100. Yılında 19 Mayıs ve Milli Mücadele Sempozyumu
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU BÜNYESİNDEKİ TÜRK TARİH KURUMU (TTK) VE ONDOKUZ MAYIS ÜNVERSİTESİ (OMÜ) İŞ BİRLİĞİ VE SAMSUN VALİLİĞİ İLE SAMSUN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN DESTEKLERİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN “100. YILINDA 19 MAYIS VE MİLLİ MÜCADELE ULUSLARARASI SEMPOZYUMU” 14 HAZİRAN ‘DA DÜZENLENEN DEĞERLENDİRME OTURUMUYLA SONA ERDİ.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Ondokuz Mayıs Ünversitesi (OMÜ) iş birliği ve Samsun Valiliği ile Samsun Büyükşehir Belediyesinin destekleriyle gerçekleştirilen “100. Yılında 19 Mayıs ve Milli Mücadele Uluslararası Sempozyumu” 14 Haziran‘da düzenlenen değerlendirme oturumuyla sona erdi.
Prof. Dr. Zafer Toprak, Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Prof. Dr. Cemil Hasanlı, Prof. Dr. Tuncer Baykara ve Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan’ın konuşmacı olduğu değerlendirme oturumunda Milli Mücadele’ye ve sempozyuma dair değerlendirmeler yapıldı.
Prof. Dr. Zafer Toprak, Türkiye’de son yıllarda tarihçiliğin önemli tarihsel olayların yıl dönümlerini ele aldığına dikkat çekerek, Milli Mücadele’nin başlangıcının 100. yıl dönümünün konuşulduğu bu sempozyumun, önümüzdeki 5 yıl boyunca devam edecek önemli 100. yıl etkinliklerinin ilki olması bakımından önem arz ettiğini belirtti.
Prof. Dr. Cemil Hasanlı, Milli Mücadele’nin Türkiye’nin olduğu kadar Azerbaycan’ın da mücadelesi olduğuna vurgu yaparak, sempozyuma Azerbaycan başta olmak üzere yurt dışından katılan bilim insanlarının sempozyuma ciddi katkılar sunduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Cezmi Eraslan Milli Mücadele’nin, başarılı bir yönetimle her türlü imkansızlığa rağmen zafer kazanılmasının mümkün olduğunu gösterdiğini vurgulayarak, sempozyumun gerek Milli Mücadele’nin bu yönünü göstermesi açısından gerekse de Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişteki devamlılığı ortaya koyması bakımından faydalı geçtiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Tuncer Baykara ise sempozyumu özellikle Milli Mücadele’nin fazlaca ele alınmamış yönleri hakkında bildiriler içermesi bakımından başarılı bulduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan ise bir Milli Mücadele şehri olan Samsun’da düzenlenen sempozyumun 100. yıla yakışır bilimsel etkinlik olarak başarıya ulaştığını dile getirdi.
Değerlendirme konuşmalarının ardından Prof. Dr. Durun Ali Akbulut, Prof. Dr. Nuri Köstüklü ve Prof. Dr. Rıdvan Akın tarafından kaleme alınan sonuç bildirgesi Prof. Dr. Köstüklü tarafından okundu.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Milletimizin kurtarıcısı, devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlatmasının 100. yılını idrak ediyoruz. Biz Türkler, tarihimiz boyunca büyük badirelerle karşılaşmış ve her birinin üstesinden gelmeyi başarmış bir milletiz. 1815 Viyana Konferansı’nda dönemin emperyalist devletleri tarafından ’Şark Meselesi’ olarak adı konan ve netice itibariyle Anadolu’da Türk siyasi hakimiyetine son vermeyi amaçlayan proje, Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ile neredeyse gerçekleşme aşamasına gelmişti. Ancak, Şark Meselesi heveslisi emperyalist güçlerin tam ‘Hedefe Ulaştık’ dedikleri anda, hesaplarını alt üst edecek gelişmeler yaşanmaya başladı. Bundan yüz yıl önce, 19 Mayıs 1919’da yazılmaya başlanan Milli Mücadele destanı ile Türk milleti, kendisine vurulmak istenen esaret prangalarını birer birer kırarak hürriyet bayrağını hiçbir zaman yere düşürmemiş; tabii ömrünü tamamlamış bir Osmanlı çınarından yeni bir filiz