BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, “Türkiye’de göç çalışmaları olumlu bir şekilde ilerliyor”
NİKHİL SETH,
Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Göç’ konulu toplantıya katılan Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, mülteciler konusunda sağlanacak fonun BM’nin görevi olduğu belirterek, “Türkiye’nin bu konudaki eforlarını önemli buluyorum” dedi.
Göç hareketlerinin önemi, küresel göç algısının oluşturduğu problemler ve olası çözüm önerileri; Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Başkanı Nikhil Seth’in de katılımı ile Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıda ele alındı. Uzmanları ve akademisyenleri bir araya getiren toplantıda; düzensiz göç, Suriye göçü ve Türkiye’nin göç konusunda karşılaştığı sorunlar tartışıldı.
“Türkiye’nin çalışmaları çok olumlu”
Türkiye’deki göç durumunu değerlendiren BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, “Türkiye’de göç meselesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün güncel sayılarla yeniden karşılaştık. Türkiye’nin bu konudaki eforlarını önemli buluyorum. Elbette ki ümidim mültecilerin geldikleri bölgelerdeki durumunun iyileşmesi ve mültecilerin evlerine geri dönmesidir. Türkiye’nin bu konudaki çalışmalarının çok düzgün ve olumlu bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum” dedi.
“BM’nin görevi fonu sağlayabilecek ortakları bulmak”
Türkiye’nin göç ve sığınma konusunda en önemli sorunlarından fon konusuna da değinen Seth, BM olarak dünyadaki göç sorununa yeterinde çözüm bulamadıklarını söyledi. Seth, “BM’nin görevi bu fonu direkt sağlamaktan ziyade, bu fonu sağlayabilecek ortakları bulmaktır. Aslında dünyada bu paylaşımın olması için politik ve sosyolojik ortamı sağlamaktır. BM’nin hem Avrupa Birliği (AB) ile hem de diğer ülkelerle ve dünya bankalarıyla bu konunun üzerine eğilmeli ve bu konuda ülkelerin birbirlerine destek olmasını sağlamalıdır” şeklinde konuştu.
“Göçün yüzde 75’i fakir ülkelerden fakir ülkelere gerçekleşiyor”
Göçün medyada yansıtıldığı gibi fakir ülkelerden gelişmiş ülkelere değil, daha çok fakir ülkelerden fakir ülkelere gerçekleştiğini belirten Seth, “Göçle ilgili duruma baktığımızda, durumun medyada gösterilenden biraz daha farklı olduğunu görüyoruz. Dünyadaki tüm göçün yüzde 75’i fakir ülkelerden fakir ülkelere gerçekleşiyor. Basında bu daha çok tam tersi gibi gösteriliyor. Göçle ilgili asıl sorun da budur. Aslında baktığımızda mültecileri sadece ekonomik sorun olarak görmemek lazım. Çünkü kendi ülkelerindeki savaştan, politik rahatsızlıktan ya da sosyal sorunlardan kaçan kişiler de başka ülkelere göç edebiliyor” diye konuştu.
“Göçmenlerin en büyük sorunu ötekileştirilmek”
Kimsenin ülkesinden isteyerek ayrılmayacağının altını çizen Seth, göçmenlerin yaşadığı en büyük sorunun gittikleri ülkelerde ötekileştirilmek olduğunu söyledi. Seth, yaşanılan sorunlara karşı ortak bir çözüm yolu bulunması gerektiğini kaydederek, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü;
“Göç etmek her zaman zor bir karardır. Bu yüzden de bizim göç eden kişileri mutlaka anlamaya çalışmamız lazım. Türkiye özellikle bu konuda çok ciddi adımlar attı. Göçmenleri biz ve onlar diye sınıflandırmak yerine hepsine ‘biz’ diye bakıyor ve eğitim anlamında toplumla bütünleştiriyor. Umudum bütün ülkelerin bu şekilde davranması. Göç konusunda yerel yönetimlere göçmenlerin eğitilmesi noktasında çok özel bir görev düşüyor. Göç eden kişileri ülkelere birer külfet olarak görmek yerine istihdama katılacak, eğiteme katılacak ve ekonomiye katkı sağlayacak bireyler olarak görülmesi gerekiyor. Göçmenlere karşı olan ön yargının bitmesi için yerel yönetimlerin eğitilmesi, potansiyellerinin geliştirilmesi gerekiyor.”
Kilis’in yüzde 60’ı Suriyeli
Göç ve düzensiz göç, konusunda şehir merkezlerinin önemli bir hedef olduğunu kaydeden BAU Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, sınır boylarındaki iller ve ilçelerde önemli sayıda Suriye göçü olduğunu belirtti. Narlı, Kilis’in yüzde 60’ı Suriyelilerden oluşuyor. Fakat büyük şehirlere odaklanmamız gerekiyor. Göçmenler için yapılacak çalışmalara öncelik verilmeli. İlk olarak onların ihtiyaçlarını gidermek gerekiyor. Bu ihtiyaçlar arasında çocukların eğitim ihtiyacı çok önemli. Ayrıca bu çocukların savaş ve göç travmasını düşünürsek, onların sosyal uyumlarını güçlendirecek çalışmalara da ihtiyaç var. Şu anda Türkiye’deki Suriyeli çocukların yüzde 62’si Türk eğitim sistemine entegre edildi. Bu önemli bir başarı. Fakat sadece formel eğitim sistemine entegre edilmeleri yeterli değil. Onların sosyal uyumlarını güçlendirmek için Türk ve Suriyeli çocuklar bir araya getirilerek, aralarında kaliteli bir temas oluşturulmalı. Bu da sanat çalışmaları, spor çalışmalar gibi aktivitelerle mümkün. Bunun için üniversitemizde de önemli projeler geliştiriyoruz” dedi.
“Türkiye’de göçmelere olan ön yargıda artış var”
Türkiye’deki göçmen ön yargısına da değinen Prof. Dr. Ayşe Nilüfer Narlı, “Göçmenler her dönemde istenmeyen insan olabiliyor. Türkiye’de özellikle son üç yılda göçmenlere karşı ön yargılarda bir artış var. Birçok insan Suriyelileri kendilerine rakip olarak görüyor. Bu da birçok sorunu Suriyelilere yükleme gibi bir tutum geliştiriyor. Öncesinde Suriyeliler misafirdi şimdi ise büyük bir rakip. Türkiye’de sosyal düzeni bozan insanlar gibi algılanıyorlar. Bunların aşılması için yapılması gereken en önemli şey eğitim çalışmalarıdır. Bu konuda düzenli politikalar oluşturulmalı ve halkın bu politikalardan düzenli olarak bilgilendirilmesi gerekir. Bu sayede ön yargılar aşılabilir” ifadelerinde bulundu.
Öte yandan toplantıda, BAU Global Başkanı Enver Yücel’in Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Uluslararası Eğitim Merkezi Türkiye Başkanlığını da yaptığı merkez öncülüğünde, Mayıs 2019’da faaliyete geçen ve Birleşmiş Milletler ile uluslararası üniversiteler tarafından kurulan University Global Coalition (Küresel Üniversite Koalisyonu) platformuna üyeliği için bir imza töreni düzenlendi. Anlaşma ile koalisyonun Türkiye’den ilk ve tek üyesi Bahçeşehir Üniversitesi oldu.