BANKA KREDİLERİ
Değerli okurlar,
Tüketici olarak en çok yapılan işlemlerden biri konut alırken, bir miktarını nakit olarak ödeyip, kalanı için bankadan kredi çekmektir.
Tüketicinin alacağı evi bulup, finansmanı için banka seçiminde bulunarak yaptığı konut finansman kredi sözleşmesi ile; tüketicinin bir inşaat firmasının yapmış olduğu konutu, firmanın bağlantılı oldu bankadan, konut finansmanı sözleşmesi ile almasının hukuki durumu birbirinden farklıdır.
Günümüzde özellikle proje lansmanı yapılan, inşaatı dahi yeni başlamış konutlar için, yüklenicinin aracılığı ile uygun imkanlı -o projeye özel- şartlarda kredi kullandırılarak konut satıldığı durumlarda “bağlı kredi” kavramı ortaya çıkar.
Bir konutun vaad edildiği özellikleri taşıyacak şekilde, eksiksiz ve ayıpsız olarak süresinde teslim edildiği durumlarda herhangi bir sorun yoktur. Ancak bahse konu konutun ayıplı ve eksik olarak teslim edildiği ya da hiç teslim edilemediği durumlarda, bağlı kredi ile kredi kullandıran banka, tüketicinin satıcıya karşı kullanabileceği haklarından satıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olur.
Şöyle ki, projeden bir konut aldınız ancak vaad edilen tarihte konutunuz teslim edilmedi, sözleşmeden dönme hakkınızı kullandınız, bu durumda ödediğiniz bedelin iadesinden satıcı ve banka müteselsilen sorumlu olur. Ancak burada bağlı kredi veren banka için zamanaşımı süresi 1 yıldır.
Yine bağlı kredi ile alınan bir konutta ayıplı ifa olduğunu gördünüz, seçimlik haklarınızdan bedelde indirim talep ettiniz, bu indirilen tutarın da tüketiciye geri ödenmesinde ve halen devam eden taksit ödemelerinin bu indirilmiş bedele göre güncellenmesinden bağlı kredi veren banka da müteselsilen sorumludur.
Bağlı kredi sözleşmelerinin, tüketiciyi koruyan sözleşmelerden olduğu ve konut alımlarında değerlendirme yaparken, bir kriter olabileceği kanaatindeyim.
Bilinçli bir tüketici olarak 2 kavramı iyi öğrenmek gerekmektedir. Bu konuda yasal destek almak konusunda da özenli olmakta fayda vardır; “ayıp” ve “eksik iş”
“Ayıp” kavramına dayalı olarak yasal hakların kullanabilmesi için, tüketici fark ettiğinde derhal satıcıya bildirimde bulunmalıdır. Burada, ayıbın ihbar süresi hakların kullanımı için elzemdir. Yargının “açık ayıp” olarak gördüğü bir hususu, malın tesliminden 6 ay sonra ileri sürmek, “dürüstlük kuralı” na aykırı olduğu için, kabul edilmez. Bahse konu ayıbın kolayca anlaşılabilir olup olmadığı ortalama bir tüketiciye göre, değerlendirilmektedir. Malın teslimi anından itibaren zamanaşımı süresi içinde sonradan ortaya çıkan ayıpların da derhal satıcıya bildirilmesi gerekmektedir. Eğer bu bildirim ihmal edilirse, ayıplı olarak kabul edildiği sonucuna varılmaktadır.
“Eksik iş” de ise, Türk Borçlar Kanunu’ nun Genel Hükümleri esas alındığından 10 yıllık bir zamanaşımı süresi vardır.
Biraz daha “ayıp” kavramını örneklendirecek olursak, literatürde;
- Teslim edilen konutun vaad edilen metrekareyi taşımaması,
- Teslim edilen konuta ait projede gösterilen spor kompleksinin kamuya açık olması,
- Teslim edilen konutun bulunduğu sitedeki havuzun taşkın inşaat olarak, kamu arazisinde bir bölümünün yer alması,
- Kamuya ait park alanının siteye aitmiş gibi projede gösterilmiş olması,
Ayıp olarak kabul edilmiştir. Hatta basit bir inceleme ile görülebilecek nitelikte olduğu ve derhal satıcıya bildirilmesi gerektiği halde, ihmal edildiği için bazı tüketiciler açısından hak kaybının olduğu örneklere rastlanmaktadır.
Görüldüğü üzere, gayrımenkul hukukunun dikkat edilmesi gereken çok fazla yönü vardır, bu nedenle birikimlerimizi korumak adına, yapacağımız işlemlere dair işinin uzmanı kişilerden destek almak, en iyisi olacaktır.
Yaz mevsiminin yaklaşması nedeni ile, çevremizde sıkça konuşulan “paket tur” sözleşmeleri bir sonraki yazımızın konusu olacak.
Sağlıcakla kalın…
Aysel YILDIZ /Avukat-Uzlaştırmacı