Reklam
tvTürk

ASAM Kendir Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Koçak: “Kenevir yağından akaryakıtsız tarım yapılabilir, bu da bize 100 milyar dolar gelir sağlar”

AVRASYA STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (ASAM) KENDİR ENSTİTÜSÜ YÖNETİM KURULU ÜYESİ DR. YALÇIN KOÇAK

  • Diğer
  • 03 Kasım 2019
  • 238 KEZ OKUNDU
Reklam

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Kendir Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yalçın Koçak, kenevir yağından akaryakıtsız tarım yapılabileceğini ve bu sayede 100 milyar dolar kar elde edebileceklerini söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar (TAGEM) Genel Müdür Yardımcısı İhsan Emiralioğlu ise, Kastamonu’daki kenevir tohumu ile Avrupa’daki tohumu kıyasladıklarını ve ellerindeki tohumun çok kıymetli çıktığını açıkladı.

Kastamonu Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) Kastamonu Şubesi tarafından “2. Kastamonu İş Dünyası Zirvesi” kapsamında “Kendirin Başkenti Kastamonu” konulu panel düzenlendi. Rüya Düğün ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen panelde konuşan ASAM Kendir Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yalçın Koçak, kenevir tohumunun bir kilosundan yüzde 20 yağ çıktığını belirterek, “Yani 5 kilo kenevir tohumundan 1 kilogram yağ çıkar. Dünyada bunun fiyatı bellidir, 6 dolardır” dedi. Kastamonu’daki kenevirin Türk keneviri olduğuna dikkat çeken Koçak, “Bunun adı Türk keneviridir. Bu Hint keneviri değildir. Malımıza sahip çıkalım, bunun başkenti burasıdır. Dünyada artık her şey sertifikaya gitti, lisansa gitti, iki tane kenevir için Samsun kendi adıyla yapıyordu, bağırdık çağırdık birini üniversite adına, bir tanesi de oradaki enstitü adına sertifikaları yapıldı. Ama daha 67 tane sertifika yapılacak kenevir tohumumuz var” şeklinde konuştu.

“Kastamonu’ya kendir müzesi kurulmalıdır”

Kastamonu’da bir kendir müzesi açılması gerektiğine işaret eden Koçak, “Vali beyin yapması gereken bir iştir, bir kendir müzesi açmalıdır. Yaşayan, çalışan kadınların halı yaptığı, üst baş yaptığı, bir taraftan da televizyondan Amerika’ya kadar okyanus ötesine satış yapılabilen ürünlere ait bir müze, yaşayan ve çalışan bir müze kurulmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Akaryakıtsız tarımın yolu kenevirden geçmektedir”

Akaryakıtsız tarımın yolunun kenevirden geçtiğini vurgulayan Koçak, şöyle konuştu:

“Biz bunu yıllarca, uzun yüzyıllar önce petrolden önce bunun yağını yaptık. Bugün evlerimizde kullandığımız gaz lambalarının fitilleri tamamen kenevirdendir ve İngiliz malıdır dikkat edin, kendi fitilimizi dahi yapamıyoruz. Kullandığımız camilerimizdeki kandillerde yanan bizim kenevir yağıdır. Kenevir yağını sıcak motora koyun dizel arabada olduğu gibi alıp yürür. Rafine edin, rafine ettiğinizi koyun yine sizi götürür. Türkiye kötü günlere doğru gidiyor. Bizi darboğaza sokmak isteyecekler. İyi gelişiyoruz, hasımlarımızın gözüne batıyoruz. Ne yapacak bizi engelleyecek. Akdeniz’in altı gaz, üstü ateş. 68 parça ecnebi donanması Akdeniz’de geziyor. Bunlar Rusya’yı kovalamıyor, bizleri kovalıyor. F-35’lerden çıkarıldık, S-400’leri aldık diye. Bir taraftan yaptırımlar imzalanıyor. Enerjimizi yüz milyar dolara çıkarmaya çalışıyoruz. Ebedi dostlukların olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Yarın öbür gün bizim limanlarımızdan bize petrol gelmezse ne yapacağız. Nasıl tarım yapacağız. Akaryakıtsız tarım yapalım dedim. Akaryakıtsız tarımı başarırsa bu toplum daha dik duracak. Akaryakıtsız tarımın yolu buradan geçiyor. İşte akaryakıtımız da burada. Türkiye ekilebilir tarım alanlarının yüzde 12’sine endüstriyel kenevir ektiği gün sırf bunun yağından enerji geliri olarak 100 milyar dolar geliri var. Bizim bunun ithalatını kesmemiz, ısınma ve aydınlatma giderlerimizi yok ettiğimiz zaman 100 milyar dolar karımız bulunuyor. Bu da bize çok büyük rant ve gelir sağlayacaktır. Akaryakıtsız tarımın yolu da kenevirden geçmektedir.”

