Basit ağrılar kalp krizinin habercisi olabilir
MEDİCANA KONYA HASTANESİ KARDİYOLOİ UZMANI DR. ÖZGÜR ÖZ, KALP KRİZİ RİSKİNDEN ŞÜPHELENEN BİREYLERİN BİRAN ÖNCE HASTANEYE GİDEREK MUAYENE OLMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.
Uzmanlar, günlük hayatta meydana gelen mide bulantısı, diş ağrısı gibi basit ağrıların hafife alınmaması konusunda uyarırken, bu rahatsızlıkların kalp krizinin belirtisi olabileceğini söylüyor.
Kalp damarlarının tıkanması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlık durumu olan kalp krizi, insanların yaşamları boyunca her dönemlerinde karşılarına çıkabiliyor. Her toplumda farklılık göstermekle beraber, uzmanlar, insanların yaklaşık yüzde 40 ile 50 gibi bir oranının kalp ve damar hastalıkları sonucu hayatını kaybettiğini belirtiyor.
“Diş ağrısıyla gidip diş çekimi bile yapılabilen hastalar olduğunu gördük”
Kalp krizinin belirtileri hakkında bilgi veren Medicana Konya Hastanesi Kardiyoloi Uzmanı Dr. Özgür Öz, vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelen ve basit gibi gözüken ağrıların hafife alınmaması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Uzm. Dr. Özgür Öz, “Kalp krizinin klasik yeri göğsün orta bölgesinde olmakla birlikte, çeneye, mideye, sırta, kollara, her iki tarafta da olabilir ama daha çok sol omuz ve sol kol içine, bileklere yayılabiliyor. Bazen göğüs ağrısı olmadan hasta sadece bilek ağrısıyla gelebiliyor. Ya da diş ağrısıyla gidip diş çekimi bile yapılabilen hastalar olduğunu gördük şimdiye kadar. Ya da mide ağrısıyla birlikte bulantı, kusma olup da arkasında bir kalp krizi tespit edilen durumları çok defa gördük. O yüzden özellikle büyük, ciddi rahatsızlık veren, kişide yorgunluk, halsizlik, soğuk terlemeyle birlikte diş ağrısı, çene ağrısı, karın ağrısı, sırt, kol ağrısı, bunlar da kalp krizine işaret ediyor olabilir. Bu nedenle böyle ağrıları çok es geçmemek lazım. Mutlaka acilde bir değerlendirilmesi gerekiyor” dedi.
Hastaların kalp krizinden şüphelendikleri zaman yapabilecekleri tek şeyin bir an önce hastaneye gitmek olduğunu belirten Uzm. Dr. Öz, “Bu süreçte de damar içinde bir pıhtı oluşumu durumunu engellemek için aspirin kullanabilirler. Bu aspirin daha çok 150-300 miligram gibi düşük dozlardaki aspirinlerin çiğnenmesi şeklinde de olabilir. Onun dışında kendi özel yapabilecekleri bir manipülasyon yok. Sadece aspirin ve bir an önce acile gidip tanının netleşmesi” şeklinde konuştu.
Ailesinde genç yaşta kalp krizi geçirmiş olanlar dikkat
Hiçbir hastalığın durduk yere ortaya çıkmayacağını, mutlaka altında bir sebebin olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Öz, kalp krizinin de çeşitli sebepleri olduğunu kaydetti. Uzm. Dr. Özgür Öz, “Biz bu sebeplere kalp, damar hastalıkları risk faktörleri diyoruz. Kalp damar hastalıkları risk faktörlerini sayacak olursak; hareketsizlik, beslenme bozukluğu, sonucunda ortaya çıkan kilolu olma durumu, tansiyon hastalığı, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, genel yaşam tarzıyla ilgili sigara kullanımı, stresli yaşam tarzı, bunlar kalp krizinin tetikleyicisi olabilir ya da hastalığı başlatan sebepler olabilir. Genetik yatkınlık ve yaş da yine kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. Bunlara müdahale etme şansımız yok. Eğer bir kişinin ailesinde, özellikle anne, baba, kardeşlerde, birinci derece akrabalarında erken yaşta, yani kabaca 60 yaş diyebiliriz, bir kalp krizi geçmişi hikayesi varsa o zaman bu kişilerin de risk altında olabileceklerini düşünmeleri ve en ufak rahatsızlık duyduklarında bir an önce bir kardiyoloğa ulaşmalarını tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.
“Kalp hastalığı açısından her an tehdit altındayız”
Kalp krizi riskini en aza indirebilmek için en önemli şartın; yaşam tarzının değiştirilmesi olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Öz, “Yaşam tarzı değişikliği olmazsa olmazımız. Bizim verdiğimiz ilaçlar riskleri azaltabiliyor ama yeni plak oluşumunu, yeni damar hastalığı gelişmesini bizim metabolizmamız belirliyor. Dolayısıyla, örneğin baypas olduk, stent konuldu, artık bundan sonra bir şey olmaz deme ihtimalimiz ne yazık ki yok. Kalp hastalığı açısından her an tehdit altındayız. Bu yüzden sürekli tedbir almamız gerekiyor. Kalp krizlerini bir çatı altında toplamak gerekiyor. Bir çok kişi ayakta kalp krizi geçirebiliyor, yaşamını yitirmeyebiliyor. Bu illaki küçük damar, büyük damar hadisesiyle alakalı da değil, bazen ana damar tıkanır, kişi sadece kalp yetmezliğiyle atlatabilir bu durumu. Ama bazen küçük kılcal bir damar hayati önem taşıyan bir ritm bozukluğuna girerek yaşamını kaybedebilir. Dolayısıyla bizim için önemli olan kalp damarlarının sağlığıdır. Yani ufağı, büyüğü yok, hepsi ölümcül olabilir. Tekrar etme oranında kalp yetmezliği gibi, ritm bozukluğu gibi hastalıkların da ortaya çıkma ihtimali artıyor. Her daim tedbirimizi alacağız tabii ki” diye konuştu.