Bilim insanları Van’daki karayosunlarını araştırdı
AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROFESÖR DOKTOR MESUT KIRMACI, KARAYOSUNLARINI ARAŞTIRMAK ÜZERE VAN VE ÇEVRESİNDE ÇALIŞMALAR YAPTIKLARINI SÖYLEDİ.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mesut Kırmacı, karayosunlarını araştırmak üzere Van ve çevresinde çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mesut Kırmacı başkanlığında Profesör Doktor Hatice Özenoğlu, Doçent Doktor Metin Armağan, Öğretim Görevlisi Gözde Aslan ve Öğretim Görevlisi Emre Ağaca ile birlikte Van ve çevresinde karayosunlarını araştırma çalışmalarını sonlandırdı. Aydın Adnan Menderes Üniversitesinin desteklediği bir proje kapsamında projede yer alan 5 arkadaşı ile buraya geldiklerini ifade eden Prof. Dr. Kırmacı, “Karayosunları yaşayan bitkilerin içerisinde en ilkel formlar olarak bugüne kadar hayatlarını devam ettirmişler. Üniversitelerimizin akademik gündemine birazcık geç girmiş konu. Dolayısıyla 1985 yılında ilk yüksek lisans tezine rastlıyoruz. 1829 yılında ilk karayosununun kaydının verilmiş olmasına rağmen bunlar 1970’lerin ortalarında kadar bu konuyla alakalı olarak yabancı araştırıcılar çalışmışlar. Tabii ki hal böyle olunca 1985’ten günümüze kadar geçen süre içerisinde Doğu Anadolu, Güneydoğu, Anadolu gibi İç Anadolu’nun bir kısmı gibi karayosunları açısından çalışılmamış çok sayıda alan kalmış. Dolayısıyla çalışmalar hem hocaların bulundukları üniversitelere, hem de daha kolay ulaşılabilir yerlere yoğunlaşmış. Yani ülkenin Batısı, Güneybatısı ve Karadeniz Bölgesi gibi. Dolayısıyla bizim burada bu bulunma amaçlarımızın başında geliyor. Bu bölgede floristik anlamda yapılmış bir çalışma yok. Biz bunu bir proje yazdık ve bu proje kapsamında buraya geldik bitki ve karayosunu topluyoruz” dedi.
“Karayosunları çok fazla bilinen grup değil”
Profesör Doktor Kırmacı, “Karayosunları çok fazla bilinen grup değil aslında. Akademik çevre dışında yani halk bu bitkileri çok fazla bilmiyor. Dolayısıyla toplam bin kadar da türümüz var aslında Türkiye’de elişe sahip olan. Çok da azımsanacak bir rakam değil. Bu rakamın bin 200’lere kadar da çıkmasını bekliyoruz. Yani bir 12 bin tane çiçekli bitki türümüzün yaklaşık yüzde 10 kadar da karayosunlarının olabileceğini tahmin ediyoruz” dedi.
3 tane büyük karayosunları dedikleri grup olduğunu ifade eden Profesör Doktor Kırmacı, “Bunlar yapraklı karayosunları biraz önce işte topluyorduk burada. Yapraklı karayosunları, ciğer otları ve boynuzlu ciğer otları olmak üzere 3 tane grup bu karayosunlarının içerisine giriyor. Dediğim gibi bu güne kadar ilçe gösterilmemiş olmasının temel nedenlerinin başında aslında çiçekli bitkilerle karşılaştırıldığınızda ekonomik önemlerinin az oluşu. Hani gösterilerinin daha düşük oluşu gibi faktörler söylenebilir yani bugüne kadar yani bu çok fazla eğilim ama son 30 yıla baktığınızda 30 yıldır gerçekten bu konuyla çalışan hem uzman sayısı da oldukça artış var hem de bu uzmanların oldukça iyi çalışmaları geliyor önümüzde. Tabii ki olay sadece arazi çalışmalarından ibaret değil. Bunun birde laboratuvar kısmı var. Hani çiçekli bitkilerle karşılaştırıldığında birazcık bizim işimiz de zor açıkçası. Çok küçük yani mili metreye ulaşan yosunlarla çalışıyoruz. Yani elimizdeki büyüteçler olmamış olsa bunları göremeyiz. Dolayı bu çalışma zorluğu da aslında birazcık hani bilim insanlarına ilk başta bu konudan birazcık uzak tutmuş. Ama tabii ki baktığınız zaman ekolojik olarak ta ekonomik olarak pek çok az ama ekolojik olarak gerçekten çok önemli organizmalar. Bunlar süksasyonun ilk basamağında bulunuyorlar. Yani bugün eğer bir toprak oluşumunda bahsediyorsak, eğer dikenlerden sonra gelen canlılar olması açısından toprak oluşumuna katkı sağlaması açısından gerçekten önemli organizmalar. Birçok organizmaya besin ve barınak sağlıyorlar bu anlamda baktığınız zaman. Tabi ekonomik olarak da ülkemizde az olmuş olmakla birlikte Kuzey bölgelerinde ekonomik olarak da kullanılan türleri mevcut” diye konuştu.
“Van ve çevresi Monooligo koşullar nedeniyle karayosunlar açısından birazcık fakir”
Yaklaşık 4 gündür Van’da olduklarını ifade eden Profesör Doktor Mesut Kırmacı, “Bu proje başlayalı yaklaşık 7-8 ay oldu. Daha öncesinden buradan bitki toplamıştım şöyle Van ve çevresi Monooligo koşullar nedeniyle karayosunlar açısından birazcık fakir açıkçası. Yani beklediğimizden biraz daha az tür çıktı. Dediğim gibi şimdi etrafımızda da çekim yaptığınız alana baktığınız zaman vejetasyon anlamında burada herhangi bir bitki örtüsü göremiyorsunuz işte şartlar belli. Şu alanda yarım saattir çalışıyoruz topladığımız takson sayısı dört. Emin olun bu alanı da gezmiş olacak bu sayıyı 10’u geçmeyecektir. Van Gölü çevresinde de tahminlerime göre 70-80 kadar işte türe ulaşacağız. Bu sayının az olmasındaki temel neden biraz önce ifade ettiğim gibi farklı habitatların az oluşu. Çünkü karayosunları çiçekli bitkilerle rekabete girmezler onları supsurat olarak kullanırlar. Yani bir yerde işte Batı Anadolu’da gittiğiniz zaman deniz seviyesinden başladığınızda farklı vejetasyon katkıları vardır. İşte maki görürsünüz, garip görürsünüz, kızılçam, karaçam toplulukları sedir toplulukları ardıç ve supalpinik bölgeye çıkarsınız. Dolayı da bu habitatların hepsi derin vadiler su kenarları bunların hepsi farklı habitat oluşturduğu için bizim bitkilerimizin çeşitlenmesine sebep olur. Oraya baktığınızda bu anlamda işte Van Gölü’nün güneyine bakan kısımlarda birazcık meşe toplulukları var doğal olarak. Dolayısıyla yüksek dağ akarsuları var. İşte bizim için habitat olan göl çevresi zaten muhtemelen gölün içerisinde bulunan tuzdan dolayı neredeyse karayosunu yok denecek kadar az. Dolayısıyla Van Gölü bize böyle bir karayosunu açısından böyle bir görüntüsü sundu” şeklinde konuştu.