“Kendirin başkenti Kastamonu’dur”

TAGEM Genel Müdür Yardımcısı İhsan Emiralioğlu ise, Kastamonu’nun geçmişte kendirin başkenti olduğunu ifade ederek, “Kastamonu tekrar kendirin başkenti olmalı. Kendirin kullanım alanlarının hepsinin ekonomik olduğunu düşünmek mümkün değil. Birçok farklı kullanım alanı var ancak bunların hepsi ekonomik olarak kullanıma müsait değil. Bizim burada almamız gereken yol bunların en ekonomik olanlarını tespit edip bunların üzerinde yürümek gerekiyor. Ülkemizde kenevirle ilgili kamu yatırımlarını baktığımızda ilk yatırım 1946 yılında Kastamonu’da kurulan kendir fabrikasıyla başlamış. Yani Türkiye’de ilk kamu yatırımı bizim şehrimize Taşköprü ilçemize yapılmış” dedi.

“Kastamonu’da dahil 19 ilde kenevir üretimiyle ilgili liflerinden ve tohum elde edilmesiyle ilgili yasal hiçbir problem yok”

1961 yılında yaklaşık 10 bin ton yapılan kenevir lif üretiminin en yüksek rakamı 1970’li yıllarda çıktığına dikkati çeken Emiralioğlu, “1990’lı yıllardan itibaren henüz daha SEKA kağıt fabrikası kapanmadan ülkemizdeki kendir üretimi azalmaya başlamış. Bunun en temel sebebi kenevirin kullanım alanlarının yerine plastik gibi alternatif ürünlerin almasıyla beraber yavaş yavaş kendirden yapılan ürünlerin kullanım alanları azalmış. 19 ilde kenevir üretimiyle ilgili liflerinden ve tohum elde edilmesiyle ilgili yasal hiçbir problem yok. Aslında geçmişten beri de hiç olmamış. Ülkemizde 19 ilde bu sayı bazen 20 olmuş, ülkemizde kenevir üretimi aslında hiç yasaklanmamış. Sanki 2016 yılında çıkan yönetmelikle tekrar serbest bırakılmış gibi bir algı var. Bu böyle değil. Ama alıcının olmaması ve sektörün yavaş yavaş geriye gitmesiyle birlikte bir takım sınırlamaların çok üst seviyeye çıkartılmasıyla beraber kenevir üretimi giderek azalmış” diye konuştu.

“Kastamonu’daki tohum ile Avrupa’daki tohumu kıyasladık, bizim tohumumuz çok kıymetli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir konusuna tekrar işaret etmesiyle birlikte Türkiye genelinde yeniden bir farkındalık ve duyarlılık oluştuğuna işaret eden Emiralioğlu, “Hem üreticilerimizi hem sanayicilerimizi bu konu heyecanlandırdı. Şuan tescil edilmiş 69 tane kenevir çeşidi var dünya genelinde. Biz, dünyada en çok ekimi yapılan en çok kullanılan ürünlerle bizim kendi geleneksel tohumumuzun adaptasyon denemesini yaptık. 5 tane Avrupa’da en çok ekilen en çok kullanılan çeşitle bizim Kastamonu’da kullanılan popülasyonu karşılaştırdık. Gördük ki bizim elimizdeki tohum çok kıymetli, çok değerli. Hem lif kalitesi bakımından hem de tohum verimi bakımından en yakın rakibinin iki kat daha üstü performans gösterdi. Bu bizim açımızdan çok büyük bir zenginlik. Kenevirdeki ata tohumu hem kalite hem de verimlilik açısından son derece yüksek ve değerli bir tohum” şeklinde konuştu.

Emiralioğlu, son olarak Tarım ve Orman Bakanlığı olarak kenevir konusunda ithal tohum getirilmesini istemediklerini sözlerine ekledi.

Panelistler, konuşmalarının ardından katılımcıların sorularını da yanıtladı.

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