1 aileden 4 şehit çıktı
ÇANAKKALE’DE YAŞAYAN VE AYNI ZAMANDA TÜRKİYE GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ VAKFI ÇANAKKALE ŞUBE BAŞKANLIĞINI DA YÜRÜTEN GÜLŞEN UZ, AİLESİNDEN ÇIKAN 4 ŞEHİT İLE VATANA ADANMIŞ BİR HAYATI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR.
Çanakkale’de yaşayan ve aynı zamanda Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Çanakkale Şube Başkanlığını da yürüten Gülşen Uz, ailesinden çıkan 4 şehit ile vatana adanmış bir hayatı gözler önüne seriyor.
Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Çanakkale Şube Başkanı Gülşen Uz’un ailesi Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği teröre 4 kez şehit verdi. Önce hava subayı olan dayısı Hasan Teker’i 1965 yılında Diyarbakır’daki eğitim uçuşu sırasında uçağının düşürülmesi sonrası kaybeden Gülşen Uz, eşi Selahattin Uz’un da terör örgütü tarafından şehit edildiği haberini 1991 yılında aldı. Selahattin Uz, İstanbul Gayrettepe Güvenlik Şubesi’nde sivil polis olarak görev yapmaktayken, asılsız bir ihbar sonucu teröristlerle girilen çatışmada şehit düşmüştü. Gülşen Uz’un gelini Nimet Uz’un ağabeyi Metin Yiğittop ise 1992 yılında Hakkari Aktütün Karakolu’nda teröristlerle girdiği mücadele esnasında şehit düşerek hayatını kaybetti. Gelin Nimet Uz, yengesinin kardeşi Sami Yıldırım’ın ise 1982 yılında Rize’nin İkizdere ilçesinde şehit olduğunu ifade etti.
“4 şehidin bir ailede olması çok acı”
Terör örgütleri ile mücadelede ailelerinden 4 şehit çıktığını ve bunun kendileri için gurur verici bir durum olduğunu belirten Gülşen Uz, “Terör örgütleri tarafından şehit edilmeleri sebebiyle ailemizde 4 tane şehidimiz var. 1965 yılında dayım Hasan Teker hava subayıydı. Uçağının düşürülmesi sonucu şehit edildi. Eşim Selahattin Uz, 10 Ekim 1991 yılında Gayrettepe Güvenlik Şubesi’nde sivil polis olarak görev yapmaktayken, asılsız bir ihbar sonucu teröristlerle girilen çatışmada DHKP-C örgütü tarafından şehit edildi. Diğer şehidimiz gelinimizin ağabeyi. Bir şehidimiz daha var. Gelinimin yengesinin ağabeyi. Ailemizde 4 tane şehit bulunmakta. 4 şehidin bir ailede olması çok acı. Vatanın, milletin, devletin bölünmez bütünlüğü uğruna canlarını feda eden şehitlerimiz; vatan için, millet için şehit edildiler. Eşim teröristlerle çatışmasında emniyet polisi olarak Çanakkale’nin ilk şehidi oldu. Kendisi kahraman bir polisti. Hiçbir şeyden çekinmeyen bir polis memuruydu. Eşimin arkasından herkes çok iyi biri olarak, kahramanlıklarıyla, dürüstlüğüyle bilinen bir polis memuru olarak bahsediyor. Bizler de bunun gururunu taşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Ağabeyim ‘Ben şehit olacağım’ diyordu”
Gülşen Uz’un gelini Nimet Uz da ağabeyini ve yengesinin kardeşini terörle mücadele sonucu kaybettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Benim ağabeyim 1992 yılında Türkiye’de en fazla teröristin baskın yaptığı dönemde 800 teröristle 40 askerin mücadelesi sonucu şehit oldu. Ağabeyim çok cesur biriydi. Vatanını, bayrağını çok seven bir insandı. Ben o dönemler küçüktüm, fakat hatırlıyorum. 1992 yılında askere gideceği ilk dönemde ‘Ben şehit olacağım’ diye söylüyordu zaten. Baskın sırasında, 40 askerin mücadelesi sonrasında kendisi kolunu kaybediyor. Kolunu kaybettiği sırada elindeki bayrağı bırakmıyor. O esnada zaten şehit düşüyor. Fakat bayrağı bırakmadığı için tarihte ‘Bayrağı bırakmayan kahraman’ diye anılıyor. Bundan dolayı gururluyum. Ağabeyim gerçekten gururlu, onurlu bir şekilde şehit oldu. Yengemin kardeşi de 1982 yılında Rize İkizdere’de şehit oldu. Onu da anlatılan kahramanlığıyla, cesurluğuyla yâd ediyoruz. O da kahraman bir şekilde şehit oldu.”