Amerika Birleşik Devletleri, salgından sonra yine şokta!

Hem de öyle-böyle bir şok değil…

ABD’nin Minnesota eyaletinde polis tarafından gözaltına alınırken öldürülen George Floyd için, ülke ayağa kalktı.

Bütün eyaletlerde halk, sokaklara indi.

Yüzbinlerce insan, polisle çatıştı.

 Ülkede şehirler yakılıp yıkıldı, polis araçları ateşe verildi.

Beyaz Saray da protestolardan nasibini aldı.

Corona virüs salgını, tamamen unutuldu.

Ülke adeta bir iç savaşın eşiğine geldi….

Tıpkı  son 20 yılda ABD’nin, dünyanın bir çok yerinde çıkardığı kargaşa ve  iç savaşlar gibi…

İki kutuplu dünyada ABD’nin hedefinde , hep Sovyetler Birliği ve sosyalist rejimler  vardı.

Bu dönemde birçok devlete ya doğrudan ya da dolaylı müdahale etti.

Sözünü dinleyecek rejimler kurmaya çalıştı.

Aslında çok eskilere de gitmeye gerek yok..

Son 20 yılda bile yaptığı müdahalelerle dünya dengesini alt üst etti.

Bunun için her yolu kullandı.

Askeri darbeler suikastlar, terör örgütleriyle kurduğu ilişkiler, muhalifleri finanse etmek ve şantaj gibi…

Gerekçesi hazırdı…

Demokrasi götürmek…

Ancak girdiği yerlerde, herşey eskisinden daha kötü oldu.

ABD buralarda kan, gözyaşı, sefalet, iç savaş, bölünmüş devletler, fakir ekonomiler bıraktı.

Yugoslavya, Irak, Gürcistan, Ukrayna, Libya, Suriye, Venezuella, Bolivya bunlardan bazıları.

En kanlı olaylar da Ortadoğu ülkelerinde  yaşandı.

Çıkardığı iç savaşlarda, yüz binlerce  insan öldü..

Milyonlarca insan, mülteci durumuna düştü.

Gerçek amaç, ülkeleri  kontrol altına almak ve doğal kaynaklarını sömürmekti.

Ya da İsrail gibi  devletlerin devamlılığını sağlamak.

ABD şimdi, bu ülkelerde, olayların ilk başladığı manzarayla karşı karşıya…

Arap BAHARI, kadife devrimler de böyle başlamıştı.

Acaba, ABD dünyaya yaptıklarının bedelini mi ödüyor?

Yaşattıklarını yaşayacak mı?

İnşallah beter olsun,  dediğinizi duyar gibiyim.

Ancak gerek Arap BAHARI, gerek diğer olayların arkasında ABD vardı.

Soru şu; peki ABD’deki olayların arkasında bir güç var mı?

Sanmıyorum…

Şu an için hiç bir ülkenin, ABD rejimini değiştirmeye cesaret etmesi mümkün değil.

Bu yüzden ABD’de,   bir rejim değişikliği olmayacak.

Ancak aklıma, yine deli sorular gelmiyor değil…

Ülkeler cesaret edemez  ama  ya üst akıl denilen güçler?

Tek dünya devleti,  kimin hedefiydi?

Nüfus artışı dahil, dünyayı kim kontrol altına almak istiyordu?

ABD’de bugüne kadar, hiç mi ırkçı saldırı yaşanmamıştı?

Polis hiç mi birini öldürmemişti?

Corona virüs yüzünden her gün binlerce kişinin öldüğü ABD’de, bu olay isyana nasıl dönüştü?

Üstelik milyonlar dışarı çıkmaya korkarken…

Gerçekten olayların arkasında, bir güç ya da güçler olabilir mi?

Örneğin Çin de bu güçlerin destekçilerinden biri mi?

Yoksa seçimlerde Trump’ın kaybetmesi için hazırlanan bir plan mı?

Ya da salgınla psikolojisi bozulan, gelir adaletsizliği tavan yapan, yeni 40 milyon işsizin öfke patlaması mı?

Şu anda ABD, Corona virüs salgınını unuttu.

Trump’ın sert tavrı ve sosyal medya yasakları, belki olayları körükledi.

Ülke alev alev yanıyor…

Ordunun olaya el koyması, an meselesi…

Sıkıyönetim ilan edilmesi de..

Demokrasi götüreceğim diye dünyayı kasıp kavuran ülke, elindeki demokrasiden de olacak.

Yoksa amacı bu muydu?

Bunu bilmiyorum ama ABD zor durumda…

Corona sonrası beklenmeden, hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesinleşti.

Ve artık yeni dünya düzeni, şekillenmeye başladı…

Yüksel Değercan