olarak, medeni milletler camiasının saygın bir üyesi olmaya aday gösterilen genç Türk Devleti’ni, Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etmiştir. Bu büyük başarıyı, milletimizin dirayet ve metanet gücüne olduğu kadar, büyük bir yol göstericiye ve lidere borçlu olduğumuzun bilincindeyiz. Bu yol gösterici, sadece Türk İstiklal Savaşı’nın değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin kurucusu ve Türk çağdaşlaşmasının önderi Büyük Atatürk’tür. Hatta bu liderlik sınırlarımızı aşmış, sömürge altında yaşayanlara da moral kaynağı ve ümit ışığı olmuştur. İstiklal mücadelemizin işaret fişeğinin atıldığı 19 Mayıs 1919 tarihinin 100. yılını idrak ettiğimiz bu fevkalade anlamlı günlerde, meşalenin yakıldığı şehirde, bu tarihi olayı her boyutu ile bilimsel olarak ele almak üzere toplanmış bulunuyoruz. Sempozyumumuz, Büyük Atatürk’ün mirası olan Türk Tarih Kurumu’nun rehberliği ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi ev sahipliğinde, bu güzel ve kutsal şehrin, Samsun’un mülki ve mahalli yöneticilerinin destek ve himayelerinde başarı ile tamamlanmış bulunmaktadır. 100. yılında 19 Mayıs ve Milli Mücadele Uluslararası Sempozyumu’na Türkiye’nin her yerinden ve yurt dışından alanında yetkin bilim insanları katılmış; I. Dünya Savaşı’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar ülkemizin geçirmiş olduğu büyük değişim ve inkılabı bilimsel verilerin ışığında ayrıntılı olarak ele almışlardır. Üç gün boyunca burada, her biri son derece kıymetli tebliğler sunulmuş ve ülkemizin yüz yıl önce geçtiği ateşten gömlek daha iyi idrak edilmiştir. Günümüz Türkiye’si, yüz yıl önceki şartlarda yaşamıyor ancak, o günlerin zorluklarını göğüslemiş olan kuşakların ve başta Atatürk olmak üzere kurucu kadronun bizlere emanet ettiği kutsal vatanın huzur ve refahı içinde bu günlere ulaşmış bulunuyor. Bu durum tabii ki rehavete düşmemiz anlamına gelmemelidir. Gizli antlaşmalar, Mondros ve Sevr’de açığa çıkan Türk milletine ve Türkiye’ye yönelik art niyetlerin, günümüz emperyalizminin şuuraltında tortularının kalmadığını asla düşünemeyiz. Tarihin bize bıraktığı mesajı günümüzün farklı senaryoları içinde doğru anlayabilmek ve buna göre politikalar geliştirebilmeliyiz. Bugün elbette çağın gereği olan birçok sorunla karşı karşıyayız. Hayatın ve eşyanın tabiatı icabı, bu durum, bütün milletler ve kuşaklar için geçerli bir süreçtir. Ancak bugün karşı karşıya bulunduğumuz hiçbir sıkıntı veya zorluk bundan yüzyıl önceki problemlerle kabil-i kıyas değildir. Türk Milleti yüz yıl önce adeta nesil olarak var olma-yok olma çizgisine gelmişti. Onuncu Yıl Marşı’nda on yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan mısraları ile coşkuyla övünmemizin sebebi de budur. Aradan geçen yüz yıl içinde kurduğumuz yeni Türk Devletinin hak ettiği saygınlığa ulaşması yolunda engellemelere rağmen hayli mesafe alındığını iftiharla söyleyebiliriz. Büyüyen ekonomisi, istikbal vaat eden genç ve dinamik nüfusu ile Türkiye, bölgesel ve küresel olarak bilimde ve sanatta da ileriye gidecektir. Bu konuda en büyük güvencemiz yetişmiş insan kaynağımız ve özellikle geleceğimizi emanet edeceğimiz milli ve manevi duygularla donanmış, evrensel değerlere açık, bilimi rehber edinen gençlerimizdir. Büyük Atatürk’ün ifadesiyle, istikbal gençlerimizin omuzlarında yükselecektir. Bu duygu ve düşüncelerle kurumlar arası dayanışma ve işbirliği ile gerçekleştirilen uluslararası sempozyumun, milli davanın ateşinin yakıldığı güzel Samsunumuzda toplanmasını önemsiyor, sunulan bildirilerin geçmişten geleceğe ışık tutması ümit ediyor, katkılarından dolayı katılımcılara teşekkür ediyoruz.”