Avrupalı Müslümanlar Girişimi Sözcüsü Veysel Filiz, “İslamofobia batılı ülkelerde hazırlanan ajandanın bir parçası”
(EMİSCO) SÖZCÜSÜ VEYSEL FİLİZ BATIDA YÜKSELEN İSLAMOFOBİA VE YENİ ZELANDA’DA CAMİLERE YÖNELİK DÜZENLENEN TERÖR SALDIRILARINA İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU.
Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi (EMİSCO) Sözcüsü Veysel Filiz, batıda yükselen İslam karşıtlığına dikkat çekerek, “İslamofobia, Viyana’nın batısı dediğimiz ülkelerde hazırlanan oradaki aşırı sağ hareketleri birleştiren, özellikle de entelektüel kitlesiyle, medyasıyla, siyasetçisi ile organize bir şekilde gündeme getirilen ajandanın bir parçası” dedi.
(EMİSCO) Sözcüsü Veysel Filiz batıda yükselen islamofobia ve Yeni Zelanda’da camilere yönelik düzenlenen terör saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Batı’da yükselen İslam karşıtlığına dikkat çeken Veysel Filiz, “İslamofobi dediğimiz zaman İslam karşıtı, Müslüman düşmanlığı, ırkçılık penceresinden bu fenomene bakıyoruz. Bu bizim özellikle son 10 yıldır uluslararası kuruluşlarda takip ettiğimiz yönüyle bir ajandanın parçası. Viyana’nın batısı dediğimiz ülkelerde hazırlanan oradaki aşırı sağ hareketleri birleştiren, özellikle de entelektüel kitlesiyle, medyasıyla, siyasetçisi ile organize bir şekilde gündeme getirilen bir ajanda oldu. İfade özgürlüğü penceresinden özellikle Danimarka’daki karikatür krizleri ile bunu körüklemeye yöneliktir. Müslümanlar ifade özgürlüğüne karşı dedikçe ifade özgürlük penceresinden İslamofobik ajandayı normalleştirdiler. Normalleştirenlerin içerisinde siyasiler var” diye konuştu.
“Bu hareket bugün yalnızca Müslümanları değil, barış içinde yaşamak isteyen insanları hedef alıyor”
Norveç’te yaşanan katliamı hatırlatan Filiz, “Norveç’te bir katliam yaşandı. Breivik terörist değil dediler. Bunu tamamen bireysel bir hareket gibi ortaya çıkarmışlardır. Yeni Zelanda’da ki son saldırı da gösterdi ki bu köşede veya kenarda sıkışmış bir hareket değil. Aslında organize bir fikir yapısını, batıda cereyan eden, köklerini beyaz dünyadan alan, beyazların üstünlüğünü iddia eden bir çıkış oldu. Bu hareket bugün yalnızca Müslümanları hedef almıyor. Aynı zamanda tüm barış içinde yaşamak isteyen insanları hedef alıyor. Türkiye burada merkeze konuldu özellikle bu saldırganın manifestosunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili ciddi karşıtlıkların aslında Türkofobia’anın, Erdoğanfobya’nın da islamofobiya’nın nasıl bir parçası haline geldiğini göstermiş oldu. Tüm coğrafyalarına baktığınız zaman bugün itibariyle Gazze’de bir saldırı var. Arakan’da, Keşmir’den, hocalı katliamına kadar dünyanın birçok coğrafyasına kadar Müslümanların öldürülmesi, katliamlara maruz kalmaları sanki normalleşmiş gibi. Birleşmiş Milletler de dahil kimse bir iki kınama dışında harekete geçmiyor” şeklinde konuştu.
DEAŞ gibi, El Kaide gibi bir takım terör örgütleri oluşturarak islamofobik algıların büyütüldüğünü söyleyen Filiz, “Biz artık başımıza bir hal geldiği zaman ya da Müslümanların başına bir hal geldiği zaman tepki koymak, kınamak, eylemler yapmak, ya da sosyal medyadan paylaşımlar yapmakla kalmamız lazım. Bu saatten sonra proaktif olarak, ön görerek, bu işin hükumetler arası kuruluşlar başta olmak üzere medyada siyasette nasıl karşılanması ve nasıl mücadele verilmesiyle alakalı bir lobi gücü oluşturarak harekete geçmemiz lazım. Müslümanlar evlerinde ya da mahallelerinde duvarların arkasında bekleyerek bu fenomenin geçeceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. O duvarlar onları korumayacak. ’Tehlikenin farkında mısınız’ olayı, batı Avrupa’da da başta olmak üzere Dünya’nın tüm coğrafyalarında tüm Müslümanları hedef alacak bir hale geldi. Bu yüzden Türkiye’nin başını çektiği bir barış dili bir uzlaşma ve birlikte yaşama dilinin devam etmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“FETÖ teröristlerinin de dahil olduğunu gördük”
Batıda yükselen islamofobik ajandaya FETÖ teröristlerinin de dahil olduğunu vurgulayan Filiz, “FETÖ’nün İslam karşıtlığını ne için beslediğini. Beslerken tek hedefin Türkiye düşmanlığı mı, yoksa İslam dünyasının çatışma içine girmesini mi hedeflediğini bu bağlamda görmek lazım. Son paylaşımlarında Twitter üzerinden yaklaşımlarının aslında İslam karşıtlığının Müslüman düşmanı saldırıların artmasına yönelik olduğunu görüyoruz. İlişki ağını iyi analiz ederek bir şekilde önümüzde dönemde barışın elçisi olan Türkiye’ye ihtiyaç var. Avrupa bugün mutasyon geçiriyor. Bu negatif bir mutasyon. Bunu tekrar insani değerler etrafında medeniyet kollarımızla besleyerek yeni bir rotayı getirmek ile ilgili en büyük misyon bu milletin çocuklarına düşüyor” diye konuştu.