışında temsil eden Dışişleri Bakanlığı, ülkemizin gençliğini ve yeni nesli yetişmesini üstlenen Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi devletin bel kemiğini oluşturan büro hizmet kolu çalışanları ek gösterge çalışması kapsamında olmalıdır. Ek göstergesi olmayan 105 bin civarında Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan varken, onlardan bahsetmeyeceksin. Ek göstergesi olan çalışanın ek göstergesini daha da nasıl yükseltirim diye uğraşacaksın. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Ek göstergenin tüm kamu çalışanlarına kademeli bir şekilde verilerek, tüm kamu çalışanlarını memnun edecek kapsayıcı bir çalışma olmalıdır. Toplumun değil çalışanların beklentisi vardır. Gerekli adımları attık bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu.
“Personellerin görüşlerinden dolayı iş sözleşmeleri feshedildi”
Sözleşmeli personel uygulamasının çalışma barışını giderek bozduğunu ifade eden Yılancı, “Düşünün bir kere iş aynı, sorumluluk aynı, külfet aynı, ancak nimetten yararlanma farklı olmamalıdır. Sözleşmeli personel kadroya geçirilmelidir. Kamuda farklı kurumlarda farklı unvanlar için farklı bir sözleşmeli istihdam söz konusu. Örneğin sözleşmeli olarak atanan öğretmenler 4 yıllık süre sonunda başarılı bulunursa kadroya geçirilmektedir. Benzer bir durum sözleşmeli sağlık personeli için de söz konusu. Belirli bir süre çalışıyorsunuz, başarılı bulunursanız kadroya geçiriliyorsunuz. 31 Mart’taki seçimlerden sonra bazı belediyelerde hizmet yarışı değişti. Personellerin görüşlerinden dolayı iş sözleşmeleri feshedildi. Kadro kırmızı çizgimiz diyoruz ya ne kadar önemli olduğu burada ortaya çıktı. Konfederasyon Genel Başkanımız Ali Yalçın’ın önderliğinde sözleşmeliliğe son şurası düzenledik” diye konuştu.
“Sözleşmeli personelin kariyer planlaması yapması ve geleceğe dair hedef belirmesi mümkün değil”
Kamudaki 4/B veya diğer kanunlara dayalı sözleşmeli personel için de bu sistemin benimsenebileceğini ifade eden Yılancı, bu durumun hem çalışma barışını sağlayacağını hem de personelin performansını ve motivasyonunu artıracağını belirtti. Yılancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Neticede kurumsal hizmet kalitesi artacaktır. Halen 4/B sözleşmeli personel bir kanunla kadroya geçirilmez ise ömür boyu sözleşmeli olarak kalmaktadır. Aynı işi yapan, aynı mekanı bazen aynı unvanı paylaşan personel biri memur diğeri sözleşmeli olduğu için farklı mali ve sosyal haklara sahip, bu durumun sürdürülmesi mümkün değildir. Yetenekli ve üstün vasıflara sahip olmasına rağmen sözleşmeli personelin kariyer planlaması yapması ve geleceğe dair hedef belirmesi mümkün değil. Bu da çalışanların yeteneklerinin körelmesi demektir. Kamuda görevli vasıflı personelin kendini geliştirmesinin önü açılmalı.”
“Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalıdır”
Kamuda yardımcı hizmetler sınıfında yaşanan mağduriyetlere ilişkin konuşan Yılancı, ”Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı, bu sınıftakiler öğrenim durumlarına uygun kadrolara atanmalı veya genel idare hizmetleri sınıfı kapsamına alınmalıdır. 1965 yılından kalan yardımcı hizmetler sınıfı artık miadını doldurmuştur. Eskiden eğitim seviyesi düşük olan personelin yer aldığı bu sınıfta artık üniversite mezunu hatta 2. lisans eğitimini yapanlar dahi var. Yardımcı hizmetler sınıfındakilerin yerine getirdiği hizmetlerin hizmet alımı yoluyla şirketlere gördürülmesi mümkün hale getirildi. Hatta geçtiğimiz yıl taşeron olarak bilinen bu kapsamdaki yaklaşık 900 bin personel işçi kadrolarına geçirildi. Bu da göstermektedir ki 1965 yılı şartlarında bir ihtiyaç olan bu hizmet sınıfına günümüzde ihtiyaç kalmamıştır. Yardımcı hizmetler sınıfındaki personel ek göstergeden yararlanamamakta ve pek çok bakımdan mağdur edilmektedir. Talebimiz Yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılarak yaklaşık 110 bin kişilik yardımcı hizmetler sınıfı personelinin öğrenim durumlarına uygun kadrolara geçirilmesi bu yolla mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesidir” şeklinde konuştu.